El Kaide Libya sınırında konuşlandırdığı savaşçılarla Mısır’a saldıracak. Sebep? Çağdaş firavun Sisi’nin zindanlarında ölüme terkedilen Müslüman Kardeşler mensuplarını ve liderlerini kurtarmak. Nereden biliyoruz, nasıl haber aldık? Ne kadar güvenilir bilemiyorum, Suriye Haber Ajansı SANA kaynaklı bir habere göre, Libyalı istihbarat kaynakları; tekfirci ve radikal akımlardan oluşan 3 binden fazla ‘silahlının’ yaklaşık 20 tabur teşkil ederek Libya-Mısır sınırlarına konuşlandıklarını ortaya çıkarmış. Sana’nın haber kaynağı ise Libya el Müstakbel Gazetesi. Gazetenin haberine göre; Bingazi Kentindeki askeri istihbarat sorumlusu Binbaşı Halit el Urfi son birkaç hafta içinde Suriye ve Irak’tan Kaide Örgütü komutanlarının Libya’ya döndüklerini aktarmış. Bingazi Kentindeki askeri istihbarat sorumlusu Binbaşı Halit el Urfi, soyadından anlaşıldığı gibi Urfalı. Türkiye ile irtibatı var. Urfiler Libya’da güçlü bir aile. Mesela Tuğgeneral Ferhat Muhammed el-Urfi, halen Libya ordusuna bağlı 6. Birlik Komutanı.
Bu ailenin önemli isimlerinden Mecdi el-Urfi, Libya İçişleri Bakanlığı Sözcüsü. Libyalı polislerin Türkiye’de eğitimden sorumlu Türkiye’nin Kaddafi sonrasında Libya ile askeri ve ticari alanda ilişkileri oldukça iyi. Libya ordusunun yeniden yapılanması sürecinde, TSK ile yapılan anlaşma gereği Isparta İç Güvenlik Eğitim ve Tatbikat Merkezi’nde 14 hafta süren eğitim programında er ve subay statüsündeki 3 bin Libyalı askere eğitim veriliyor. Libyalı er ve subaylar, 369 kişilik ilk kafileler halinde Isparta’ya gelip eğitim programını tamamladıktan sonra Libya’ya geri dönüyor. Türkiye’nin Libya hükümeti ve halkı üstünde nüfuzu mevcut. Libya’da, devrik lider Kaddafi döneminde İç Güvenlik Birimi’nde görev yapan Yarbay Ömer El-Urfi’de, Kasım 2013’te uğradığı Bingazi’de bir camiden çıktığı sırada uğradığı silahlı saldırı sonucu öldürülmüştü. Son olarak, 6 Aralık 2013’te orduda paraşütçü birliğinde görevli 57 yaşındaki subay Sa’d Salih el-Urfi, Bingazi kent merkezinde kimliği belirsiz kişilerin silahlı saldırısı sonucu hayatını kaybetti.
El Urfi ailesi Önce Urfa sonra Suriye daha sonrada MIsır ve Libya’ya yerleşmiş. İhvan Mürşidi merhum Şehid Hasan El Benna’nın ‘Risaleler’de verdiği bilgiye göre; Urfalı âlim Muhammed Said El Urfi, Suriye’de bulunan Fransız işgal kuvvetlerine karşı cihat etmiştir. Bir zamanlar Suriye Meclisi üyesi olan Said el Urfi, Fransız işgaline başkaldırdığı için Fransızlar mallarına ve kitaplarına el koymuşlar ve Mısır’a sürgün etmişler. Mısır’da Müslüman Kardeşler teşkilatı ile irtibat kurmuş, Suriye’ye dönünce Müslüman Kardeşlerin Suriye’de örgütlenmesine yardımcı olmuştur. Müslüman Kardeşler Teşkilatının bünyesinde kurulan Hira İslam Okulu’nun ismini teklif edenin Muhammed Said El Urfi olduğu ve Said El Urfi’nin Türk ordusunda görev yapmış, subaylık rütbesine yükselmiş birisi olduğu bizzat Hasan El Benna tarafından ifade edilmiştir. Muhammed Said El Urfi’nin ağabeyi Abdurrrahman el Yusuf’un Suriye’de ve İttihat ve Terakki yanlısı olarak tanındığı Kürt asıllı Araplaşmış Şamlı olduklarına vurgu yapılmıştır. Urfilerin Türkiye ve İslami harekete hizmetleri devam ediyor.
Askeri istihbarat sorumlusu Binbaşı Urfi; Libya’da radikal tekfircilerin başta Mısır sınırları olmak üzere Libya’nın birçok bölgesini kontrollerine geçirmeleri ardından Libya’nın önümüzdeki süreç içinde en kötü günlerini yaşamasının beklendiğini ifade ederek, ‘Ansar el Şeria’ adlı radikal grubun Suriye ve Irak’taki yandaşlarını önümüzdeki günler içinde Libya’ya çağıran talimatlar verdiğini belirtirken, radikal örgütün Mısır sınırlarında ‘belirleyici operasyon’ başlatacağını açıkladığına dikkat çekmiş. Libya’da polis ve askerleri hedef alan bombalı terör eylemlerinin arkasında ‘Ansar el Şeria’ adlı radikal örgütün bulunduğuna dikkat çeken Urfi; Mısır’da da benzer bombalı terör eylemlerinin arkasında Müslüman Kardeşler ve Beyt el Makdis Cemaati adlı radikal örgütlerin bulunduklarını söylemiş. Ensar Beytil Makdis Cemaati, Mısır cunta ordu yönetimine silahlı saldırılarda bulunuyor. ABD Dışişleri Bakanlığı, Mısır’da faaliyet gösteren Ensar-ı Beytil Makdis adlı Selefi Cemaatin Washington yönetiminin terör listesine dâhil edildiğini duyurmuştu.
ABD Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasında, İsrail çıkarlarını hedef alan ve Mısırlı yetkililer ile Kahire ve Sina yarımadasındaki turistlere yönelik saldırılar düzenleyen Ensar-ı Beytil Makdis (Mescid-i Aksa’nın Yardımcıları) Cemaatinin ‘yabancı terör örgütü’ kapsamına alındığı belirtilmişti. Mısır’da 2011 yılında kurulduktan sonra İsrail’in Eliat kenti ve Sina petrol boru hattına saldırılar düzenleyen cemaat, Mısırlı yetkililere de suikast girişiminde bulundu. 28 Ocak’ta Mısır İçişleri Bakanı Yardımcısı Muhammed Said’e düzenlenen suikastı Ensar-ı Beytil Makdis cemaati üstlenmişti. Cemaat ayrıca Sina’daki bir tur otobüsüne düzenlenen ve dört Koreli turistin hayatını kaybettiği saldırının da sorumluluğunu üstlenmişti. Ensar-ı Beytil Makdis cemaatinin asıl kuruluş yeri Gazze. Cemaatten daha önce yapılan açıklamalara göre asıl hedefleri, İsrail’in işgali altında bulunan Kudüs ve Mescid-i Aksa’yı İsrail işgalinden kurtarmak.
Bingazi Kentindeki askeri istihbarat sorumlusu Binbaşı Halit el Urfi’nin Mısır sınırlarında tehlikeli operasyon başlatacağını açıkladığı Ansar el Şeria örgütünün Bingazi kentindeki karargâhında geçtiğimiz Nisan ayında büyük bir patlama meydana gelmişti. Patlama sonucunda karargâh binası tamamen yıkıldı. Patlamanın, insansız hava aracıyla düzenlenen saldırı sonucunda meydana gelmiş olabileceği ifade edilmiş, gökyüzünde kırmızı ışık gördüklerini ve ardından da olay yerinde şiddetli patlama sesi duyduklarını belirten görgü tanıkları da patlamanın, insansız hava aracıyla düzenlenen saldırıdan kaynaklandığına işaret etmiş, ismini vermek istemeyen bir askeri kaynak da, patlamanın insansız hava aracıyla düzenlenen saldırıdan kaynaklandığını ifade ederek, Libya’nın bu tür hava aracına sahip olmadığını ancak saldırının örgütü radikal kabul eden batılı ülkeler tarafından düzenlenmiş olabileceğini kaydetmişti.
Libya Kaddafi sonrası istikrarı bir türlü yakalayamadı. Libya halkı, iç savaş sona ermesine rağmen güvenliğin sağlanamamasından şikâyetçi. Özellikle yabancı diplomatlar içinde hiçte güvenli bir ülke değil. 11 Eylül 2012’de Bingazi’deki ABD büyükelçiliğine saldırı düzenlenmiş ve büyükelçi Christopher Stevens ve üç yetkili öldürülmüştü. Nisan 2013’te Fransa’nın Libya’daki büyükelçiliği bombalı saldırıya uğradı.. Fransız büyükelçiliğini hedef alan saldırıda büyük maddi hasar oluşurken, iki güvenlik görevlisi yaralandı. Mevcut yönetiminin kontrol edemediği silahlı güçler zaman zaman yabancı diplomatları kaçırıyor. Libya devlet haber ajansının bildirdiğine göre, en son Mısır büyükelçiliğinde görevli beş diplomatı kaçıran silahlı gruplar, Mısır güvenlik güçlerinin, eski Libya Devrimcileri Operasyon Odası Başkanı Şaban Hediye’yi “El-Kaide örgütüne mensup olma” suçlamasıyla gözaltına alınmasının ardından kaçırılma olayının gerçekleştirmiş. Hediye, geçen yıl Libya Başbakanı Ali Zidan’ın kaçırılmasından sorumlu milis üst düzey yöneticisi olarak gösteriliyor.
Darbeci General Sisi’nin cumhurbaşkanlığına hazırlandığı bu günlerde hevesini kursağında kalacağı gelişmeler yaşanabilir. Yüzlerce İhvan mensubuna idam kararı veren Mısır mahkemelerinde halen binlerce ihvan mensubunun yargılanması sürüyor. Binlercesi tutuklu. İhvanın önde gelenlerinin akıbetlerinden endişe ediliyor. Mısır eski Cumhurbaşkanı Mursi, göstermelik mahkemelerde başka bir ülkeye yani Türkiye’ye ajanlık suçuyla yargılanıyor. El Kaide’nin Libya sınırında oluşturduğu silahlı gruplarla Mısır içlerine ilerlemeyi ve Mısır’da silahlı ayaklanma gerçekleştirmeyi planladığı ileri sürülüyor. Belki de bu gelişmeleri doğrulayabilecek malumat, İngiliz Gazeteci Yazar Patrick Cockburn geçtiğimiz günlerde, Independent on Sunday Gazetesi’nde yayımladığı haber analizde bulunabilir.
Patrick Cockburn ABD, İngiltere ve Türkiye’nin koordinasyonu ile hazırlanan planda Libya’da Kaddafi yönetimine ait silahların Türkiye’ye taşınması ve Türkiye toprakları üzerinden Suriye’deki “silahlı gruplara” aktarılmasının öngörüldüğünü öne sürdü. Plan belgelerinin 2012 yılının başlarında “ABD Başkanı Barack Obama ve Başbakan Erdoğan’ın yanı sıra Suudi Arabistanlı ve Katarlı yetkililer arasında bir anlaşmanın olduğunu” gösterdiğine dikkat çeken Cockburn, anlaşmada Libya’daki silahların finansına ilaveten hayali şirketler kurma üzerine odaklanıldığını iddia etti. Avustralyalı olduğu iddia edilen şirketlerde ABD ordusunda eski askerlerin görevlendirildiğine işaret ederek, bunların Libya’dan Kaddafi silahlarını Türkiye’ye ve oradan da Suriye’deki ‘silahlılara’ aktarma işini üstlendiklerini öne sürdü.
Ben bu Libya silahlarının Suriye’ye aktarılma işinin perdeleme olduğunu düşünüyorum bir, İngiltere’nin bu işin içinde olduğunu sanmıyorum iki, ABD’nin sınırlı bir katkı verdiğini düşünüyorum üç. Bu operasyonun finansörü Suudi Arabistan’la ters düşmekten çekinmeyen Katar Emirliği. İran lideri Ayetullah Ali Hamaney’in askeri danışmanı Tümgeneral Yahya Rahim Safevi, Katar yönetiminin Suriye konusunda Türkiye’ye 5 milyar dolar para yardımında bulunduğunu ileri sürdü. Acaba bu paralar Suriye için mi Libya için mi sormak gerekiyor?
Tunus Eş-Şuruk Gazetesi, el-Kaide lideri Eymen ez-Zevahiri’nin Libya’da olduğunu iddia etti. Kendisi Mısırlı olan El Zevahiri’nin, anne ve babası modern Mısır’ın önemli üyelerinden. Eymen El Zevahiri’nin dedesi Şeyh El Ahmedi El Zevahiri El Ezher Camii’nin eski imamlarından, diğer dedesi de Kahire Üniversitesi rektörlüğü ve İslamabad, Riyad ve Sana Büyükelçilikleri yapan Abdül Vahab Azem (Azzam). Abdül Vahab Azzam, merhum Mehmet Akif Ersoy’un El Ezher Türkoloji kürsüsünde Türkçe dersler vermesini sağlayan yakın dostlarından. Zevahiri Mısır’daki İslamcı hareket ile çocuk yaşlarda tanıştı ve ilk olarak 15 yaşında, Müslüman Kardeşler örgütüne üyelikten gözaltına alındı. 3 yıl hapis yattı. Ayrıca Devlet Başkanı Enver Sedat’a yönelik 1981’deki suikasta adı karıştı. Gıyabında ölüm cezasına çarptırıldığı 1980’lerde Mısır’ı terk etti ve ilk olarak Suudi Arabistan’a yerleşti. Ancak çok geçmeden, Sovyetler Birliği’nin Afganistan’ı işgaline direnişin merkezi konumunda olan Pakistan’ın Peşaver kentini üs seçti. Usame Bin ladin ile burada tanıştı, birlikte El Kaideyi kurdular. Eymen ez-Zevahiri’nin ilk göz ağrısı Müslüman Kardeşlere bu zor günlerinde yardım etmek için Mısıra geri dönmeye çalıştığı düşünülüyor.
Tunus Eş-Şuruk Gazetesi muhabirlerinden Mustafa Bekri Mısır’dan edindiği bilgilerden hareketle El-Kaide lideri Eymen Ez-Zevahiri’nin Libya’ya gittiğini bildiriyor. Bekri’nin verdiği habere göre Eymen Ez-Zevahiri Libya’ya Mısır karşıtı eylemleri planlamak için gitti. İddiaya göre, bu eylemler Mısır’ın dört bir yanına dağılmış olan silahlı güçler tarafından gerçekleştirilecek. Yine Bekri’nin aktardığı bilgiye göre bugün Libya sınırında bulunan ve Özgür Mısır Ordusu’na katılmış olanların sayısının 1500’le 3000 arasında bir rakama ulaşmış durumda. Bunların büyük bir çoğunluğu Mısır kökenli. Ancak Özgür Mısır Ordusu şu ana kadar Mısır Ordusu’yla girdikleri çatışmalardan hiçbirinde bir başarı sağlayamadı. Mustafa Bekri’ye göre bu komplo geçici, anlık bir komplo değil, büyük bir plandır. Bu ordu için Amerika ve Türkiye tarafından desteklenen Katar’ın Suriye’yi parçalamak için kurduğu Özgür Suriye Ordusu’na benzer bir girişim gibi planlanmıştır.
İhvan’ın Mısır’da iktidardan uzaklaştırılmasında ilginçtir, Suriye, İran, Suudi Arabistan ve İngiltere aynı çizgide buluşabilmiştir. Sanıldığının aksine Suudilerin Ortadoğu’da patronları ABD değil, Britanya Krallığı yani İngiltere’dir. El Kaide küresel kraliyetçilerin örgüt üstündeki nüfuzunu kırabilmişse ancak bu eyleme kalkışabilir. Türkiye’nin bu operasyona resmi bakış açısının ne olacağı malum. Kapalı kapılar ardında nelerin döndüğünü hep birlikte müşahede edeceğiz. Türkiye’nin Ortadoğu’da aktör mü figüran mı olduğu ortaya çıkacak.
Ömür Çelikdönmez
Twitter:@oc320c39
[email protected]
Bunu beğen:Beğen Yükleniyor...