Balkanlarda, Kafkasya’da, hatta Orta Asya’da, Türkiye’den giden ve dini duyarlılığı olanların dikkatini çeken iki akım hemen göze çarpar, biri Şiilik diğeri de Selefilik. Yurtdışında görev yapan Diyanet personeline görev öncesinde dikkat etmeleri gereken konular başında bu iki akımdan herhalde söz ediliyordur. Türkiye’nin temsil ettiği Ehli Sünnet anlayışının İslam Âleminde en büyük muarızı bu iki akımın olduğunu söylemeye gerek yok.
Selefilik Suudi Arabistan merkezli dini bir cereyan. Aslında siyasallaşmış ve dünyevileşmiş bir Şiilik ve Selefilik benim anlatmak istediğim. Suriye’de Türkmenlere saldıranlar, Baas ordusu yerine Suriye halkı ile savaşanlar Selefi değil mi?
Suudi Arabistan İçişleri Bakanlığı, Suriye’de ayaklanmaların başladığı 2011 yılı Mart ayından bu yana, yaklaşık bin 200 Suudi’nin Suriye’ye savaşmaya gittiğini tahmin ediyor.
Suriye’ye gidenlerin çoğunun Suudi hükümetinin para ve silah yardımı yaptığı iddia edilen İslamcı muhalif gruplara katıldığı belirtiliyor. Suriye’de ortaya çıkan fiili duruma göre, Baas ordusu ve destekçisi Hizbullah gönüllüleri ile Selefilerin, Türkiye’ye karşı aynı çizgide buluştukları, Arabistan’ın lif kabağı gibi ortada!
Mısır’da 2011 Aralık ayında gerçekleştirilen ve Müslüman Kardeşleri iktidara taşıyan seçimlerde, Müslüman Kardeşler’in Hürriyet ve Adalet Partisi yüzde 36,6 oy oranı ile birinci, Selefi Nur Partisi 24,4 oy almış ve ikinci olmuştu. Seçimlerin hemen sonrasında ikinci parti konumundaki Selefi Nur Partisi’nin lider kadrosunda görüş ayrılıkları yaşanmış, partinin önceki liderlerinden İmad Abdülgafur partisinden istifa ederek yeni bir parti kurmuştu.
Darbenin ayak seslerini duyan İmad Abdülgafur’un Müslüman Kardeşlere yönelik katliam ve meşru hükümeti hedef alan darbeye karşı olduğu için bu girişimde bulunduğu şimdi daha iyi anlaşılıyor. Mısır’daki İslami gruplar arasında bir tek Nur Partisi orduyu destekliyor.
Ülkenin en büyük Selefi grubu olan Nur Partisi, Muhammed Mursi’nin ordu tarafından devrilmesine destek vererek büyük şaşkınlık yaratmıştı. Nur Partisi’nin Suudilerle irtibatlı olduğu söyleniyor. Suudi yönetiminin darbeci General Sisi’yi (lütfen yanlış anlaşılmasın Türkiyeli travesti Seyhan Soylu’da Sisi takma adıyla tanınıyor onla bir ilgisi yok) desteklediği ve her türlü finans desteğinde bulunduğu biliniyor. Türkiye’nin büyük çabasına rağmen Mısır’daki darbeyi kınayan bir açıklama yapmadıkları gibi, desteklerini her platformda açıkça ilan ettiler.
Ben Rusya’nın Sesi radyosunun yalancısıyım. 18 Şubat tarihli haberlerine göre; “Pornonun en çok sevildiği ülke Suudi Arabistan”mış. Suudi Arabistan İletişim ve Bilgi Teknolojileri Devlet Komisyonu, tüm Dünya ülkeleri içerisinde porno içerikli internet sitelerini en çok Suudi Arabistan’daki kullanıcıların ziyaret ettiklerini ortaya koyan istatistiklere itiraz etmiş. Habere göre; İnternet üzerindeki müstehcen içerikli sitelere erişim Suudi Arabistan’da engellenmiş durumda. Ancak ülkede yaşayan vatandaşların pek çoğu, sitelere erişimi engelleyen filtre programlarını aşmaya olanak tanıyan özel yazılımlar kullanıyor. Yetkili makamlar ise bu yazılımların virüslere karşı bilgisayarları daha savunmasız hale getirdiği uyarısında bulunuyor. Konuya ilişkin olarak yorum yapan pek çok sosyolog, porno içerikli sitelerin Arap dünyasındaki popülerliğini şu an Ortadoğu’da yaşanmakta olan siyasi ve sosyal sarsıntılara bağlıyor.
Sosyolog Zana El Ahmar’a göre, insanlar yaşamakta oldukları sıkıntılardan kurtulmak amacıyla bu siteleri ziyaret ediyor. Suudi Arabistan Kralı Abdullah’ın resmi davetlisi olarak bu ülkeye gelen İngiltere Veliaht ve Galler Prensi Charles, Orta Doğu gezisinin Suudi Arabistan ayağında, düzenlenen kültür festivaline geleneksel giysilerle ve kuşandığı kılıçla katıldı.
Prens Charles, başkent Riyad’da, Suudi Kraliyet ailesinin üyeleriyle birlikte geleneksel bir kılıç dansına da eşlik etti. Prens Charles, Suudi Arabistan’ı eşi Camilla ile birlikte 2013 Mart ayında ziyaret etmiş, Ortadoğu turu çerçevesinde Ürdün, Katar ve Umman’da da temaslarda bulunmuştu. Görüntülere baktığımda Prens Charles’in efsane casus Lawrens’i aratmayacak şekilde Suudilerle kaynaştığı görülüyor.
Bir farkla, o da şu: Lawrens Mekke Emiri Şerif Hüseyin’i iğfal etmişti, diğerinin ne yaptığını söylemeye gerek yok. Ben kültür festivaline taktım. Görüntüleri izlediğimde spor salonundan bozma bir mekâna halılar serilmiş, kraliyet ailesinin davetlisi konuklarla, İngiliz konuk sözde geleneksel giysileriyle kılıç sallıyorlar. Birinci Dünya savaşında İngilizler ve hempaları Şerif Hüseyin’in kılıçlarını Osmanlı’ya salladıklarını görmüştük. İran petrollerine ortak İngilizlerin bu kılıcı İran’a sallamadığı kesin, zaten uluslararası bir mutabakatta sağlandı.
Benim aklıma ülkemiz geldi.
Sakın bu kılıcı bize sallıyor olmasınlar?
Ömür Çelikdönmez