Nasrettin Hocanın hikâyesidir, komşusu Hocadan çamaşırlarını asmak için ip ister. Ancak Hocanın ipi vermeye niyeti yok. Komşusunu kırmak istemez, aklına gelen bir mazereti söyleyiverir. “-İpe un serdim verememem” der. Komşusu “-aman Hoca ne yapıyorsun hiç ipe un serilir mi?” deyince, Hoca da “ -vermek istemezsen unda serilir kumda” der. İşte yaşadıklarımızdan hareketle, Türkiye için ipe un sermenin tam sırası.
Yıllardır Türkiye’nin bölgeyle ilgili taleplerine sırt dönenler şimdi “halkalı şeker canım seni çeker” nakaratında. Ama yemezler! Türkiye’ye elleri mahkûm bunların. Sebeb? Türkiye’nin yardımı olmadan, Amerika ve kıytırık körfezde yuvalanmış müttefikleri, Irak ve Suriye’de kara harbi yapamazlar da ondan. Hava saldırıları ile yetinmek zorundalar. Ayrıca ABD Savunma Bakanlığı Pentagon’un sözcüsü John Kirby’in, Irak Şam İslam Devleti’yle mücadelenin yıllar alabileceğini söylemesi, Amerika’nın düşük yoğunluklu savaşa hazırlandığını gösteriyor.
Bunların niyeti göstere göstere, bölgeye çöreklenmek. Son hava operasyonlarında, ABD (USA) IŞİD’İ değil ucuz petrolü vurdu! Neden mi? Çünkü IŞİD’in petrol ihtiyacı olan ülkelere ucuza petrol sağladığı iddiası, emperyalist ülkelerin medyası tarafından sıkça gündeme taşınıyordu. Dünya piyasasında Petrolün, 100 dolar civarında olan varil fiyatı ‘IŞİD tarifesinde’ 25-60 dolar arasında değişiyor. Dolayısıyla petrol zengini ülkelerin petrolün fiyatı belirleme lüksünü, IŞİD ellerinden almış oluyordu.
Avrupa ve ABD medyasında yazılanlara çizilenlere bakılırsa, Türkiye IŞİD konusunda çoktan kararını vermiş. IŞİD’le savaşmak için neredeyse gün sayıyor. Ancak İngiltere’de yayımlanan Times Kobani’ye ayırdığı başyazısında “Batı’nın IŞİD’le mücadele stratejisi hava saldırılarının ötesine geçmeli, Özgür Suriye Ordusu ile koordine olunmalı ve Türkiye’nin de IŞİD karşıtı koalisyona tamamen katılımı sağlanmalı, Türkiye, Suriye’nin kuzeyinde cihatçıların kuşatması altındaki kentlere uçakla beş dakikalık mesafede olan İncirlik’teki Nato üssünün kullanımına izin vermesi için ikna edilmeli” yorumunu yapıyor. İşte bu ifadeler, Türkiye’nin küresel şer ittifakında yer almadığının bizzat batı medyasındaki net karşılığı.
Uzaklara gitmeye gerek yok! İstanbul’da yapılan Dünya Ekonomik Forumu’na katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, terör örgütüne karşı oluşturulacak koalisyonun sadece Irak’a yönelik olamayacağına dikkat çektiği konuşmasında, “Böyle bir operasyon ve böyle bir koalisyonun biz Türkiye olarak dışında kalamayız. Bin 250 km sınırı olan biziz. Ve hedef ülke yine biziz. Antidemokratik yollarla iş başına gelenlerle aynı karenin içinde fotoğraf vermem, yer almam” demesi çok önemli.
Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’ın , “Kandil’den yapılan sorumsuz birtakım açıklamalar var,. Kimse Türkiye’yi tehdit edemez” sözleri de, Cumhurbaşkanının sözleriyle örtüştüğü gibi Türkiye’nin yol haritasını belirleyici bir kritere sahip. Önümüzdeki günlerde Suriye ve Irak ile ilgili tezkereler, iki ayrı şekilde Meclis’e gönderilecek. Türkiye’ye çantada keklik muamelesi çekenler, sürprize hazır olsunlar!
Onların görmezlikten geldikleri bir husus, Türkiye kamuoyunda halen güncelliğini koruyor. Türkiye’nin hala IŞİD’e karşı savaşan Kürt PKK gerillalarının rolüne ilişkin çekinceleri var. Avrupa Birliği ülkelerinin Türkiye’de barış sürecini sabote edebilecek bazı uygulamaları Türkiye’yi derinden düşündürüyor. Mesela Almanya’da PKK’ya bakış değişiyor. Çeşitli partilerden politikacılar ve medya “IŞİD’e karşı mücadele veren PKK kendini değiştirdi. Terör örgütleri listesinden çıkarılmalı” şeklinde görüş belirtiyor.
Alman güvenlik birimleri yasağın başladığı 1993’te PKK’nın Almanya’da 6 bin 900 üyesi olduğunu, bu sayının geçen yıl 13 bine çıktığını açıklayarak örgütün faaliyetini sürdürdüğünü dolaylı olarak kabullenmiş oldu. Alman iç istihbarat servisi Federal Anayasayı Koruma Dairesi, PKK’nın Almanya’yı örgütün siyasi ve silahlı mücadelesine maddi katkı yaratma imkânı açısından Avrupa’daki en önemli ülke olarak tanımladığını belirtmişti.
PKK’nın USA (ABD) ve Avrupa nezdinde VİP STATÜSÜ kazanmasına yönelik girişimler, Türkiye’yi rahatsız eden konuların başında. Bu ecnebiler hasta ruhlu. Bir taraftan Türkiye’ye; “-hadi ne duruyorsun koalisyon güçlerine katıl askerinle IŞİD’e savaş aç” diyorlar, öte taraftan da Türkiye’nin bam teline basacak şekilde PKK ve yandaşı örgütlerle aleni iş tutuyorlar.
“Ortadoğu’da Yeni Kürt Realitesi” başlıklı konferans için Washington’da bulunan HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ı sanki başbakanmış gibi karşılamakla yetinmeyenler, ekselanslarının ABD savaş uçaklarının Kobani’ye müdahale etmesini isteyen taleplerini “emrin olur” deyip, bombalarını yağdırıveriyor.
Eğer IŞİD’e Türkiye’nin müdahale etmesini istiyorlarsa, Türkiye’nin tavrını netleştirmesini neden beklemiyorlar? Bölgede Suriye iç savaşıyla ortaya çıkan yeni güç merkezlerini kendi çıkarlarını doğrultusunda kullanmak isteyen emperyalist güçler, akılları sıra Türkiye’yi zora sokacak temaslarda bulunuyor. Bunlardan biri de İngiltere’nin, başkent Londra’da, Kobanê saldırısından dört gün önce PYD eş başkanı Salih Muslim ile gerçekleştirdiği görüşme. Salih Muslim; İngiltere Dışişleri Bakanlığı Ortadoğu dairesi başkanıyla yaptığı görüşmede IŞİD’in olası saldırısına dikkat çekmiş ve oluşturulması düşünülen koalisyon içinde yer alabileceklerini belirtmişti.
Tüm bunlar göz ü önünde bulundurulduğunda, ortaya çıkan tablo şu; “ IŞİD bahane, PKK’ya yardım şahane…” Kürt petrolüne I. Dünya savaşında itibaren yatırım yapan Almanlar, durumdan vazife çıkararak, PKK ile kurdukları diyalogla yetinmeyerek Kuzey Irak Bölgesel Kürt yönetiminin ordusunu kafalamaya çalışıyor. Bu maksatla Alman ordusu, Kuzey Irak’tan gelen peşmergelere Bavyera Eyaleti’nde eğitim vermeye başladı.
Türkiye zaten bölgedeki terör unsurlarının yol açtığı insanlık dramıyla savaşıyor, kitlesel göçlerle savaşıyor. Sınırları kevgire dönmüş durumda. Güvenlik güçleri, göç dalgasıyla mı uğraşsın, yoksa sınırlarına dayanmış IŞİD veya YPG ile mi uğraşsın? Daha fazlasını Türkiye’den bekleyenler tarih şahidimiz olsun ki avuçlarını yalayacaklar.
ABD Başkanı Barack Obama, ABD’nin Suriye’deki ‘IŞİD tehdidini hafife aldığını’ söylüyor. Almasaydınız Tom Amca! İhmalinizin faturasını 75 milyon Türkiye halkına neden çıkarıyorsunuz? Faturayı biz ödemek zorunda mıyız? Türk diplomatlar, Dışişleri yetkilileri burnunuzdan kıl aldırmadığınız dönemlerde sizin sığır çobanlarına yanlış yapıyorsunuz demedi mi?
IŞİD ile El Nusra kanlı bıçaklı iki örgüttü. Haçlıların bombardımanı başlayınca, yaşın yanında kuru yandı. El Nusra cephesi de bombardımandan payına düşeni aldı. Eski düşmanlar aralarındaki kanlı çekişmeyi bir kenara bırakıp yeni ittifak için kollarını sıvamakta gecikmedi. Suriye’de savaşan gruplardan Nusra Cephesi, muhalif grupları, ABD öncülüğünde oluşturulan uluslararası koalisyona katılmamaları konusunda uyardı.
Guardian’da Martin Chulov, yeni durumla ilgili haberinde, ABD öncülüğündeki hava saldırılarına karşı ‘geçen sene yollarını ayıran IŞİD ve El Kaide bağlantılı Nusra Cephesi’nin yeniden yakınlaştığı’ bilgisini veriyor. Haberde, Nusra Cephesi’nin de ABD saldırılarına karşı ‘misilleme tehdidinde’ bulunduğu hatırlatılırken “Suriye’nin kuzeyindeki birçok El Nusra birliği, IŞİD’le uzlaşı sağlamış gibi görünüyor” deniyor.
Demem o ki IŞİD’le savaş falan yok! Türkiye ipe unu çoktan serdi, ip isteyecek komşuyu bekliyor…
Twitter:@oc320c39
[email protected]
Bunu beğen:Beğen Yükleniyor...