Türkiye’nin parçası olduğu coğrafi bölgenin konjüktürel gerçeklerine ters düşmeyen, her daim yenilenebilir ve sürdürülebilir politikaları mevcut. Suudi Arabistan’ın yeni kralı Türkiye ile ilişkileri tamir etmenin arayışında.Türkiye’nin Irak, Suriye ve Mısır politikalarına destek vererek önceki kralın hatalarını düzeltmek için Türkiye’nin önderliğinde yeni bir pakt projesi hazırlanıyor. Ancak bu projenin bir başka amacı da İran’ın Şii sarmalından bölge ülkelerinin kurtulmasını sağlamak.
Aslında projenin bu kısmı önceden denenmedi değil! Ancak Suudilerin Türkiye’yi hiçe sayan ve kendi çıkarlarını önceleyen tutumları, Türkiye’yi tedirgin ettiğinden mesafeli duruş moduna geçilmişti. Yemen’de ortaya çıkan yeni fiili durum, Suudilerin eteklerini tutuşturmuş olmalı. Arap Gazeteci veEl-Cezire Programcısı Ahmed Mansur Suud’un iddiasına göre; Türkiye vePakistan, İran “yayılmacılığı”nı engellemek için üçlü bir eksen arayışında.
Bu arayışın bir başka nedeni de Amerika ve İran arasındaki ittifak. Sığır çobanları bunu fark etmiş olmalı ki, Amerika Dış İşleri Bakanı John Forbes Kerry, enerji müzakerelerinde İran’la ciddi görüş ayrılıklarının olduğunu söyleyerek, ülkesinin oturumlardan çekilebileceği uyarısında bulunmayı ihmal etmiyor. Amaç belli. Suudileri ürkütmemek. İsrail’de Amerika’nın; İran’a yaklaşma ve yanaşma politikalarından rahatsızlığını zaman zaman gündeme taşıyor. Amerika İran taşıyla kaç kuş vuruyor varın siz hesap edin?
Ahmed Mansur Suud, kurulacak yeni ekseninin bölgedeki güç dengelerini, askeri, siyasi ve coğrafi haritalarını değiştireceğini ve İran ile İsrail’in önünü alacağını söylüyor. Gelişmelerin bununla da kalmayacağını belirten Mansur; “Suudi Arabistan, Pakistan ve Türkiye’nin yer alacağı bir bölgesel ittifakın neticesinde, Esad rejiminin çökeceği, Husilerin Sana’ya geri döneceği ve en önemlisi Mısır’ın Firavun Sisi ve çetesinden kurtulacağı” öngörüsünde bulunuyor. Öngörüsünde sınır tanımayan Mansur; İsrail’in bu ekseni başarısızlığa uğratmak için İran’la gizli işbirliği yapabileceği iddiasında.
Suudilerin İran’a karşı Turan Projesi, nasıl olur? Şimdilik meçhul. Ancak tarihteki bazı hadiselerden yola çıkılarak bu tür bir ittifakın kültürel ve ideolojik zemini hazırlanıyor denilebilir. Allahın mübarek kullarındanZülkarneyn Aleyhissselamın; Yecüc ve Mecüc‘ü engellemek için bir sed inşa ettiğinden söz edilir. Rivayete göre bu sed diğer kavimleri Yecüc ve Mecüc’ün saldırılarından korumaya yetmiş. Suudiler de benzer bir sedd peşindeler. Yecüc ve Mecüc kapsamında değerlendirdikleri Şii sarmalına karşı Sünni Türk ve Kürtlerin etlerinden bir set çekmek sevdasındalar.
İran’ın toplumsal bilinçaltında Türklere karşı hiçte hoş olmayan imgeler zaten var. Firdevsi tarafından 980 yılından yazılmaya başlanıp 1010 yılında tamamlanmış olan Şehname eserine göre, Efrasiyab efsanevî kral,Turan‘ın kahramanı ve İran’ın baş düşmanıdır. İran (Fars) mitolojisinde Efrasiyab efsanevî Turanî krallar arasında en önde gelen biri sayılmaktadır. Efrasiyap kötülüklerin kaynağı ve karanlığın askeridir.
Firdevsi’nin Efrasiyap dediği Turani komutan Türk kültür tarihinde Alp Er Tunga olarak bilinir. Alp Er Tunga’nın, Divân-ı Lügati’t-Türk‘te veKutadgu Bilig’de, İran destanı Şehnâme’nin kahramanlarından Efrasiyab (Afrasyab)’la aynı kişi olduğu belirtilir. Suudi eksenli Turani seddin Alp Er Tunga’sı da doğal olarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti CumhurbaşkanıRecep Tayyip Erdoğan. Suudilerin Turanilere önerisi ise IŞİD petrolleri.
Independent gazetesinin Orta Doğu muhabiri Robert Fisk, Süleyman Şah Saygı Karakolu ve Türbesi‘ni boşaltmak için yapılan operasyon hakkında bir analiz yazısı yazdı. Fisk analizinde Türkiye ve IŞİD arasında petrol üretimine dayalı anlaşma ve ilişki olduğunu, IŞİD’in kontrolündeki petrol sahalarında Türk teknisyenlerin bulunduğunu söylüyor. Arap Basını da, Türk ordusunun Şah Fırat Operasyonu ile ilgili manşetlerinde Türkiye’nin IŞİD’le gizli anlaşma yaptığını yazdı. Robert Fisk’e göre bu gizli anlaşma gereğince Türkiye, IŞİD denetimindeki petrol sahalarından petrol üretimi için Türkiye teknik destek ve ekipman sağlayacak.
PKK Yürütme Komitesi Üyesi Murat Karayılan, Türkiye’nin IŞİD ile anlaştığını, Süleyman Şah Karakolu’na gidilirken örgütün geri çekilerek askerlere herhangi bir müdahalede bulunmadığını öne sürdü. Aslında Türkiyeli yetkililer eşeğin aklına karpuz kabuğu düşürmeyen bir taktik takip ediyor. IŞİD’İ kızdırmaktan ve Türkiye’yi hedef tahtasına, atış poligonuna döndürecek beyanat ve tasarruflardan uzak duruyor.
Bu bağlamda Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın, “İslam Devleti’ne sadece ABD ya da Avrupa’dan değil Türkiye’den de 1000 civarında katılanlar olduğunu” söylemesi çok önemli. Bu konuşmanın muhatabı IŞİD. Hısımlık varken bunu hasmane davranışlarla hasımlığa dönüştürmeyin mesajı bu. IŞİD’in Musul ve Süleyman Şah kriz operasyonlarında bu mesajı aldığı ve bu mesaja uygun strateji belirlediği söylenebilir.
IŞİD petrolünün derdi Independent gazetesinin Orta Doğu muhabiri Robert Fisk’i acaba neden gerdi? Zaten Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetiminin denetimindeki neft yataklarından elde edilen petrol, Bağdat hükümeti ile arasındaki en büyük sorun. Bağdat, Erbil yönetimine petrol sattıklarını için mali destek çıkmıyor. IKBY Başbakanı Neçirvan Barzani, merkezi hükümet ile Erbil yönetimi arasında krize neden olan petrol konusunda geri adım atmayacaklarını sürekli tekrar ediyor. Kuzey Irak petrolünün tek çıkış noktası ise Türkiye. Türkiye üzerinden satılan petrolden elde edilen gelir, Türkiye bankalarında. Kuzey Irak Kürt yönetimine yakınlığı ile bilinenRudaw gazetesi, Neçirvan Barzani’nin memur maaşlarını temin etmek üzere Türkiye’den yarım milyar dolar aldığını duyurdu.
Türkiye gerek Kürt petrolünün gerekse IŞİD petrolünün paraya dönüştürüleceği güzergâhın merkezi. Ayrıca rafineleri ile Musul ve Kerkük’ten çıkan petrolleri rahatlıkla işleyebiliyor. Kuzey Irak bu açıdan petrol zengini sayılabilir. Aynı şeyi Suriye Kürtleri için söylemek mümkün değil. Suriye Kürtlerine düşen görev, kendi bölgelerinden geçen petrol nakil hatlarının güvenliğini sağlamak. Süleyman Şah operasyonuna bu açıdan bakıldığında, yeni bir sürecin başladığı söylenebilir. Bu yeni süreçte, IŞİD petrolüyle Türk-Kürt imparatorluğunun finansının sağlandığı gerçeği karşımıza çıkıyor. YPG Genel Komutanı Sipan Hemo’nun; YPG’nin bütün Suriye halklarını koruyacak bir ulusal ordunun kurulmasına hazır olduğunu söylemesi boşuna değil yani.
PKK karşıtı Kürt gruplarının internet sitelerinde, Süleyman Şah Operasyonuna PYD/YPG desteği sorgulanıyor. Bazı çözümlemelerde; Türkiye’nin Süleyman Şah Türbesi’ni Kobani’ye taşıması; Rojava ve Kobani’nin ilhakı olarak değerlendiriliyor. PKK medyasının Kobani ve Rojava’nın İŞİD ve diğer El Kaide unsurlarına karşı savunmalarındaki dil ile YPG’nin, TSK’nın Kobani ve Rojava’ya girişine yardımcı olmalarına karşı sessizliği sorgulanıyor.
Son tahlilde dostlar; Türklerin ve Kürtlerin ve dahi Arapların ortak atası Süleyman Şah, yeni sürecin manevi dinamiğidir. Unutmayın ki; YPG/YPJ’nin kontrolündeki Aşme (Eşme) köyüne taşınacak olan Süleyman Şah Türbesi için hazırlanan alanda Türk bayrağı dalgalanırken, hemen dibinde ki YPG/YPJ karargâhının üstünde YPG/YPJ bayrakları ve Kürt Halk ÖnderiAbdullah Öcalan’ın posteri dalgalanıyor. Sonuçta TSK, 30 yıldır savaştığı PKK’nın Suriye kolu YPG’den yardım alarak İslam Devleti’nin kontrolündeki Süleyman Şah Türbesi’ni başka bir bölgeye taşımış oldu. IŞİD ile Kürt gruplar arasındaki çatışmaların ardından harabeye dönen Kobani’nin dünyaya açılan tek noktası, Mürşitpınar Sınır Kapısı yani Türkiye. Gözünüz aydın! Türk-Kürt İmparatorluğuna hoş geldiniz! IŞİD sağolsun!
Twitter:@oc32oc39
[email protected]
Bunu beğen:Beğen Yükleniyor...