Ömür Çelikdönmez
“Katar Suudi Arabistan’da darbe mi planladı?” başlıklı yazımı okuyanlar, Katar’ın Suudi Arabistan’da darbe yapmak amacıyla S. Arabistan ordusu ve muhafız alayı güçleriyle irtibata geçtiğini, Katar’ın bu darbe hazırlığını her nasılsa tespit eden Suud istihbarat yetkililerinin, Kraliyet ailesini bilgilendirerek gerekli önlemlerin alınmasını sağladıkları, Suudi Arabistan’ın Katar’a yönelik nefretinin temelinde, Katar istihbarat birimlerinin Suudi Arabistan ordusu ve muhafız alayı güçlerinden bazılarıyla darbe yapmak amacıyla gizli ilişkilerinin ortaya çıkmasının bulunduğunu, Katar’ın Bahreyn ve Birleşik Arap Emirlikleri’nde de darbe amacıyla bu ülkelerin güvenlik güçleriyle gizli irtibatının olduğunu öğrenmişlerdi.
Suudi Arabistan diken üstünde. En ufak bir istihbari bilgiyi değerlendiren güvenlik güçleri, muhalif damgasını vurulan her türlü cemaat veya gruplara yönelik tutuklamaktan geri kalmıyor. Suudi Arabistan’da birkaç gün önce başlayan operasyonlarda El Kaide üyesi olduğu iddia edilen ve aralarında yabancıların da olduğu yaklaşık 120 kişi gözaltına alındı. Suudi yetkililer yakalananlar arasında Yemen, Somali, Bangladeş ve Eritre’den gelen çok sayıda kişinin de yer aldığını belirterek hükümet binaları ve elçiliklere saldırı hazırlığında olduklarını iddia ettiler.
Yakalananların ülkeler arası bir ağ kurduğu iddia edilen açıklamada bazı şüphelilerin güvenlik güçlerini hedef almada uzmanlaştığı, çoğunun ise arandığı öne sürüldü. Suudi yetkililer, grubun kendilerine şebeke dediğini kaydetti. Gözaltına alınanlardan 55’inin Suudi Arabistan dışından geldiği öne sürüldü. Suudi Arabistan’da Nisan ayı başlarında da El Kaide üyesi olduğu iddiasıyla tutuklanan başka bir grubun yargı süreci sona ermiş ve 18 kişiye 27 yıl hapis cezası verilmişti.
Suudi muhalefeti salt İslami gruplardan müteşekkil değil. Batılı yaşam tarzını benimseyen muhaliflerde mevcut. Bunlardan, Suudi Arabistan’da “Özgür Suudi Liberaller” adlı internet sitesinin kurucusu Raif Bedevi, 10 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Cidde Ceza Mahkemesi, İslami değerlere muhalefet ve dini sembollerle alay etmekten suçlu bulduğu Bedevi’ye, 10 yıl hapis, bin kırbaç ve 1 milyon riyal (266 bin dolar) para cezası verdi.
Raif Bedevi, 29 Temmuz 2013’te internette “Özgür Suudi Liberaller” adlı siteyi kurarak ülkedeki bilgi teknolojisi kanunlarını ihlal etmekten suçlu bulunmuştu. İnternet üzerinden İslam’a hakaret ettiği gerekçesiyle 7 yıl hapis ve 600 kırbaç cezasına çarptırılan Bedevi, temyiz mahkemesinin kararı bozması üzerine yeniden yargılanıyor. Suudi Arabistan’da hemen hemen her halk tabakasından ve zümreden insanın Suud rejimine karşı muhalefet girişimi çok sert şekilde bastırılıyor.
Amerikan kaynaklarına göre; Katar ve Suudi Arabistan, bölgede nüfuzlarını arttırmak için mücadele ederken, iki ülke arasındaki gerginlik tırmanmış durumda. Merkezi Katar’daki El Cezire Televizyonu, Katar’ın Müslüman Kardeşler’e verdiği destek ve Doha’nın Hamas’a yaptığı yardım, petrol zengini iki ülke arasındaki gerginliğin başlıca kaynağı. Gerek Katar, gerekse Suudi Arabistan Suriye’deki Beşar Esat rejiminin devrilmesi gerektiği konusunda görüş birliği içinde. Ancak iki ülke de Suriye’de farklı isyancı grupları destekliyor.
Suudiler Mısır’daki askeri hükümeti destekliyor. Amerika ise Muhammed Mursi’yi deviren askeri darbe sonrasında Mısır’a yaptığı milyonlarca dolarlık yardımı askıya aldı. Ancak Suudileri en çok kaygılandıran, en büyük rakipleri olan İran’ın askeri gücü ve İran’ın nükleer programıyla ilgili görüşmelerde Washington ve Tahran’ın arasında buzların erimesi. Suudiler ayrıca Beyaz Saray’ın Esat’a karşı füze saldırıları düzenlemek yerine ülkedeki kimyasal silahları ortadan kaldırmayı seçmesinin Beşar Esat’ın ülkedeki konumunu güçlendirdiği görüşündeler ve hoşnutsuzluklarını gizlemiyorlar.
2013 yılında en hızlı gelişen beş silah pazarından dördünün Ortadoğu’da yer aldığını ve bu bölgede savunmaya en fazla para harcayan iki ülkenin Suudi Arabistan ve Umman olduğunu belirtiliyor. Mısır ve Suudi Arabistan, kendi nükleer silahlarını edinme çabasında. Bu durum bölge ülkelerini özellikle Türkiye, Katar, İran ve İsrail’i rahatsız ediyor.
Gelelim Katar’ın Suudilerin ruhuna el Fatiha okunmak istemekteki kararlılıklarına. Su yüzüne yeni yeni çıkan bazı belge ve dokümanlar, bu anlaşmazlığın arka planını çok net şekilde ortaya koyuyor. Konuşanda yani Katar’ın Suudilerden rahatsızlıklarını dillendiren de sıradan bir isim değil. Kim biliyor musunuz? Katar’ın eski Emiri Hamad bin Halife. Lübnan’ın en-Neşra haber ajansının bildirdiğine göre Katar’ın eski Emiri Hamad bin Halife’nin, Libya’nın devrik lideri Muammer Kaddafi ve Katar’ın eski Başbakanı Hamad bin Casim arasında yapılan bir görüşmenin ses kaydı, bir sosyal paylaşım sitesinde yayımlandı. Katar’ın eski Emiri Hamad bin Halife bu ses kaydında, “12 Yılda Suudi Hanedanı Kalmayacak” diyor.
Katar’ın eski Emiri Hamad bin Halife’nin konuşması özetle şöyle; “ “Allah bana ömür verirse 12 yıl içerisinde Suudi hanedanı diye bir şey kalmayacak. Bu sözlerimi aklınızda tutun, Suudi rejimi Mekke’yi ve Medine’yi zelil eden fasit bir rejimdir.” Suudi Arabistan’ın içinde yönetime karşı genel bir rahatsızlık olduğunu ve içerideki baskılardan dolayı Suudi ailesinin daha fazla iktidarını sürdüremeyeceğini belirten Hamad bin Halife, rejim karşıtlığının Şarkiye bölgesinden başlayarak Cizan, Useyr ve Hail’e ve tüm Hicaz’a yayılacağını söyledi.
Suudi rejimi muhaliflerinden Sa’d el-Fakih’in Katar’a bağlı medya tarafından kullanılması için şartlar yarattığını ve ona yardım ettiğini belirten Hamad bin Halife, “Bu Suudi Kralı Abdullah tam bir zavallıdır, onu Suud el-Faysal yönetiyor” dedi. Vehhabilik Hamad bin Halife, yayımlanan ses kaydındaki konuşmasında Katar’ın da Suudi Arabistan gibi Vehhabi olduğunu ancak Katar’ın kadınlara oy hakkı vermesinden ve özgür basına sahip olmasından dolayı Suudi Arabistan’dan farklı olduğunu belirterek Vehhabiliğin kurucusu Muhammed bin Abdulvehhab ile Suudi rejiminin Kurucusu Muhammed bin Suud bin Muhammed Al-i Mukrin arasındaki anlaşmayla ilgili olarak da şunları söylüyor: “Atamız Muhammed bin Abdulvahhab pis biriymiş; çünkü Muhammed bin Suud’un parayı seven biri olduğunu bildiği için zekat toplama işini ona vermiş.” Ürdün ve Mısır saygın değil.
2008’de Şam’da yapılan Arap Birliği toplantısına atıfta bulunan Hamad bin Halife, “Ürdün ve Mısır, saygıya layık değil; çünkü Suudilerin müttefikiler” dedikten sonra Muammer Kaddafi’ye hitaben Suudi Arabistan ve Mısır’ın utanç kaynağı olduğunu söylüyor. Suudilerin kibri ve gururu yüzünden kimsenin onlarla anlaşamadığını belirten Hamad bin Halife, “geçen 7 yılda petrol fiyatları artmasaydı Suudi Arabistan diye bir şey kalmazdı” diyerek sözlerini şöyle sürdürüyor: “Biz, Suudilerin Katar karşıtı faaliyetlerini belgeledik; ama sabır gösteriyoruz. Aramızda bir çatışma olursa onlara siz başlattınız işte bu da belgesi diyeceğiz.” Hamad bin Halife, babası gibi Suudilere karşı uzlaşmacı bir politika izlemeyeceğini belirterek kendisi açısından Suudilerin arkadan hançerlemelerinin ispat edilmiş bir gerçeklik olduğunu söylüyor.”
Twitter:@oc320c39
[email protected]
Bunu beğen:Beğen Yükleniyor...