ABD öncülüğündeki koalisyon güçlerinin IŞİD’e yönelik hava operasyonları örgütün petrol gelirlerine de ağır darbe vurduğu iddialarına rağmen, IŞİD petrol gelirlerinden savaşan birliklerini finans etmeyi sürdürüyor. Bölgeden gelen haberlere bakılırsa hava saldırılarına karşı koyabilecek savaş teknolojisine sahip. İngiliz İstihbarat kaynakları IŞİD’in ısı güdümlü karadan havaya fırlatılan füzeler geliştirdiğini, bunun yanı sıra IŞİD’in Suriye’deki ‘kalesi’ Rakka’da, yolcu uçaklarını ya da askeri jetleri düşürebilecek ısı güdümlü füze başlıkları tasarladığını kaydediyor. Isı güdümlü füzeler hedeflerine kilitlendiklerinde başarı oranları yüzde 99. Bu demektir ki Koalisyon hava filosu, İran ve Rusya uçaklarını bekleyen tehlike büyük. Türkiye petrol üreten ülke değil ama jeostratejik konumu ve konjonktür nedeniyle, çölde kaybolan bedevinin vaha sevincini yaşıyor. Suudi-İran arasında Yemen savaşı ve Suudi vatandaşı Şii din adamı Ayetullah Nemr Bakır en-Nemr’in idamı nedeniyle yaşanan gerilimin Türkiye’nin enerji maliyetlerini düşürmesi öngörülüyor. Ancak gerginliğin savaşa dönüşmesi durumunda savaş maliyetinin doğrudan petrol fiyatlarına yansıması da söz konusu. Ancak Türkiye’nin ucuz petrol ve doğalgaz temini salt bu krizle sınırlı değil. Kürt petrolü ve doğalgazı, Türkiye’nin uzun zamandır enerji terminalinde. NitekimTürkiye’nin yıllık 50 milyar metreküplük gaz ihtiyacının büyük bir bölümünü karşılayan Rusya ve İran’ın Suriye’yi bahane ederek cephe oluşturmalarının en büyük sebebinin Kürt gazı olduğu ortaya çıktığı söyleniyor. Kuzey Irak topraklarındaki gaz ve petrol rezervlerinin Türkiye üzerinden pazara sunulabilmesi durumunda hem Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi hem de Türkiye açısından trilyon dolarla ifade edilecek bir zenginliğin bölgeye taşınması söz konusu. Ancak bu hiç kolay olmayacak ve her şeyden önemlisi bölgesel Kürt yönetiminin merkezi Irak hükümetinden bağımsız hareket etmesine bağlı. Kürtlerin en büyük destekçisi görünürde ABD. Çünkü mevcut bölgesel Kürt yönetiminin sınırları, Körfez Savaşı’nın ertesinde Irak içinde başlayan ayaklanmaların Saddam Hüseyin yönetimince özellikle hava taşıtları kullanılarak sert biçimde bastırılması sırasında ortaya çıkan insani kriz nedeniyle Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 688 no’lu kararıyla 36. paralelin kuzeyiyle 32. paralelin güneyini Irak hava taşıtlarının uçuşuna yasaklanmasıyla çizilmiş, bu yasak Irak Savaşı’nın başladığı 2003 yılına kadar devam etmişti.1991’de bu kararın arkasındaki güç ABD olduğundan, Kuzey Irak Kürtlerinin bağımsızlığa giden süreçte önlerine çıkan engelleri Amerika’nın ortadan kaldırdığı söylenebilir. Türkiye’nin süreçteki rolü şimdilik konumuz dışı. Ancak üst akılın Türkiye olduğunu bilmek yeterli. IŞİD; Kuzey Irak Kürtleri’nin handikabı ama aslında onların petrol gibi bağımsızlık sigortası. Necip Fazıl Kısakürek’in şu unutulmaz dizeleri Kuzey Irak Kürtleri’nin IŞİD karşısındaki konumlarını çok net biçimde özetlemekte; “Ey düşmanım, sen benim ifadem ve hızımsın/ Gündüz geceye muhtaç banada sen lazımsın.” Neden mi? Çünkü IŞİD; Irak’ta egemen olduğu topraklarda kendi yönetimini kurduğundan Irak pratikte toprak bütünlüğünü kaybediyor ve ikiye parçalanmış oluyor. Bu durumda merkezi Irak hükümeti Şii nüfusun yoğun olduğu bölgelerde, IŞİD ise genellikle Arap asıllı Sünni toplumun mevcut olduğu coğrafyada yer alıyor. Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimin bulunduğu beşeri coğrafyada Sünni Kürtler çoğunlukta. Ancak bölgesel Kürt yönetimi bir taraftan IŞİD’le savaşıyor, diğer taraftan sözde bağlı olduğu merkezi Irak hükümetiyle arasına mesafe koyuyor. Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesud Barzani, 20 Aralık 2015’te Kürdistan Demokrat Partisi’nin (KDP) siyasi büro üyeleri ile bir araya gelmiş, toplantıda referandum yapılması için talimat verdiğini açıklanmıştı. Dünde Erbil’de faaliyet gösteren 36 başkonsolos ve ülke temsilcisiyle bir araya gelerek, özgür Kürt devletinin kurulması için referandum kararı aldıklarını ve referandumun ardından Bağdat ile diyalog yolu seçeceklerini söyledi. Irak hükümetinin Kürt bölgesine gerekli tahsisatı göndermemesi bağımsızlık kararının en önemli nedenini oluşturuyor. Bir diğer sebepte, Bağdat’ın her geçen gün geri dönülmeyecek şekilde Şii İran devletinin yörüngesine oturması. Erbil yönetimi, Haziran 2015’ten bu yana bağımsız şekilde Türkiye üzerinden dünya piyasalarına petrol gönderiyor. Ancak İKBY, aylardır bütçe açığı nedeniyle uluslararası petrol şirketlerine ve kamu çalışanlarına ödeme yapamıyor. Bağdat’ın 2015 federal bütçesinde Erbil’e göndermesi gereken yüzde 17’lik payı vermediği için bu nedenle Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (İKBY), 2016 yılında merkezi Irak hükümetine petrol sevkiyatını durdurma ve petrol ihracını bağımsız olarak gerçekleştirme kararı aldı. Barzani’nin Türkiye ziyareti sırasında izlemesi gereken yol haritası ve takvim eline tutuşturulmuştu. Bağımsızlık sürecinin Kürt Devleti’nin ilanıyla sonuçlanmasından önce; Kerkük yerel yönetimiyle Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) arasında yapılan görüşmelerin ardından Kerkük İl Meclisi Enerji Komisyonu kararıyla Türkiye’ye ihraç edilecek doğalgaz boru hattının inşasına başlandı. Kerkük’ün35 kilometrekuzeybatısındaki Dibis kasabasındaki Bay Hasan Kuyusu’ndan çıkarılacak doğalgazın, bölge halkı için büyük bir gelir kaynağı olduğu belirtiliyor. Petrol ve doğalgaz, Kürtlerin bağımsızlık sigortası. IŞİD’le mücadele görüntüsü Kürtlere, bağımsızlıklarının kapısını aralıyor. IŞİD’in varlığı birleşik Irak görüntüsüne gölge düşürdüğünden, Kuzey Irak Kürtleri bağlılık anlaşmasını ilk bozan taraf olmaktan çıkmış durumda. Twitter:@oc32oc39 [email protected] Bunu beğen:Beğen Yükleniyor...