Ömür Çelikdönmez
Almanya Hitlerden sonra en güçlü liderini bulmuş gözüküyor. Angela Merkel’den söz ediyorum. Rusya’yı arkasına alarak Amerika’ya meydan okuyan Alman lider, tüm dünyanın gözü önünde Amerika’ya posta koyuyor. Bu duruma en çok sevinen tabi ki Rusya devlet başkanı Putin. Putin’in Kızıl Meydan’a nazır Kremlin sarayında keyfinden dört köşe olduğunu, “Merkel’in saçları lüle lüle/ Obama sana güle güle” türküsünü, “Kalinka” eşliğinde el çırpıp söylediğini düşünebiliriz.
Merkel mevcut Almanya Başbakanının soyadı. Ama en az 150 senedir Almanya’da bu marka adı altında av tüfekleri imal eden bir firmanın da ismi. Hem av tüfeği hem de Angela Merkel ikisi de ateşleyici. 17 Temmuz 1954, Hamburg’da Lutheran bir papazın kızı olarak dünyaya gelen Merkel, baba tarafından Polonya asıllı. Aile Doğu Almanya’da yaşadı. İki Almanya’nın birleşmesinden sonra politikaya atılan Merkel için Forbes dergisi “Son 10 yılın içinde dünyanın en güçlü kadın başbakanı” başlığını kullandı. Hakikaten Britanyalı siyasetçi, en uzun süre iktidarda kalmış ve Büyük Britanya tarihindeki tek kadın başbakan olan Margaret Hilda Thatcher’den sonra Avrupa’nın tanıdığı demir leydilerden.
Merkel Doğu Alman vatandaşlığında edindiği Amerika karşıtlığını, şimdi Almanya başbakanı sıfatıyla su yüzüne çıkarıyor. Amerika ile Almanya arasında yaşanan güven bunalımı, Almanya’nın siyasi ve ekonomik boyunduruktan kurtulma çabasının da yansıması. Güney Akım Projesi Rusya’yı, Türkiye ve Avrupa’yla birleştirecek. Bu nedenle Almanya, Amerika’nın Ukrayna politikalarını desteklemiyor. Avrupa ülkelerinin çoğunda kendi nükleer santrallerinin olmaması nedeniyle, Rus doğalgaz sevkiyatlarına çok büyük ilgi duydukları bir gerçek.
Ukrayna üzerinden yapılan gaz sevkiyatlarında çıkan her hangi bir aksilik bu ülkelerin ekonomisine ciddi zarar verebilir, bu yüzden başta Almanya olmak üzere diğer orta ölçekli Avrupa ülkelerinin, Güney Akım projesine ve Rusya’nın Avrupa politikalarına verdiği önem tartışılmaz. Bu nedenle Başta Almanya olmak üzere Avrupa ülkelerinin Amerika yükünden kurtulmak ve Rusya’nın doğal gaz kaynaklarına kavuşmak için ellerinden geleni yapmaya hazır oldukları biliniyor.
Almanya ve ABD arasındaki güven bunalımı sadece iki ülke arasındaki ilişkilerde değil, Alman İstihbaratında da yaşanıyor. Alman Dış İstihbarat Servisi’nde (BND) görevli bir elemanın Amerikan Ulusal Güvenlik Ajansı NSA ve ABD Gizli Servisi CIA’ye casusluk yaptığının ortaya çıkmasının şoku henüz atlatılmadan, Almanya Savunma Bakanlığı’nda bir başka kişinin de köstebeklik şüphesiyle sorguya alınması, Alman istihbarat birimlerini tam anlamıyla alarm durumuna geçirdi.
Amerikan casuslarının müttefik Almanya’yı yakın markaja alması Alman yetkilileri, ABD istihbarat birimlerine bilgi ve belge akışı sağlayan Alman kökenli ABD casuslarının deşifre edilmesi ve dünya kamuoyuyla da bunun paylaşılması, ABD’li yetkililerin aklını başından almış vaziyette. Federal Hükümet’te görevli en az 12 Alman Amerikan İstihbarat Örgütü CIA’ye casusluk yapıyor. Olası yeni casusluk olaylarına karşı bir taraftan sıkı önlem alan Alman yetkililer, deyim yerindeyse herkesten şüphe etmeye başladı. Bu çerçevede Almanya istihbarat birimlerinde görev yapan, 6 bin istihbaratçı mercek altına alınacak, soruşturmadan geçirilecek, incelenecek.
Amerikalılar arı kovanına çomak sokan Merkel’e oldukça kızgın. Beyaz Saray sözcüsü Josh Earnest, skandala ilişkin gelişmelerin Alman hükümetince medyaya yansıtılmasını eleştirdi. Earnest, “Bunu ortalığa dökeceğimize kendi aramızda halledebiliriz” dedi. Earnest, ABD Başkanı Barack Obama’nın 1 haftadır,Almanya Başbakanı Angela Merkel ile görüşmediğini de doğruladı. Amerikalıların tepkisi bununla sınırlı değil.
ABD Temsilciler Meclisi İstihbarat Komitesi Başkanı Mike Rogers’de, Alman hükümetinin CIA istasyon şefini sınır dışı etme kararını, “bir kızgınlık nöbetinin sonucu” ifadesiyle değerlendirdi. Rogers, “Bu Almanlardan değil; Ruslar, İranlılar ya da Kuzey Koreliler ‘den beklediğimiz bir tavır” dedi. ABD gizli servislerinin Alman vatandaşlarının hayatını kurtaran bilgiler aktardığına dikkat çeken Mike Rogers, “CIA istasyon şefini sınır dışı etmek, yetişkin bir kişinin yapacağı bir şey değil” diye konuştu.
Merkel Amerikalılara inat Putin’le yan yana poz vermekten çekinmiyor. Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin, Latin Amerika ülkelerine gerçekleştirdiği ziyaret programı çerçevesinde, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, ziyarette bulunduğu Brezilya’nın Rio de Janeiro Valiliğinde Almanya Başbakanı Angela Merkel’le görüştü.
İki lider, ülkelerarası ilişkileri, ekonomik sorunları ve Ukrayna’daki durumu ele aldı. Çin’den dönen Merkel’in ayağı tozu ile Brezilyaya gitmesi, Rusya’nın müttefikliğine verdiği önemi göstermesi açısından mühim. Uzmanlara göre, Son yıllarda Almanya’nın konumu güçlendikçe daha bağımsız politika izliyor. Günümüz şartları ve Almanya’nın ekonomik gücü, uluslararası arenadaki rolünü arttırıyor. Almanya, dünya düzeninde çok önemli rol oynayan, uluslararası gündemi belirleyen Avrupa Birliği’nde liderlik konumunda bulunan bir ülke. Artık ABD’nin emirlerine uymak istemiyor. Ukrayna krizi yüzünden ABD ile ilişkilerinde yaşanan anlaşmazlıklar da bunu gösteriyor.
ABD’nin Almanya’ya yönelik casusluk faaliyetleri öncesinde, Alman Commerzbank’ın ABD’nin İran ambargosunu deldiği konuşuluyor. Anlaşılan Amerikalılar Almanlara güvenmedikleri için bu tür faaliyetlere tevessül etmişler. Kendilerince haklı oldukları, Alman Commerzbank’ın ABD’nin İran’a yönelik ambargosunu deldiğinde ortaya çıkmış. Banka, ABD mali otoriteleriyle ödeyeceği ceza konusunda masaya otururken, faturayı Hamburg’daki çalışanlarına kesmiş. Almanya’nın en büyük ikinci özel bankası olan Commerzbank’ın, ABD’li mali otoriterler tarafından konulan uluslararası ambargo kurallarına muhalefet ettiği ifade ediliyor.
Die Zeit gazetesinin internet sitesinde yer alan habere göre, söz konusu illegal işlemler 2002 ile 2007 yılları arasında yapıldı. Amerikan New York Times gazetesinin aktardığına göre ise Alman bankası ABD’li mali otoritelerle ödeyeceği ceza konusunda masaya oturdu. Amerikan gazetesi, Commerzbank’ın ödeyeceği cezanın en az 500 milyon dolar civarında olacağı tahmininde bulundu. Geçtiğimiz haziran ayında ise Fransız BNP Paribas 2004 ile 2012 yılları arasında Küba, İran, Myanmar ve Sudan’a yönelik illegal mali transfer işlemleri yaptığı için ABD’ye 8,9 milyar dolar ceza ödemeyi kabul etmişti. Fransız bankası ayrıca bir yıl boyunca özellikle gaz ve petrol piyasasında geçerli olan dolar işlemlerinden el çektirilmişti.
Alman Commerzbank’ın ABD’nin İran ambargosunu deldiğinin ortaya çıkması üzerine, ABD’den Alman bankalarına ‘İran’ soruşturması başlatıldı. ABD Adalet Bakanlığı, Alman Commerzbank ile Deutsche Bank hakkında soruşturma açılmasını istedi. Her iki bankanın da ABD’nin kara listesinde yer alan İran ve Sudan’a büyük para transferleri gerçekleştirerek yaptırım yasalarını ihlal edildiği öne sürülüyor. ABD hükümeti ile Commerzbank arasında görüşmelerin devam ettiği kaydedildi. Uzmanlara göre Alman bankaları 500 milyon dolar tutarında ceza alabilir. Berlin ile Washington arasındaki ilişkiler, son zamanlarda istihbarat konularında yaşanan gelişmelerden dolayı gerilmiş durumda. ABD’nin Alman bankalara ceza vermesi durumda ilişkilerin daha da kötüye gideceği ifade ediliyor.
Amerikalılar istedikleri cezayı kessinler Almanların umurunda değil. Doğu Almanya ve Batı Almanya’nın birleşme kararı aldıklarında, hem Sovyet Rusya’ya hem de Amerika’ya kurtuluş akçesi milyarlarca mark ödeyerek bağımsızlığını satın aldıkları gibi, yeni dönemde Amerika’nın Avrupa’da muhafazaya uğraştığı hegemonyasını kırmaya çalışıyorlar. Bu işi Doğu Almanya’dan gelen Angela Merkel üstlendi. Almanya çıkarlarını Rusya’nın safında yer almakta buluyor. Ukrayna’da bu politikanın yansıması görüldü. Ortadoğu’da ne olacağı görülecek.
Twitter:@oc32oc39
[email protected]
Bunu beğen:Beğen Yükleniyor...