Seçime yaklaşıldıkça seçim sonuçlarına yönelik analizleri birazda konumum gereği üstü örtülü şekilde sizlere yansıttım. Şimdi bu analizleri üst üste koyduğumda perşembenin gelişinin çarşambadan nasıl belli olduğunu bir kez daha görüyorum. Nitekim 27 Mayıs 2015 tarihli “Balkanların kaderini Türkiye’deki seçim belirleyecek” başlıklı yazımda; “Küresel finans çevreleri işi şansa bırakmak niyetinde değil. Türkiye’nin geleceğini daha iyi okuyabilmek adına kamuoyu araştırmaları yaptırdıkları biliniyor. Ak Partili seçmeni yönlendirme amaçlı haberleri el altından basına sızdırarak manipülasyon yapmaya uğraşıyorlar. Algıya oynadıkları belli olan böyle bir habere göre Türkiye’de yapılan son kamuoyu yoklamaları, genel seçimler sonrasında Ak Parti’nin Meclis’te çoğunluğunu yitirebileceği yönündeymiş. Bu haberi baz alan uzmanlar, ülkenin seçim sonrasında Suriye ve mülteciler konusunda ciddi dış politika değişiklikleri geçirebileceği uyarısında bulunuyor.” tespitini sizlerle paylaşmıştım. 4 Haziran 2015’te “Seçim öncesinde Kırım Tatarları ve Avrupa’nın geleceği!”ne değinmiş, “7 Haziran seçim sonuçları sadece Türkiye kamuoyunda değil Ortadoğu, Balkanlar, Avrupa, Kafkasya, Amerika ve İslam dünyasında müthiş bir heyecanla bekleniyor. Merak edilen konuların başında üç dönemdir oylarını artırarak tek başına iktidar olan Ak Parti’nin bu seçimde aynı başarıyı gösterip gösteremeyeceği geliyor. Bu arada farklı senaryolar kulislerde konuşuluyor. Şimdiden koalisyon hükümetine şans tanıyanlar olduğu gibi, Ak Parti’nin tek başına hükümet kurabilecek sayıda milletvekili çıkaracağı tahmininde bulunanların sayısı da hayli fazla. Ak Parti muarızlarının en çok dile doladıkları bir konu da seçim sonrasında Türkiye’nin Suriye’ye askeri müdahalede bulunarak bölgesel kaosa yol açabilecek girişimler yapabileceği. Bunun arkasından da kısa süreli bir koalisyon hükümeti ve erken genel seçim beklentiler arasında.” değerlendirmesini yapmıştım. 5 Haziran 2015 tarihli yazımda ise “Türkiye’de seçim Suriye’de savaş Irak parçalanıyor yavaş yavaş!” konusunu ele almış, “ İktidar partisi söylemleriyle sağduyulu seçmene vicdan yoklaması çekiyor. Aslında vicdan yoklamasının diğer karşılığı seçimlerin kaybedilmesi durumunda sorumluluğun seçmene fatura edilmesi. Böylesi bir durumda milliyetçi/muhafazakâr seçmen tabanı Balkanların, Kafkasların, Türk ve İslam coğrafyasının tüm ağırlığını omuzlarında hissediyor. İktidara yönelik yolsuzluk eksenli eleştiriler ve kifayetsiz kadrolaşmaların hesabını sormak bir başka bahara bırakılıyor. Şimdilik Ak Parti’yi iktidara taşıyan cemaatler, gruplar ve sivil toplum kuruluşları, kol kırılır yen içinde kalır modunda. Bazıları da bunu kan kusup kızılcık şerbeti içmek atasözü ile ifade etmeyi tercih ediyor.” demiştim. Sivil toplum kuruluşları ve cemaatlerin Ak Parti’ye yönelik endişelerinin halka bir şekilde tesir ettiği ortada. Atatürk ve İsmet İnönüdönemlerini “Tek Adam”lıkla eleştiren Ak Parti’nin Başkanlık sistemine geçişi projelendirmesi ironik bir çelişkiydi, halk bu çelişkiye prim vermedi. Dünya ve Türkiye kamuoyunda bu seçim, Cumhurbaşkanı Erdoğan‘ın anayasayı değiştirme ve başkanlık sistemine geçme yönündeki planlarının bir oylaması olarak algılanmıştı. Sonuçta bu algıya sandıkta verilen tepkinin Türkiye halkının pek sıcak bakmadığı şeklinde yorumlanabilir. Türkiye genel seçimlerinde sonuçlar Ak Parti’nin tek başına iktidar kurmak için gerekli olan salt çoğunluğu kaybettiğini,HDP’nin ise gümbür gümbür barajı aştığını gösterdi. Ak Parti’nin korktuğu başına geldi koalisyonsuz bir çözüm mümkün değil. Yanisi şu ki Türkiye’de halk kararını verdi, sandıktan koalisyon çıktı. HDP Türkiye partisi olduğunu, MHP oylarını artırdığını, Ak Parti ise oylarındaki erimeye rağmen Türkiye’nin en büyük partisi olduğunu tescilledi. Ama görünen o ki CHP oyları HDP’ye gittiği gibi, Anadolu Partisi ve Vatan Partisi’ne de gitti. HDP Ak Parti’den hatırı sayılır ödünç oy devşirdi. BBC’nin seçim değerlendirmesi ilginç veriler içeriyor. HDP’nin zaferle çıktığı kentlerden Diyarbakır’da AKP’nin oy kaybı yüzde 18, Ağrı’da yüzde 30, Şanlıurfa’da yüzde 17, Batman’da yüzde 18, Van’da yüzde 20, Kars’ta yüzde 15, Ardahan’da yüzde 13, Şırnak’ta yüzde 11, Hakkari’de yüzde 6 oldu. AKP’nin Davutoğlu‘nun memleketi Konya’da oy kaybı yüzde 4, Abdullah Gül‘ün memleketi Kayseri’de yüzde 12, Gülen cemaatinin lideriFethullah Gülen‘in memleketi Erzurum’da yüzde 17, Yozgat’ta yüzde 8, Ankara’da yüzde 6, Samsun’da yüzde 8, Bursa’da yüzde 9, Erdoğan’ın memleketi Rize’de yüzde 2, her seçimde AKP’nin Türkiye ortalamasından 10 puan daha fazla oy almakla övünen Gaziantep’teki oy kaybı ise yüzde 14 oldu. Kıyı kentlerinden Antalya’da AKP’nin kaybı yüzde 4; İzmir’de ise AKP’nin kaybı yüzde 10. AKP’nin İstanbul’daki oy kaybı ise yüzde 9 oldu. HDP’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik “seni başkan seçtirmeyeceğiz” karşı koyuşu semeresini vermiş bulunuyor. Bununla kalsa iyi siyasal Kürt hareketi TBMM’de Ak Partili hiçbir siyasi çözüm denkleminde yer almayacağını, Selahattin Demirtaş’ın ağzından “HDP artık Türkiye partisi, Türkiye’de başkanlık tartışması son bulmuştur, AKP ile koalisyon yapmayacağız.” sözleriyle perçinledi. HDP eşbaşkanı bu açıklamasıyla Ak Parti’nin önünü açmış oldu. PKK çizgisindeki bazı internet sitelerinde “Türkiye ve Kürdistan’da gerçekleşen ve sonucu merakla beklenen genel seçimlerde HDP, tarihi bir başarı kazandı. Barajları yıkan HDP, Kürdistan’da AKP ve Erdoğan’ı sandığa gömdü.” yorumları yapılıyor. HDP’nin tabanında ve özellikle Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetiminin merkezi Erbil’de, Ak Parti’nin HDP ile koalisyona hükümeti kurabileceği görüşü egemen. Bu bağlamdaKürdistan Demokrat Partisi (KDP) Politbüro üyesi Kemal Kerküki’nin “AK Parti ve HDP’nin anlaşarak anayasayı beraber değiştireceklerini” söylemesi mühim. Çünkü Kürdistan Bölgesi Parlamentosu eski başkanı olan Kerküki, IŞİD’le savaşın başından beri Kerkük Cephesi Sorumlusu olarak görev yapıyor ve Türkiye politikalarına uzak bir isim değil! CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlugenel merkeze gecikmeli geldi, kendisinde konuşma gücü bulamadı. Nasıl bulsun ki? Memleketi Tunceli’de HDP 2 milletvekili çıkardı. CHP liderinin Tunceli’deki seçim sonuçlarını öğrendikten sonra rahatsızlık geçirdiği söylentisi ne kadar doğru bilemiyorum. Onun yerine CHP Sözcüsü Haluk Koç konuştu. Seçim yenilgisini başarı gibi sunmak zorunda bırakılan Koç; “CHP hükümeti kurabilecek en önemli aktör haline gelmiştir. CHP demokrasimiz için her türlü sorumluluğu üstlenmeye hazırdır” açıklamasıyla Ak Parti’yle koalisyon seçeneğini göz ardı etmediklerinin altını çizdi. MHP Türkiye genelinde oylarında artıran ikinci partiydi. İç Anadolu’da Ak Parti’nin oy kaybı yaşadığı yerlerde MHP’nin dikkat çekici yükselişi var. Oktay Vural Ak Parti ile koalisyon ihtimalini konuşmak için çok erken olduğunu söylese de, bu ihtimal siyasi gözlemciler tarafından pek te uzak görülmüyor. MHP için seçim sonuçlarının bir diğer önemi, genel başkan Devlet Bahçeli’nin koltuğunu sağlama almış olması. Bu saatten sonra MHP içinden bir Allahın kulu kalkıp Bahçeli’yi başarısızlıkla itham edemez. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Türkiye’yi AKP’nin azınlığına, birtakım çevrelerin senaryosuna mahkûm etmeye de kimsenin hakkı yoktur. En erken seçim ne zaman olacaksa o zaman da seçim olur” sözleriyle önümüzdeki dönem Türkiye’deki siyasetin rotasını çizmiş oldu. Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun, seçim sonuçlarına ilişkin “Milletin kararı en doğru karardır. Hiçbir güç karşısında eğilme gibi bir şey söz konusu olmaz” sözleri hem içeriye hem de dışarıya mesaj olarak okunabilir. Seçim sonuçlarının Ak Parti genel merkezinde sürpriz görülmediği biliniyor. Seçim anketlerinin genel merkeze düşmesinden sonra Ak Parti kurmaylarının hangi partiyle koalisyon yapmanın ülke ve parti çıkarlarına uygun düşebileceği konusunda çalıştıkları söyleniyordu. Demek doğruymuş. Ak Parti oylarının erimesi sosyolojik bir tez konusu olabilecek muhteviyat içeriyor. Dini söylemlerin siyasi faaliyetlerde sıklıkla kullanılmasının seçmene rahatsızlık verdiği ortada. Diyanet İşleri Başkanının bindiği veya bineceği Mercedes marka makam otomobilin savunulması da oyları eritti. Miting meydanlarında Kuran’ı elinde sallayan Cumhurbaşkanı imajı umulanın aksine sonuçlandı. Tarafsız olması beklenen Cumhurbaşkanının Ak Parti lehine meydanlara inmesi seçmende hoşnutsuzluk yarattı. Bunların öncesinde Milletvekili adaylarının belirlenmesinde parti teşkilatlarının rızası alınmadan tepeden inme adayların listelere girmesi parti teşkilatlarında hayal kırıklığına yol açtı. Muhafazakâr seçmen sandıkta kendi aday tercihlerinin listeye yansımamasının hesabını sordu. Başka hesap soranlarda vardı, memur, işçi ve emekliler maaşlarına zam yapılmamasından şikâyetçiydi. Emniyet Teşkilatı ve Milli Eğitim çalışanları yer değiştirmelerden, rotasyonlardan rahatsızdı. Köylüler yat sahiplerine tanınan ucuz mazot uygulamasına kendilerinin dâhil edilmemesine öfkeliydi. Taşeron işçiler kadro verilmemesine tepkiliydi. Ve en önemlisi bürokraside ehliyetsiz ve çapsız isimlerin önemli görevlere atanması, devletin malı deniz hoşaftan birazda biz içelim zihniyetiyle saltanat sürmeleri, diğer çalışanları kendilerine köle gibi görmesi, aşağılaması, disiplin cezalarına çarptırmaları, sağlık sisteminin yeniden çöküş eğilimine girmesi, enflasyon oranının açıklanan resmi rakamlarının çok üstünde seyretmesi gibi daha birçok neden birikti birikti çığa dönüştü ve Ak Parti’nin üstüne düşüverdi. Sonuç başkanlık sitemine geçiş ertelendi, Erdoğan siyasi gücünü kaybetti, Türkiye koalisyonlu günlere geri döndü, erken genel seçim kapıda. Hayırlı olsun!.. Bunu beğen:Beğen Yükleniyor...