Ömür Çelikdönmez
Türkçemizde ‘şakulü kaymak’ diye güzel bir deyim var. Malum ‘Şakul’ duvar gönyesini almak için ipin ucuna takılan ağırlık. Şakulün kayması da dengesinin, düzeninin bozulması anlamında. Ne de olsa Osmanlı İmparatorluğunun bakiyesi sayılan Suudilerin bunu bilmemesi mümkün değil. Ama onlar 100 yıldır İngilizlerin kültür iklimini teneffüs ettiklerinden unutmuş da olabilirler. Her neyse Suudilerin Ortadoğu politikalarındaki kırılmalardan söz etmek istiyorum.
“Sünni kuşak çözüldü Suudi istihbaratçı istifa etti” başlıklı yazımda, “İran ve Türkiye’nin arasını açmaya yönelik “Sünni Kuşak” projesi, soğuk savaş dönemindeki sözde Sovyet Rus yayılmacılığının önüne geçmek için kurgulanan ABD patentli ‘Yeşil Kuşak’ projesinden çokta farklı değil. Her iki projenin de sahibi ABD. Suudi Arabistan ise projenin sözde ideolojik teorisyeni ve finansörü. Projede Türkiye için de önemli görevler düşünülmüştü. Suudilerin paşa keyfi için İran’ın Şii yayılmacılığına karşı, Türkiye ve Mısır askeri destek verecek, gerekirse askeri operasyonlarda bulunmaktan kaçınılmayacaktı.” demiştim. Nitekim öyle de oldu, oluyor da…
Ama şartlar bölgeyi planlanan sürecin dışına sürükledi. Sonuçta İngiliz ipiyle kuyuya inmeyi marifet sayan Suudi projeleri patır patır dökülüverdi. IŞİD dahi elinde patladı. Acilen politika ve kadro değişikliğini kaçınılmaz gören kraliyet, Halid Bin Bender’i, bakan düzeyinde istihbarat başkanlığına atadı. Halid Bin Bender; İstihbarat başkanlığına 3 ay önce göreve getirilen Yusuf bin Ali el-İdrisi’den bu görevi devralacak. Bender, Riyad Emiri ve Savunma Bakanı Yardımcılığı görevlerinde bulunmuştu.
Mart 2014’te Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Barack Obama, resmi temaslarda bulunmak üzere Suudi Arabistan’a geldiğinde, Obama’yı, Uluslararası Kral Halid Havalimanı’nda, Riyad Prensi Halid bin Bender bin Abdulaziz karşılamıştı. Halid Bin Bender; Mart 1951 doğumlu. Prenses Mashael binti Muhammed bin Suud bin Abdul Rahman Al Suud ile evli ve altı kızı var. Kraliyet Askeri Akademisi’nden mezun. 1997 yılında tümgeneral, Mayıs 2011’de Korgeneral rütbesine yükseltildi. Saddam’ın Kuveyt’i işgali sonrası başlayan Çöl Kalkanı operasyonuna katıldı, 1991’de Kuveyt’e giren Amerikan ordusuyla birlikte hareket eden Suudi ordusunu komuta ediyordu. Suudi kraliyetinin istihbarat patronu, sıradan bir isim değil. Amerikalıların operasyon yöntemlerine aşina.
Suudiler Irak ve İran konusunda politika değişikliğine gidiyor. Aslında bu kendini inkâr politikası. Vehabilerin idaresindeki Suudi Arabistan, Şiilerin idaresindeki İran’la siyaset, petrol politikaları ve bölgesel nüfuz konularında büyük görüş ayrılıkları olduğunu deklare etmekten geri kalmıyordu. Çok katı İslam hukuku altında yönetilmesine rağmen Suudi monarşisi, laik Arap diktatörlere destek vermeyi tercih etti ve Hizbullah gibi İran’ı destekleyen Şii unsurlara karşı diplomatik kanalları kullandı. Sünni Kuşak oluşturmayı denedi. Suudi hanedanlığına biat etmeyen Mursi’yi Mısırda devirdi. Çağdaş Firavun Sisi’yi kullandı, ama olmadı.
Bölgede sular mecrasında akma temayülü gösterince, Suudiler İran’la diyalog yolları aramaya başladı. Tabi ki bu değişiklik fikrinin arkasında İngilizlerin derin çıkarları mevcut. Önce diplomatlar düzeyinde başlayan diyalog egzersizleri sonra bakanlar düzeyinde devam etti. Irak’taki fiili durum, İran ve Suudi Arabistan’ın çatışmamasını gerektiriyordu çünkü onlar çatıştıkça aradan sıyrılan ülkenin Türkiye olduğu fark edildi.
Suudiler İran’a ve dünya Şiilerine hoş görünmek için ilk adımı attığında şaşırmak elde değildi. İran’a karşı ‘Sünni Kuşak’ projesini ortaya atan Arabistan’da bir ilk yaşanmış, Arabistan kralı bu ülke tarihinde ilk kez bu ülke Şiilerinden birini Muhammed bin Faysal Ebu Sag’ı Devlet bakanı atanmıştı. Bu atamanın yankıları gelmeye başladı. Arabistan’da ilk Şii Bakanın atanması, bu ülkenin siyasi tarihinde yeni bir aşamaya gelindiği şeklinde değerlendirildi. Bahreynli aktivist Nadır Abdulimam bu hareketi olumlu bir adım niteledi.
Suudilerin ikinci adımı, kesenin ağzını açılarak yapılabilirdi. Suudi Arabistan resmi haber ajansı SPA’da yer alan ve Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı yetkilisine dayandırılan haberde, “Irak’ta yaşanan son gelişmeler nedeniyle zarar gören kardeş Irak halkına 500 milyon dolar yardım yapılacağı” belirtildi. Yardımların evlerini terk etmek zorunda kalan bütün Iraklıları kapsadığı, herhangi bir din, mezhep veya ırk ayırımı yapılmayacağı” vurgulandı.
Evdeki hesap çarşıya uymadı. Suudilerin bonkörlüğü istedikleri etkiyi yapmadı. Irak İnsan Hakları Yüksek Komiseri, Irak hükümetinden Arabistan kralının bu ülkeye maddi yardım teklifini geri çevirmesini istedi. Irak İnsan Hakları Yüksek Komiserliği üyesi Selame el-Haffaci Irak hükümetine çağrıda bulunarak, Arabistan kralı Melik Abdullah’ın bu ülkeye yapmak istediği yarım milyar dolarlık yardımını kabul etmemesini, zira bu yardımların Irak ve Suriye halkının kanına bulandığını bildirdi.
Düğün değil bayram değil ama Suudilerin enişteliği tutmuş, Irak halkını öpmeye durmuşlardı. Bu IŞİD’in şişede durduğu gibi durmaması anlaşılan Suudileri derin endişelere sevk etmiş. Hadlerini bilmeden koskoca Suudi hanedanlığı varken kalkıyorlar kıytırık bir örgüt liderini Halife ilan ediyorlar, olacak iş mi Allah aşkına?
Bununla kalsalar iyi ya, ismini “İslam Devleti” olarak değiştiren ve El Bağdadi’yi de halife ilan eden örgüt lideri El Bağdadi, dünya genelindeki tüm Müslümanlara karşı yapılan yanlışların intikamının alınması için IŞİD militanlarına çağrıda bulundu. Irak Şam İslam Devleti en son Suriye’nin kuzeyindeki Deyru’z Zor kentine bağlı Irak sınırındaki Bukemal ilçesinin denetimini sağladı. Bu yerleşim birimi oldukça stratejik mevki de bulunuyor. Suudilerin etekleri zil çalmasın da ne yapsın?
Twitter:@oc320c39
[email protected]
Bunu beğen:Beğen Yükleniyor...