Cemiyet olarak kendimize propaganda yapmasını seviyoruz.
Belki de sosyo santrik bir durum söz konusu.
Bunun daha farklı tezahürleri de oluyor.
Yabancıların bizimle ilgili değerlendirmelerini dinlerken adeta hoşafımızın yağı kesiliyor, kendimizden geçiyoruz.
Türkçe yayın yapan ecnebi radyo yayınları eskiden beri beşinci kol faaliyetleri kapsamında değerlendirildiğinden, bu tür yayınların en temel amaçlarının Türkiye vatandaşlarının algısını değiştirmeye yönelik propaganda olduğu tabiî ki unutulmamalı. Takip sürekliliğine özen gösterdiğim Türkçe yayın yapan radyolar arasında BBC, Amerikan’ın Sesi, DW (Almanya’nın Sesi), Rusya’nın Sesi ve İran İslam Cumhuriyetinin Sesi radyoları bulunuyor.
Hemen hepsi başka açılardan güncel konulara yorum getirmekte, haberleri kendi ülkelerinin ulusal çıkarları açısından süzerek vermekte. Bu radyoların Türkçe yayınlarını dinlerken, 1980 öncesinden taşıdığım bir korku hep peşimde. Sanki bir köşede beni izleyen ve ispiyonlayan muhbirlerin gölgeleri düşüyor önüme.
Attila İlhan’ın efsane şiiri Ahmet Kaya’nın ölümsüz bestesi ‘Lili Marlen Türküsü’nün dizelerini mırıldanıyorum çoğu zaman; “Akşam olur mektuplar hasretlik söyler/Zagrep radyosunda Lili Marlen türküsü./Siperden sipere ateş tokuşturanlar/karanlıkta dem tutan ishak kuşu.” Bugünlerde dostluğunun yakıcı ateşiyle kavrulduğumuz İran İslam Cumhuriyetinin Sesi Radyosunun haberine göre, Türkiye hükümetinin dış siyasetine yönelik eleştiriler devam ederken yurt dışında görevli olan bütün büyükelçileri bir araya getirecek olan 6. Büyükelçiler Konferansına Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu başkanlık edecek…
Bu arada hükümetin dış siyasetini eleştiren çevreler ise söz konusu oturumun asıl hedefinin dış siyasetin gözden geçirilmesi olacağını bildiriyorlar.”
Aynı radyonun bir başka haberi de dışişleri ile ilgili. Haberde 2002 yılında AKP ilk iktidara geldiğinde Dışişleri Bakanlığı yapan Yaşar Yakış’ın, eski partisinin Suriye politikasını yerden yere vurduğu belirtiliyor.
Aynı zamanda eski bir diplomat olan Yaşar Yakış’ın, Türkiye’nin Suriye politikası konusunda yanlış yaptığını, tüm planlarını Esed’in gideceği üzerine kurduğunu ama dış politikada bütün yumurtaları aynı sepete koymanın doğru olmadığını söylediğini, Suriye’nin Amerika ile son derece akıllı adımlarla ilerlediğini de belirten Yaşar Yakış’ın, Suriye’nin Amerika ile düşman konumundan müzakere masasına oturma noktasına geldiğini belirttiği kaydediliyor.
Rusya’nın Sesi radyosu; İran İslam Cumhuriyetinin Sesi radyosunun gündeme getirmeyi erken bulduğu Türkiye’nin Suriye politikasındaki algı farklılaşmasını; “Türkiye Suriye politikasında değişikliğe gidebilir” başlığı ile formüle ediyor.
Haberde Siyaset bilimci Stanislav Tarasov’un; “Montrö’de gerçekleştirilecek olan Cenevre-2 Barış Konferansı’nın başlamasına az bir zaman kala, Ankara’nın mevcut Ortadoğu politikasındaki birtakım yönelimleri yeniden ele alabileceği izlenimi verdiği” şeklindeki yorumuna yer veriliyor. Adı geçen radyonun; “Türkiye Suriye politikasında değişikliğe gidebilir” başlıklı haberinin Türk Dışişlerinde şok etkisi yaptığı görülüyor.
Bu haberin bizzat Dışişleri Bakanı Sayın Prof Dr Ahmet Davutoğlu tarafından yalanlanması, Türkiye’nin şimdilik politika değişikliğini faş etmeyeceğini gösteriyor.
Türkiye çok bilinmeyenli denklemde çözen değil çözülemeyen taraf olarak kalmayı şimdilik kendi menfaatleri açısından faydalı buluyor olmalı. Radyonun Türkiye’nin Suriye politikasına eleştirisi kısa bir zaman önce Ak Parti’den istifa eden Haluk Özdalga ağzından veriliyor.
17 Aralık’ta başlayan yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarının ardından (bu ifadeler radyoya ait) Ak Parti ile yolları ayrılan, bağımsız milletvekili Haluk Özdalga’nın, “Türkiye Suriye’de başarısız oldu.
Şu sırada kararsız ve ne yapmak istediği anlaşılmayan bir ülke görünümünde” dediği ifade ediliyor.
Haluk Özdalga’nın açıklamalarında yer alan; “Türkiye Suriye’de başarısız oldu.
Şu sırada kararsız ve ne yapmak istediği anlaşılmayan bir ülke görüntüsü içinde. Köklü bir şekilde yenilenmiş ve gerçekçi bir siyasete ihtiyaç var.” şeklindeki sözleri, Rusya Federasyonu’nun Türk Dışişlerine telkin etmeye çalıştığı; ‘“Türkiye Suriye politikasında değişikliğe gidebilir” açıklaması ile örtüşüyor.
Almanya’nın Sesi Radyosunda Türkiye’nin Suriye politikasına dolaylı eleştiri kabul edilebilecek bir haber dikkat çekiyor.
Habere göre; Almanya Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier, Suriye muhalefetini Cenevre-2 Barış Konferansı’na katılmaya çağırdı.
Steinmeier, İran’ın da görüşmelere dahil edilmesini önerdi.
Alman Birinci Telelevizyonu ARD’ye konuşan Almanya Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier, Türkiye’nin Suriye halkına kapılarını açmasına değinmeden Paris’teki toplantıda İran’ın Montrö’de yapılacak görüşmelere davet edilmesini önerdi.
İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif, koşulsuz davet edilmeleri halinde İkinci Cenevre Konferansı’na katılacaklarını söyledi. İran, BM tarafından hazırlanan ve 30 ülkeyi kapsayan İkinci Cenevre Konferansı’nın katılımcı listesinde yer almıyor.
Bir diğer bilgi kaynağı Amerika’nın Sesi radyosu kaynaklı haberler de Türkiye’nin Suriye politikası açısından tehlike alarmı veriyor.
Radyonun; “Amerika ve Rusya’dan Suriye’de Ateşkes Sinyali” başlıklı haberine göre, Amerika ve Rusya, Suriye’de savaşan taraflar arasında yapılacak barış görüşmelerinin başarılı olması için ateşkes ilan edilmesini teşvik etmek amacıyla çabalarını sürdürüyor.
Türkiye’nin Suriye’de konuşlu terörist gruplara silah ve mühimmat yardımı yaptığı, sınır kapılarından rahatlıkla geçişlerine müsaade ettiği içerikli haberler göz önünde bulundurulduğunda, Suriye’de savaşan taraflar arasındaki ateşkes anlaşmasına insani gerekçelerle takoz koymasının maalesef önü kapatılıyor.
BBC bence en ilginç çekici. Neden mi?
Suriye’de geçtiğimiz hafta El Kaide yanlısı olarak bilinen Irak Şam İslam Devleti örgütü ile diğer isyancı gruplar arasında sert çatışmalar yaşandı.
Bu fırsatı oldukça iyi değerlendirerek, Türkiye-Suriye sınırından haber geçen BBC muhabiri James Reynolds, Suriye’de artık iki farklı savaş verildiğini söylüyor:
Biri Esad rejimine karşı, diğeri isyancı grupların kendi içinde. İngiliz ipiyle asılmanın da lüksü bu galiba.
Önce ölümü gösteriyorlar sonra sıtmaya razı ediyorlar. BBC’de bir başka haber daha var; BBC’ye konuşan Suriye’nin ana muhalif grubu Suriye Ulusal Koalisyonu’ndan bir yetkili, grubun Cenevre 2 görüşmelerine katılmaması durumunda ‘ABD ve İngiltere’nin desteği çekecekleri’ uyarısında bulunduğunu söylemiş.
Yabancı radyoların Türkçe servislerinin Suriye kaynaklı haberleri tarandığında, Türkiye’nin Suriye politikasında fay hareketliği yaşandığı ve fay hattının kırıldığı izlenimi elde ediliyor.
Bu izlenim, Türkiye’nin savaşan taraflar arasında ateşkes anlaşmasına razı olduğunu ortaya koyarken, Almanya, İngiltere, Amerika, Rusya ve İran’ın Suriye’de ateşkes anlaşmasına taraf olduklarını Türkiye’nin ise bu konuda tek başına direnmesinin mümkün olmadığını gösteriyor.
Son zamanlarda Suriye’deki muhaliflere gönderilmeye çalışılan silah ve mühimmatların deşifre edilmesi, Türkiye’nin Suriye politikasındaki değişikliğin işaret fişeği sayılabilir.
Ne yazık ki atlar tepişir otlar ezilirmiş..!