Türkiye İsrail ilişkileri yeniden rayına oturuyor. İlginç olan bu diyalog çabalarının her iki ülke tarafından da dini kavramlar, dini kurumlar ve dini mekânlar üzerinden diyalog ve hoşgörü eksenli yürütülmesi. 18 Mart’ta yayımladığım; “Türkiye Diyanet’in Umre programı üzerinden İsrail’le diyalog halinde!” başlıklı yazımda; Diyanet İşleri Başkanlığının, yoğun talep üzerine, Cumhuriyet tarihinde ilk kez umre ibadetine Kudüs’teki Mescid-i Aksa’yı da eklediğinden söz etmiştim. Bu Umre turlarının ilk İslamcı misafirinin de radikal İslamcı kesimden gelebilecek eleştirileri bir nebze olsun hafifletebilecek Nuri Pakdil olduğu anlaşıldı. TİKA’nın organizesinde gerçekleşen Nuri Pakdil’in Kudüs turu, haber kanallarında yer aldı. İslamcılardan ses çıkmadı. Diğer bir gelişmede; Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından 5 yılda 5 milyon 750 bin lira harcanarak aslına uygun olarak restore edilen Avrupa’nın 2’nci büyük sinagogu Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Edirne Valisi Dursun Ali Şahin, Edirne Belediye Başkanı CHP’li Recep Gürkan ile çok sayıda Musevi’nin katıldığı dini törenle açılmasıydı. İlahi ve dualarla başlanan törenin ardından hahambaşları tarafından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Türkiye için dualar okundu. Haham, duanın Türkçe tercümesinde, “Yüce devletimiz Türkiye Cumhuriyetini ve Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ı mübarek kılsın, korusun, yücelttin, yardım etsin, büyütsün, yücelere taşısın. Ömrünce ve ömrümüzce şanını yüceltsin âmin” ifadelerini kullandı. Mossad başkanı Tamir Pardo’nun akrabası 73 yaşındaki Moris Pardo’da törene katılan Yahudiler arasındaydı. Bkz Hürriyet gazetesi, shf 20Türkiye İsrail ilişkilerinin Mavi Marmara olayından sonra da devam ettiği anlaşılıyor. Mavi Marmara gemisinde bulunan bir dostum, İsrailli askerilerin gemiye el koyduktan sonra cep telefonlarını topladıklarından söz etmişti. Muhtemelen toplanan cep telefonlarının elektronik takip listesine alındığı söylenebilir. Aynı dostum sorguya alındıklarını ancak İsrailli yetkililerin kendilerine çok kötü davranmadıklarının altını çizmişti. Türkiye İsrail işbirliğinin devamından yana lobi yapanlar her iki ülkede de yaşayan Yahudiler. Bunların ortak özelliği Türkiye’den vaz geçemedikleri gibi İsrail’den de vaz geçememeleri. Türkiye’den İsrail’e göç eden Yahudilerin Türkçe konuşmayı sürdürdükleri, dernekler kurdukları ve hatta Türkçe gazeteler çıkardıkları söyleniyor. Yakın zamana kadar Türkiyeli Yahudilerin İsrail’de ne kadar güçlü oldukları bilinmiyordu. Mossad başkanı Tamir Pardo’nun Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’ı ziyaret ettiği ve bir dizi görüşmeler gerçekleştirdiği İsrail kaynaklarınca açıklandı. Tamir Pardo’nun Riyad ziyareti öncesinde, Kral Abdullah Bin Abdülaziz’in hastaneye kaldırılması, 2015’te Suudi Arabistan’da yeni bir kralın tahta çıkması ihtimalini güçlendirmişti. Aralık 2014’te Kırgızistan Cumhurbaşkanı Almazbek Atambayev’de, Suudi Arabistan’a düzenlediği resmi ziyaret sırasında Umre ziyareti yapmıştı. 28 Martta Suudi Arabistan Hava Kuvvetleri’ne ait F-15S tipi savaş uçağının Kızıl Deniz üzerindeyken teknik bir arıza sonucu düştüğü açıklandı. Kuveyt, Bahreyn gibi Körfez ülkeleri ve Suudi Arabistan İran karşıtlığı ile İsrail’in doğal müttefiki. İsrail’de yayınlanan (Israel HaYom ) Israel El-yom gazetesi, Mossad Başkanı Tamir Pardo’nun geçen Aralık ayında Riyad’ı ziyaret ettiğini belirtmişti. Tamir Pardo herhalde MİT Müsteşarı Hakan Fidan gibi Umre’ye gitmediğine göre, muhtemelen Suudi muadiliyle Yemen’de İran destekli Husilerin defterini dürmeyi konuşmuş olmalı. Türkiye ve İran’ın karşıt kamplarda yer alması, aralarındaki ilişkileri daha sert mecralara yöneltiyor. İran’ın Türkiye’nin burnu dibinde Irak ve Suriye’de at koşturması, adeta Türkiye’yi sarmalayan Şii kuşak oluşturması, Türkiye’nin rahatsız olduğu konuların başında. İran anayasasında yer alan “İran’ın resmî dîni İslâm, mezhebi oniki imamcı (İsnâ-aşerî) Ca’ferî mezhebidir. Bu ilke ebedî olarak değişmeyecektir.” maddesi, İran’ın bir din devletinden öte bir mezhep devleti olduğunu ortaya koyduğundan, doğal şekilde Türkiye’yi de İran’ın hedeflerinin ne olabileceği konusunda düşünmeye yöneltmektedir. Çünkü daha net ifadeyle İran’ın “Resmî dili Farsçadır. Şii İslamiyet ülkenin resmî dinidir.” İsrail ile İran arasında hattaAyetullah Humeyni’nin sağlığında diplomatik görüşmelerin yapıldığı, İran-Irak savaşı sırasında İran ordusunun ihtiyaç duyduğu bazı yedek parçaların, silah ve mühimmatın İsrail tarafından temin edildiği biliniyor. İran’ın kendi çıkarlarına göre İsrail’le ilişkilerine dini kisve uydurması dikkatlerden kaçmamalı. Aynı şekilde Türkiye’nin de kendi çıkarlarına uygun şekilde İsrail’le diyalog geliştirmesi durumunda İran yayın organları hemen harekete geçiyor ve Türkiye’yi, Türk liderleri Siyonist korsan İsrail’le görüşmekle, Kudüs davasına ihanet etmekle suçlayabiliyor. Türkiye ile İsrail arasındaki sorunların giderilmesi ve ilişkilerin düzeltilmesi sürecinin gizli mimarı İsrail haber alma ve operasyon örgütü Mossad’ın başkanı Tamir Pardo’dur. Pardo soyadını İzmirli Yahudiler iyi bilirler. Çünkü İzmir’de Pardo soyadını taşıyanlar halen yaşıyor. Prof. Dr. Sonia PardoAmado ve İzmir Gönüllüleri Ödülü verilen, Sevgili İzmir Beni Tanı: Dünden Yarınlara İzmir Yahudileri (2008) adlı kitabın Sara Pardo bunlardan biri. Pardo klanı, Orta çağ İspanyasının Kastilya kırallığında Prado adlı bir yerden gelen, Sefaradi (Yahudi veya converso) bir aile. İzmir’e muhtemelen İtalya yoluyla gelmiş olanlardan. Tamir Pardo; İzmir’de 1960’lı yılların sonuna kadar Türk Ecza Deposu ortaklarından Salamon Pardo‘nun torunu. Salamon Pardo’nun iki oğlundan biri İsrail’e göç eden mühendis Aaron Pardo, diğeri ise İsviçre’ye göç eden Eczacı Dario Pardo idi. Moossad başkanı Tamir Pardo; İsrail’e göç eden Aaron’un oğludur. Bkz Selim Amado, İsrail’de İzmir Kökenliler, İzmir Türk Musevileri e-Haber Bülteni, Ocak – Şubat 2011 Bir ilaç firmasının kurumsal danışmanlığından (Teva Pharmaceutical Industries CEO’su) Mossad başkanlığına getirilen Pardo evli ve bir oğlu, kızı, ve torunu var. Soyadından anlaşılacağı üzere Tamir Pardo, muhtemelen Mossad’ın ilk Sefardi şefi. bugüne kadar Mossad başkanlığı yapmış olan bütün diğer başkanlar Aşkenazi asıllıydı. Önceki Mossad başkanı Meir Dagan‘ın başlıca hedefi İran’dı. Pardo’nun başlıca hedefi de İran olmaya devam etti. Çünkü göreve gelir gelmez yaptığı açıklamalarda İngiltere ve Nato’ya İran’ın nükleer silah programına ilişkin daha çok istihbarat sağlayacağını, Mossad’ın Yemen’deki rolünü de artırmayı, El Kaide’nin yeni askeri operasyonlar şefini yakalamaya yönelik avın öncülüğünü yapmayı planladığını belirtmişti. İranlı nükleer uzmanlarına yönelik suikastlarda ismi çok anıldı. 01.12.2012’de “İntelligence Online” sitesi, MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve Mossad şefi Tamir Pardo’nun Kahire’de yüz yüze bir görüşme yaptığını yazdı. Pardo Mossad’ın 11.ci başkanı, Reyhanlı saldırısının bir numaralı failinin yakalanmasında Mossad ile MİT arasındaki bilgi alışverişi var. 10 Haziran 2013 tarihinde Ankara’ya gizli bir ziyaret gerçekleştiren Mossad Başkanı Tamir Pardo, MİT Müsteşarı ile bir görüşme yaptı. İran ve Suriye karşısındaki ortak çıkarlar, iki ülkenin istihbarat servisleri arasında işbirliğini beraberinde getirdi. İsrail’deki seçimler öncesinde Netanyahu, Washington’da Obama’ya karşı muhalefet örgütlemeye çalışırken, İsrail’de Mossad, Başbakan’ın İran politikasına olan muhalefetini çok boyutlu olarak devam ettirmişti. 21 Ocak 2015’te Bloomberg Eli Lake ve Josh Rogin, İsrail’i ziyaret eden Amerikalı senatörlere Mossad Başkanı Tamir Pardo’nun İran’a karşı ek yaptırımlara gerek olmadığını söylediğini ileri sürdüler. Diğer bir ifade ile İsrail Başbakanı İran’a saldırıyı ve hiç olmazsa ek yaptırımları savunurken Mossad, Obama Yönetimi’nin savunduğu noktada duruyor ve İran’a ek yaptırımlara dahi karşı çıkıyordu. Şüphesiz bu politik çizginin oluşmasında Tamir Pardo’nun etkisi inkâr edilemez. Yemen savaşında İsrail ve Türkiye haber alma teşkilatlarının birlikte çalıştıklarını söylemek sanırım malumu ilan olur. Twitter:@ oc32oc39 [email protected] Bunu beğen:Beğen Yükleniyor...