Geçtiğimiz ay Türkiye Cumhurbaşkanı ve Başbakanı, ABD’nin önde gelen Yahudi kuruluşlarının çatı örgütü ‘Conference Of Presidents’ Amerikan Yahudi Teşkilatları Başkanlar Konferansı heyetini kabul etmiş, Amerikan Yahudi Teşkilatları Başkanlar Konferansı’nın İcracı Başkan Yardımcısı Malcolm Hoenlein’in başkanlık ettiği heyette İnkar ve İftira’yla Mücadele Birliği (ADL) ve Amerika-İsrail Halkla İlişkiler Komitesi (AIPAC) üyeleri de yer almıştı. Bu kabulün, 1923 Almanya doğumlu, Yahudi kökenli ABD’li diplomat, siyaset bilimci ve siyasetçi, 1969 – 1975 yılları arasında ABD başkanının ulusal güvenlik danışmanı, 1973-1977 yıllarında ABD’nin 56. dışişleri bakanı olarak görev yapan ve Amerika Birleşik Devletleri ve Sovyet Rusya arasındaki yumuşama politikasının mimarı Henry Alfred Kissinger’in Putin ile Moskova’da buluşmasından hemen sonra gerçekleşmesinin dikkat çekici olduğunu belirtmiştim. Çünkü Ukrayna ve Suriye gibi çatışma riski yüksek sorunlu bölgelerde ABD ve Rusya arasında yaşanan gerilim nedeniyle, Kissenger gibi kurt bir politikacının Rusya’da bulunması uluslararası toplumun gündemiyle yakından ilgiliydi. Türkiye İsrail ilişkilerini ve Türkiye Dünya Yahudi toplumu ilişkilerini ayrı ayrı ele almak gerekir. Ancak son tahlilde Dünya Yahudi toplumunun, İsrail ile Türkiye’nin arasının açık olmasına gönlü el vermez.
Hiç şüphesiz ki bu anlayışın arka planında, Osmanlı padişahı II. Beyazıd’ın Burak ve Kemal Reisleri göndererek, Endülüs Yahudilerini İspanya engizisyon mahkemelerinin işkence ve katliamlarından kurtarmasının etkisi olduğu gibi, Yahudi cemaatinin Türklerin egemen olduğu dönemlerde ve coğrafyada din hürriyetini muhafaza edebilmesinin de etkisi vardır. Ayrıca Arthur Koestler’in 13. Kabile kitabında sözünü ettiği Hazar Türklerinin Museviliği, Dünya Yahudi toplumunun Türklere ilgi duymasının ve zor zamanlarında siyasi ve ekonomik desteğini sunmasıyla ilgilidir.
ABD’nin önde gelen Yahudi kuruluşlarının çatı örgütü Amerikan Yahudi Teşkilatları Başkanlar Konferansı ‘Conference Of Presidents’ın amacı, Yahudi örgütleri arasında bir uzlaşma, hedef ve ülkü birliği sağlayarak, ABD politikasına Yahudi toplumun öncelikli ihtiyaçları doğrultusunda yön vermek, şekillendirmek ve ses getirmektir. Adı geçen çatı örgütü, ABD’nin ekonomik ve politik yapısına nüfuz etmiş, eyalet valilerinin seçimlerinden başkanlık seçimlerine kadar ABD’deki en güçlü dini ve etnik örgüt yapılanması olarak faaliyetlerini sürdürmekte. Dünya finans sisteminin kontrolü bu örgütün denetiminde olduğundan, istedikleri ülkeyi abad istedikleri ülkeyi berbad ederler. Siyonizm ideolojisi bu örgütsel yapının kullandığı küresel argümanlardan olmakla birlikte kendi geleceklerini sadece İsrail’in istikbaline emanet ve ipotek etmediklerinden, Türkiye gibi hasletini kanıtlamış bir ülkeyi de hiçbir zaman için gözden çıkarmazlar.
COP (Conference Of Presidents) sahip olduğu önemli siyasi nüfuzunu kullanarak, mevcudiyetini İsrail ve Amerikan çıkarlarını desteklemeye adayan bir örgüt olarak öncelikle İsrail’in güvenliği ile yakından ilgilenişini gizlemeye gerek duymadan faaliyetlerini sürdürüyor. COP (Conference Of Presidents) son yıllarda, bu İran’ın nükleer programını durdurmaya ve İran’ı baskılamaya yönelik uluslararası çabaları aleni desteklemişti. Hatta İsrail ile birlikte Obama yönetiminin İranla barış müzakerelerine şiddetle karşı çıktılar. Bu nedenle adı geçen örgütün ve İsrail’in, Obama yönetimin Ortadoğu politikasını tasvip etmediği, her fırsatta eleştirdiği görülüyor. Bkz Ömür çelikdönmez/kafkassam.com/11 Şubat 2016/www.kafkassam.com/yahudi-lobisi-turkiyenin-suriye-mudahalesine-taraftar.html
Son gelişmeler ABD yönetimi ile İsrail arasındaki ilişkilerin kopma noktasına geldiğinin işareti. İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’nun, Amerika programı çerçevesinde 18 Mart’ta ABD Başkanı Barack Obama ile yapması beklenen görüşmesi iptal edildi. İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’nun Amerika Başkanı Barack Obama ile görüşmesini iptal etmesi şaşkınlık yarattığı söylemeye gerek yok çünkü ABD kamuoyunu şokta. Netanyahu’nun ofisinden yapılan açıklamada, İsrail Başbakanı’nın Amerika’daki başkanlık seçimlerine müdahil olmamak için bu kararı aldığı belirtildi.
Daha da ilginç olanı, iptal kararının açıklanmasının tam da Başkan yardımcısı Joe Biden’ın İsrail ziyareti sırasında gerçekleşmesi. Bununla kalsa iyi! Şaşkınlığın tavan yaptığını Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü Ned Price’in açıklamasından öğreniyoruz. Sözcü Ned Price; İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun 18 Mart’ta yapılması beklenen ABD ziyareti bağlamında Beyaz Saray’a davet edildiğini ancak medyadan davetin kabul edilmediğini öğrendiklerini açıkladı. Yani İsrail hariciyesi, iptal kararını Beyazsaray’a bildirmek yerine, medya ile paylaşmayı tercih etmişti. Bu tavrın diplomaside aşağılayıcı bir durum olduğu ortada.
Amerika Birleşik Devletleri Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın İsrail’e ziyaretine gölge düşüren bir başka olayda, Joe Biden’ın eski Cumhurbaşkanı Şimon Peres’le bir araya geldiği yere yalnızca birkaç dakika uzaklıkta, Tayloor Fours isimli Amerikalı turistin bıçaklı saldırı sonucu öldürülmesi. Bu ölümü ilginç kılan Tayloor Fours isimli Amerikalı turistin daha önce Irak ve Afganistan’da savaşmış olduğunun ortaya çıkması. Beyaz Saray gecikmeden saldırıyı kınadı. Yani öldürülen turist sıradan biri değil.
Saldırganın Tel Aviv’de yaşayan bir Filistinli olmasını kimse yadsımadı, çünkü Filistinliler uzun süredir bu tür saldırılarda bulunuyor. Yani Türkçe deyimle ‘kitabına uydurulmuş’ bir eylem. Akıllara takılan soru şu; Irak ve Afganistan’da savaşmış olduğu ortaya çıkan Tayloor Fours isimli Amerikalı turisti kim hedef gösterdi? Filistinli saldırganı kim yönlendirdi? Joe Biden’ın Şimon Peres’le bir araya geldiği yere yalnızca birkaç dakika uzaklıkta, Tayloor Fours isimli Amerikalı turistin bıçaklı saldırı sonucu öldürülmesini hangi gizli servis planladı? Bu saldırıdan nasıl bir sonuç alınması amaçlandı? Sahi Joe Biden’ın orada bulunması ile maktul Tayloor Fours’un orada bulunması bir tesadüf müydü?
Twitter:@oc32oc39
[email protected]
Bunu beğen:Beğen Yükleniyor...