Geçtiğimiz günlerde Rusya Federasyonu’nun Başkenti Moskova’da düzenlenen Uluslararası Rusofili Hareketi Kuruluş Kongresi’ne Türkiye Cumhuriyeti Delegesi olarak katıldım.
Uluslararası Rusofili Hareketi Kuruluş Kongresi’ne dünyanın dört bir yanından 50’den fazla ülkenin temsilcisi Moskova’daki Puşkin Devlet Müzesi’nde bir araya geldi.
Bu ülkeler:
Abhazya, Almanya, Amerika Birleşik Devletleri, Arjantin, Arnavutluk, Avustralya, Avusturya, Belarus, Birleşik Krallık, Brezilya, Bulgaristan, Çekya, Çin, Danimarka, Ekvador, Endonezya, Ermenistan, Filistin, Fransa, Güney Afrika Cumhuriyeti, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Güney Kore, Güney Osetya, Hırvatistan, İran, İsrail, İsviçre, İtalya, Kanada, Karadağ, Katar, Kırgızistan, Kolombiya, Kuveyt, Kuzey Makedonya, Küba, Lübnan, Macaristan, Malta, Mısır, Moldova, Nikaragua, Norveç, Pakistan, Polonya, Romanya, Sırbistan, Singapur, Slovakya, Suriye, Suudi Arabistan, Tacikistan, Transdinyester Moldova Cumhuriyeti, Tunus, Türkiye, Venezuela, Vietnam.
Bu hareket temel olarak dünyada artan Rusofobiye karşı bir tepki olarak doğdu. Rusça’ya, Rus kültürüne, Rusya’nın mevcut dünya konjonktüründe bulunduğu konuma ilgi gösteren farklı dinlere ve siyasi ideolojilere mensup insanların birleştiği bu hareketin içerisinde uluslararası politikacılar, bilim insanları, sanatçılar, yazarlar, gazeteciler, aktivistler, din adamları ve sosyal medya fenomenleri var.
Etkinliğin açılışını Rusya Federasyonu Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov yaptı. Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin’in bu yeni kurulan sosyal hareketin, Rusları diğer halklarla birleştiren, uzun süredir devam eden dostluk ve karşılıklı saygı geleneklerine dayandığını belirttiği mesajı okudu.
Ardından Rusya Federasyonu Federal Meclisi Üst Kanadı Federasyon Konseyi Başkanı Valentina Matviyenko’nun selamı iletildi. Matviyenko, bu hareketi Batılıların Rusofobi histerisine karşı dünyadaki durumu yerinde değerlendirebilen ve gerçekle yalanı ayırt edebilenlerin düzenlediği değerli bir tepki olarak nitelendirdi.
Yine Federasyon Konseyi’nden Rusya Federasyonu Senatörü Konstantin Kosaçev ise bu hareketin sadece Rusya için değil aynı zamanda dünya toplumu için de bir dönüm noktası niteliğinde bir olay olduğunu ve parlamenterler düzeyinde de işbirliğine açık olduklarını belirtti.
Hareketi başlatan Bulgar politikacı Nikolay Malinov, kongrede Başkan seçilirken; Alman Federal Meclisi Bundestag Vekili Waldemar Herdt ve uluslararası insan hakları hukukçusu ve Fransız sağ siyasetinin ünlü simalarından Elie Hatem ise hareketin başkan yardımcıları oldular.
Harekete Türkiye’den katılımcı olarak Kırım Tatar Kültür Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı, Kırım Kalkınma Vakfı Başkanı ve Uluslararası Kırım Dostları Derneği Başkanı Ünver Sel ile bendeniz beraber katılım gerçekleştirdik.
Kongrede yaptığımız konuşmada uluslararası işbirliğine ve Türkler ile Ruslar arasındaki tarihi konulara değindik. Konuşmamızın tam metni şu şekilde:
Değerli konuklar, hepinizi saygıyla selamlıyoruz!
Moskova’da bu önemli toplantıda sizlerle bir arada olmaktan duyduğumuz memnuniyeti belirtmek isteriz.
Biz Türkler ve Ruslar, yüzyıllardır ortak kaygılar ve sevinçlerle birlikte yaşamış iki halkız.
Tarihi geçmişimizde ne yazık ki çok savaşlar ve yıkımlar yaşandı. Ama her zaman zorlukların üstesinden gelmeyi ve karşılıklı işbirliği zeminine geri dönmeyi başardık.
Bugün de dünyanın yaşadığı büyük değişimin içinden hep birlikte geçiyoruz.
Elbette biz, dünya toplumunun sağlıklı güçleri, ulusal çıkarlarımızı ve gelişme yolumuzu savunarak, dünyamızı biraz daha farklı, daha adil görmek isteriz.
Bu nedenle, egemenliklerini kaybetmiş Atlantik güçlerinin ağır saldırısı altındayız.
Yıllardır devam eden bu sistematik saldırıların sebebi, parçalanmış Atlantik sisteminin cephede bizi cezalandırmak, kendini, yarı-sömürge ekonomisini kurtarmak ve egemenliği yeniden tesis etmek arzusudur.
Sevgili Dostlar,
Geçtiğimiz yüzyıllarda farklı kisveler altında, Atlantik güçlerinin sömürüsüne maruz kaldık. Sömürge emperyalizminden miras kalan düzenlerini, barış içinde yaşayan halkları birbirine düşürerek korumayı başardılar. Bugün yaptıklarının geçmişte yaptıklarından hiçbir farkı yok.
Bunu Ukrayna'yı Kırım Tatarlarının karşısına alarak sağlamaya çalıştılar.
2014'te başarısız oldular ve Kırım yarımadası yeniden Rusya ile birleşti.
Kırım’da 2014 yılına kadar yok sayılan, toprakları geri verilmeyen, hiçbir yatırım yapılmayan Kırım Tatar halkı bugün kendi ana dilinde eğitim yapabiliyor.
Bugün Kırım Tatarları yarımadada resmi statüye sahip.
Kırım'da dini değerler üzerinden toplumu bölmek ve savaşın parçası haline getirmek mümkün değildi.
Bu başarısızlıkları örtbas etmek için yaklaşık 10 yıldır ağır bir ambargo ile Kırım ve Rusya'ya diz çöktürmeye çalışıyorlar.
Ama bunda da başarılı olamayacaklar.
Değerli misafirler!
Geçenlerde Başkan Vladimir Putin, SSCB'nin çöküşünü geçen yüzyılın en büyük jeopolitik felaketi olarak nitelendirdi.
Bugün bu tespitin ne kadar yerinde olduğunu Ukrayna’da görüyoruz.
O gün tarihin sonunu ilan edenler bugün Ukrayna'yı, onun Ukrayna toplumunda azınlıkta olan milliyetçi güçlerini kullanarak bizi faşizme boyun eğdirmeye çalışıyorlar.
Geçmişte olduğu gibi bugün de bunu başaramayacaklar.
NATO merkezli, insanlığa ölüm ve yıkım getiren dünya sisteminin artık sonu gelmiştir. Avrasya’da yaşayan halkların büyük mücadelesi bu terör düzenini aşmaktadır.
Artık yeni bir dünya kuruluyor ve Sovyetler birliğinin dağılmasından sonra ortaya çıkan tarihi ara dönemin sonu geliyor.
Tek kutuplu dünyanın getirdiği savaş ve teröre karşı Rusya, Türkiye, Çin, İran ve Suriye gibi ülkelerin direnişi yeni bir çağın kapılarını açacak dinamikleri barındırıyor.
Asya’dan Avrupa’ya, Afrika’dan Ortadoğu’ya kadar küresel siyasi uyanış; mazlum halkların tek kutuplu dünyaya karşı bir isyanı ve başkaldırısıdır.
ABD ve kurduğu sömürü düzeni artık kontrolü kaybetmiş, bu nedenle de giderek saldırganlaşan bir geçmişi temsil ediyor.
Bizler ise barış içinde, birlikte kalkınan, aydınlık bir geleceği temsil ediyoruz.
Burada bulunmamız bunun en somut kanıtıdır.
45'ten fazla ülkedeki ulusal kulüpleri bir araya getiren Uluslararası Kırım Dostları Derneği, ortaya çıkan Uluslararası Rusofil Hareketi için bir platform ve müttefik olabilir.
Rus hükumetinin yabancı vatandaşların oluşturduğu bu geniş desteği fark etmesi oldukça önemlidir.
Rus ortaklarımızın desteğini sadece sözde değil, pratikte de hissetmemiz gerekiyor.
Dolayısıyla bu tür etkinlikler, mümkün olduğunca sık bir şekilde; sadece Moskova'da değil, aynı zamanda Asya, Orta Doğu, Afrika ve Latin Amerika'nın büyük merkezlerinde, yani dış politikada Rus yaklaşımına sempati duyan ülkelerde de düzenlenmelidir.
Bu duygularla belirtmek isteriz ki; geçmişte ve bugün faşizme karşı canları pahasına mücadele eden kahramanları saygıyla selamlıyoruz.
Hepinize başarılar diliyoruz.
Kongrenin ardından delegelere yönelik Rusya Federasyonu Dışişleri Bakanlığı’nda RF Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un konukseverliğinde düzenlenen etkinlikte ise Kırım Tatar Kültür Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı, Kırım Kalkınma Vakfı Başkanı ve Uluslararası Kırım Dostları Derneği Başkanı Ünver Sel ile birlikte hem Bakan Sergey Lavrov ile hem de Rusya Dışişleri Sözcüsü Mariya Zaharova ile Kırım ve Kırım Tatarları üzerine sohbet etme fırsatı bulduk.
Bu görüşmelerimiz sırasında yarımada Kırım’da yaşayan soydaşlarımızla birlikte özellikle Türkiye’de ve diğer diasporalarda yaşayan Kırım Tatarları arasında bağların geliştirilmesi üzerine fikir alışverişinde bulunduk. Rusya Federasyonu Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, bu girişimlerin kıymetli olduğunu ve önümüzdeki süreçte çeşitli projelerin hayata konulabileceğini belirtti.
Uluslararası Rusofili Hareketi Kuruluş Kongresi’nde bulunmaktan oldukça mutluluk duydum. Bu hareketin bir parçası olarak uluslararası toplum nezdinde kendi üzerime düşenleri yerine getirmek adına yakın gelecekte Türkiye’de de bazı girişimlerde bulunacağız. Bizi takipte kalın.
