Yani toplumdaki statüsünü hak ettiği oranda erkeklere karşı harcadığı emekte eşit olmak,için kadınların etnik fark gözetmediği mücadele günü.
Kimileri erkek egemen toplumlarda anneliği kutsayıp öne çıkarır,kadınlarla beraber "altın günü"kutlar gibi salonlarda kutlamalar yaparak ve günün anlamını çarpıtan konuşmalar ile geçiştirir.
Emekten yana saygısı olanlar ise erkeklerinde katılımı ile bu uğurda asırlardır ödenen bedele sahip çıkmak,kazanımlardan geri adım atmamak için meydanlarda kutlamak ister.
Nutuk atmak yerine var olan olumsuzluklar, eleştiriler ile, şenliklerle protesto edilir. Kimilerine ise Urfada olduğu gibi alanlara çıkıp kendi dillerinde dahi kutlamalarına şiddet ile engellenir.
OHAL yetkileri kullanılarak izin verilmez,sokağa çıkmak isteyenler tutuklamalar ile yasaklanır. Dile getirmek istedikleri sadece günü kutlama değildi.
Öldürülen çocuğunu gömülmesine izin verilmediği için buzdolabında günlerce saklamak zorunda kalan bir annenin acısını,öldürüldükten sonra sadece kilot katında caddede mahremiyeti teşhir edilen kadını unutturmamak. Yaşanan binlerce benzeri olayı kadın olmalarına ilaveten ödetilen bedeli dile getirmekti.
Namusun hala "iki bacak arasında olduğunu savunan,ortalama her gün bir iki kadının öldürüldüğü bir ülkede bu anlamlı gün sadece kutlama ile geçiştirilemez.
Hayatın her alanına ellerinin değdiği her şayi güzelleştiren kadınların gününü kutlayalım. Günün anlamını yitirmesine izin vermeden, emekte eşit olmak için, kadınlarla beraber gen ve etnik fark gözeten anlayışa karşı bir olup, kazanımları kutlayıp, hala yaşamı çekilmez kılan kadınlar üzerindeki baskılarıda protesto edelim.