BİTMEYEN TÜRBAN SAVAŞI
Türkiye'de var olan yığınla tartışılması gereken iç ve dış sorunlar var. İktidar ve muhalefet arasındaki siyasi rekabet alternetif çözümler üretmek yerine halka yönelik,manipule edilen konular üzerinden giderek sığ zeminlere çekiliyor.
Sen dedin-Ben dedim) yani kürdçesi (Mı go-Te go) üzerinden giderek sertleşerek yapılıyor.
Fikri Sağlar "Türbanlı bir hakimin karşısına çıktığım adaleti yerine getireceği konusunda kuşkum var."demiş.Fikri Sağlar'ın yargı konusunda kuşkularında haklılık payı olsada bunu türbana bağlayarak yapması yeterli ve doğru değildir.
Başörtüsü yasağına insan hakkı ihlali diyerek baskılara karşı imza atan,Üniversitelerde kurulan" İkna Odaları'na"karşı çıkan,oğlunun cenazesine başı örtülü olduğu için katılmasına izin verilmeyen anneden, Yargı sistemini,antidemokratik yasaları,OHAL uygulamalarını,Kanun Hükmünde Kararnameler'i tartışmak dururken" Mal bulmuş mağribi"gibi F.Sağlar tartışılıyor.
Artık görülmesi görelim.
Türban sorununu tek parti döneminden bu yana açık yada üstü örtülü yasaklar ile yaratan CHP'nin kendisidir.
Baş örtüsünü sürekli gündeme taşıyarak sorun haline getirenler de dini duyguları siyasetete alet ederek kullanıp nemalanmak isteyenlerdir.
Başını örtmek kişinin kendi iradesi ile vereceği bir karardır.
Dileyen açar,dileyen örter.
Başörtüsü üzerinden yapılan baskılara karşı imza atanlardan birisiyim.
Üniversite'lerde kurulan ikna odalarından,başı örtülü diye oğlunun cenaze törenine alınmayan anneden, Merve Kavakçı' ya parlementoda yapılan protestodan utanılması gerektiğine inanan biri olarak bu konunun hala tartışılmasını gündeme taşıyan,oy uğruna gündemde tutan siyasilerden bıktık, usandık.
Başını örtmek yada açmak halkın sorunu değildir.
İnsan Hakları konusunda bir çok çalışma gruplarında yer alan Fikri Sağlar'ın kuşku duyması gereken yargıçların türban takması değil,uygulanmakta olan yargı sisteminin kendisi olmalıydı.
Dr.Adnan Güllüoğlu
02,01.2021