Yıllar öncede paylaşmıştım,unutan yada bilmeyenler için tekrar paylaşmakta yarar var.
1960 YILINDA ABD'DE YAPILAN SEÇİMDE BU GÜN TÜRKİYE'DE OLDUĞU GİBİ PARTİLERİN SÖYLEMLERİ İLE BİRLİKTE ORTAM GİDEREK SERTLEŞİR.
GAZETECİNİN BİRİ CHE GUEVERA'YA SORAR
-SİZ HANGİSİNİ TERCİH EDERSİNİZ, KENNEDY'Mİ, NİXON MU?
CHE'NİN VERDİĞİ YANIT
-AYNI KİŞİNİN GİYDİĞİ AYAKKABIDAN İBARETLER, ADAMIN AYAKKABISINDAN SAĞI VE SOLUNDAN BİRİNİ TERCİH ETMENİN NE YARARI VAR?
Türkiye'de de seçim yaklaştıkça liderlerin söylemleri de giderek sertleşiyor.Bu serleşmeye rağmen biri sorunları Başkanlık sistemi ile çözerim,diğeri eski palementer sisteme dönerek çözerim diyor.
Ancak çözüm önerileri arasında fark yok.
Başkanlık Sistemi devam etse veya eski parlementer sisteme dönülse bile sorunlar üç aşağı,beş yukarı yine devam edecek.
Çünkü seçilen iktidar kendinden öncekiler gibi seçim öncesi söylemlerinin aksine demokrasiyi sadece kendileri için uygulayacaklar.
Yine kendinden önceki iktidarlar gibi en kısa sürede statükonun değişmeyen çizgisine çekilip kurallarını uygulayacak.
Yüzyıldır ülkeyi yönetebilmek için örtülü yada açık darbeler ve ilan edilen sıkıyönetimler sayesinde mümkün olabilmiş.
Eski parlementer sistem ile ülke yönetilemeyince yargı yasama ve yürütmenin olmayan bağımsızlıgıda ortadan kaldırıldı ve yetkinin tek elde toplandığı yeni bir sisteme geçildi.
Adına Türk Tipi Başkanlık Sistemi densede aslında sultanlık olan bu yeni sistem sorunları çözmek yerine daha da arttırmaktan başka bir işe yaramadı.
Her yol denemesine rağmen 100 yıldır kabul görmedi ve karşılıklı ağır bedeller ödendi.
Bir 100 yıl daha gerçekleşmeyeceğini bile bile aynı anlayışı devam ettirmek daha da ağır bedeller ödenmesine yol açacaktır.
Bilindiği gibi değişim aynı zamanda doğanın da kuralıdır.Tarih boyunca toplumların kurduğu düzeylerde değişir.
Arthur Schopenhaur'un dediği gibi "Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir".
İki ittifaka bakıldığında ne yazıkki bu seçimde değişen pek birşey olmayacak gibi.Umarım bu seçim sonra değişimin kaçınılmaz olduğu artık görülür ve önyargılardan arınıp denetlenebilir bir başkanlık sistemini tartışmak mümkün olur.
Çünkü iki ittifakın dilinden düşürmediği değişim eskinin tekrarı ile olmaz.
Türkiye gibi farklı etnik ve inanç gruplarının olduğu ülkeler tekçi anlayış ile yönetilemiyor.
Değişim için ideal olan yönetim biçimi denetlenebilir başkanlık ve buna bağlı olarak eyalet sistemidir.
Bu sistemi dünyadaki örnekleri ile tartışmanın zamanı geldi ve geçiyor.
Dr Adnan Güllüoğlu