DEVLETİ YÖNETMEK CİDDİYETİ GEREKTİRİR
Avrupa Birliğine tam üyelik ve uyum yasaları içinde ülkelerde aranan bir çok kriterin yanında insan haklarına saygı ve yargı sistemleri önemli bir yer tutar.
Kendi ülkesinde haksızlığa uğrayan insanların verilen karara itiraz ettiklerinde baş vuracakları AİHM'dir ve en üst mecidir.
Bu nedenle bütün üye ülkelerin uyacağı, verdiği kararın tartışılamayacağı yer AİHM'sidir.Türkiye'de AB'ne tam üye olabilmek için AİHM'nin alacağı bağlayıcı kararlara uyacağını beyan eden sözleşmeleri kabul ederek imzalamıştır.
AİHM'sinin Demirtaş'ın serbest bırakılması kararı sözleşme gereği bağlayıcı olmasına rağmen,Demirtaş bırakılmıyor.
Siyasilerin ve yandaş basın ve "hukuk adamlarının" karara gösterdikleri tepkileri ibretle izliyoruz.
AİHM'sinin bağlayıcı hükmünü,verilen kararın nedenlerini tartışmak yerine konu HDP'nin kapatılmasına getirilip "ne getirir ne götürür","Kaos çıkarmı"gibi konu dışı tartışmalar yapılıyor.
Sonucu bilinmesine rağmen siyasi partiler defalarca kapatıldıda ne oldu?
Örtülü yada açık her darbe sonrası kapatılan parti günü geldiğinde açıldı ve mağdur edilen liderler (Demirel ve Erbakan gibi) yeniden iktidar oldular.
Bu anlayış ile hareket edenlere 12 Eylül faşist darbecilerinin hala yürürlükte olan,günümüzde tepe tepe kullandıkları antidemokratik yasalar yetmemiş olacakki yeni bir "Yargı Reformu" yapmak istiyorlar.
AİHM'sinin nedenleri ile birlikte Türkiye aleyhine verdiği kararları, mevcut yargı sistemindeki çağ dışı,aksak ve olumsuzlukları görmezden gelerek yargı reformunu yapmak nasıl mümkün olabilir?
AB'ne tam üye olmak isteniyorsa uyulacağına dair imza atılan AİHM'sinin verdiği kararlara uymak zorunluluktur, devlet ciddiyeti bunu gerektirir.
Bahane aramak yerine sonuçları ne olursa olsun, imza atılmadan önce düşünülmesi gerekirdi.
Uluslar arası sözleşmelere uymamak devletin itibar kaybına neden olacağı bilinmesine rağmen AİHM'sinin Demirtaş ile ilgili verdiği karar yok hükmünde saymakla yok olmuyor.
Yok saymak gözleri kapatıp sadece kendini kandırmaktır.
Kendini kandırmak yerine altında imzan varsa önce verilen karara uyar ve sonra sözleşmeden imzanı çekereksin.
Çağdaş dünyadan izole edilmiş, içine kapanmış bir ülke olmak istenmiyorsa sudan bahanelere sığınarak şikayet etmek yerine dış politikada tutarlı olmak ve yapılan sözleşmelere uyum göstermek şarttır.
Yine benzeri bir olay, Türkiye NATO üyesi olduğu halde tüm uyarılara rağmen ABD'lerinin ambargo kararı alacağını bilindiği halde Rusya'dan F-400'ler satın alındı.
Ambargo uygulandığında da "dostundan arkadan hançerlenmiş" gibi mızmızlanıp sızlanıp şikayet etmeyeceksin."Ne yardan, ne serden vaz geçmem" demek ile dış politikada bir yere varılamaz.
DEVLETİ YÖNETMEK CİDDİYET GEREKTİRİ.
Dr. Adnan Güllüoğlu
25.12.2020