İnsanoğlu için en büyük engeller beyninde ve gönlünde taşıdığı engellerdir. ALLAH u Teala Kur'an-ı Kerim de bize bu engellerden (akabelerden) haber verir. Onları aşmanın kalbi, beyni, o akabelerden (engellerden) temizlemenin yollarını gösterir.
Bakın Yüce ALLAH engelleri (akabeleri) ve aşma yollarını ne güzel tarif ediyor:
"Biz ona iki göz, bir dil, iki dudak vermedik mi; iki apaçık yolu (hayır ve şer yollarını) göstermedik mi?"
(Beled Sûresi/8-9-10. Ayet)
"Fakat o, sarp yokuşa atılmadı."
(Beled Sûresi/11. Ayet)
"Sarp yokuşun ne olduğunu sen ne bileceksin?"
(Beled Sûresi/12. Ayet)
"O tutsak bir boynu çözmek(köle azat etmek) tir."
(Beled Sûresi/13. Ayet)
"Yahut şiddetli bir açlık gününde kendisiyle yakınlığı olan bir yetimi, yahut yerde sürünen bir yoksulu doyurmaktır."
(Beled Sûresi/14-15-16. Ayet)
"Sonra da iman edenlerden olup birbirine sabrı tavsiye edenlerden, birbirine merhameti tavsiye edenlerden olanlar var ya, işte onlar Ahiret mutluluğuna erenlerdir."
(Beled Sûresi/17-18. Ayet)
Peygamberimiz ‘İslam garip başladı, garip devam edecek. Ne mutlu o gariplere.’ Sözüyle ve İslam mescidini oluştururken Ashab-ı suffe’ye mekan tahsis ederek bu konuya dinimizin ne kadar önem verdiğini göstermiştir. Hatta o kadar ki ashabı suffa’nın(yetim, kimsesiz, gariban, ihtiyar) İhtiyaçlarını, ailesinin ihtiyaçlarının önünde tuttuğunu görüyoruz.
Asırlarca İslam Devletlerinde bu hizmetler ashabı suffe mantığı ve çerçevesinde köklü bir gelenek halinde yaşatıldı. Devlet ve sivil toplum (vakıflar) dayanışması ve uyumlu çalışmalarıyla bu alanda boşluk bırakmadı. O kadar ki göçmen kuşlara yönelik hizmetler üretildi.
Bu gün bu sosyal vazifeler ‘Allah’a iman ettim’ diyen herkesi yakından ilgilendiriyor. Komşusu açken tok yatan bizden değildir.
Akabeyi aşmadan maalesef kamil mümin olunmuyor.
Mü'minler olarak akabeleri aşmamız lazım işte o zaman birçok problemlerin çözüldüğünü görürüz.
MUSTAFA BAŞTUĞ