Seçimlerin yaklaştığı herkesin türbinlere oynadığı şu günler de herkes kendi adayı için gözünü karartacak şekilde propagandaya başladı. Herkes işin etiket, hürmet görme, yönetmekte ehliyet sahibi,olduğunu göstermek adına her türlü argümanı kullanıyoruz, üstelik ölçüsüz bir şekilde. Elbette devlet adamı olmak basit bir mesele değildir. Şöyle bir geçmişimizi kurcalayacak olsak şunu net bir şekil de göreceğiz ki bazı devlet adamları, devlet adamı olmaktan kaçmıştır. Devlet adamı olmak her gün cehennem de yaşamak gibi bir şeydir. Adaleti herkese her şeye rağmen, hatta kendine rağmen ayakta tutmak gerekir buda basit insaların işi değildir.
Devlet adamı ve millet vekili adaylarını belirlerken partilerin göz önünde bulundurması gereken durumları bir çok kişi kendi adaylarının durumuna göre açıklamalar yapıyor. Eğitimli ise;ortalıkta ünvanlar uçuşuyor. Kalabalık bir aileye mensup ise; aşiret isimleri ortalıkta cirit atıyor. Zengin ise; malı,mülkü parası ortalıkta konuşuluyor. Şimdi kriterler tahlillerimiz elbette olmalı bir ölçüye göre seçilmeli, bunun için herkesin kendince kendi adayı için bir kriter şekli var. Müslüman olan bir toplumda ölçü islama göre olmalı. Kutsal kitabımız olan kuran-o Kerim’de anlatılan bir kıstas var. Yahudiler kendi içlerin de yaşayan Hz Davut’un yaşadığı dönemde kendilerine önderlik edecek onlara savaşta, devlet yönetimin de yönetecek bir kişiyi belirlemesi için Hz. Davut’a gidip Allah’ın kendi aralarında birini seçmesi için dua etmesini istemiştiler. Yahudi zenginleri, bilginleri, adamca güçlü olanları, kuvvetçe güçlü olanları duanın karşılığını heyecanla bekliyor olmuşlar. Hepsi kendilerinin seçileceğinden o kadar kuşkusuz olmuşlar. Bu göreve ancak, onlar kadar zengin, onlar kadar bilgin, onlar kadar güçlü, onlar kadar kuvvetli olanlardan seçilecek diye düşünmüşler. Allah’ın işi her zaman garip olmuştur onlara verilen mühlet gelmiş ve şehre giriş olarak bilinen kapıda beklemeleri söylenmiştir. Kapıdan gelen kişi Talut herkesin tanıdığı bildiği çoban Talut. Gücü, kuvveti, zenginliği olmayan biri bu durum karşısında yahudiler bu duruma isyan etmiş. Aramızda bu kadar zengin, bu kadar güçlü ve kuvvetli ve bilgin varken neden Allah Talutu seçti diye isyan etmişler. İmtihan burda başlıyor. Asıl meseleye gelecek olursak bazen biz bakarken bir şeye olduğu gibi kendimizce bakarız ve olayları, durumları kendimize göre yorumlarız. Bu işler maddiyat ile görünür şeylerle olmuyor. Hz Ömer Halife olacağı zaman devlet adamı olmak istemediğini bu işe yeterli olmadığını defalarca söylemiştir. Halbuki bu işe en layık kişi kendisi olmuştur. Halen konuşuruz Hz. Ömer’in adaletini, devlet adamlığını.
Aday belirlenirken Hz. Ömer gibi adaleti ayakta tutacak. Fakirini sokak sokak arayıp bulacak. İhtiyaç sahibi kimselerin kimsesi olmak için mücadele edecek. Akrabası için ve ailesi için devletin milletin malını cebine indirmeyecek. Hakkı söylemek adına her şeyi göze alacak. Adaleti ayakta tutmak için etikete, zengine, güce ve kuvvete boyun eğmeyecek Adayların meydanda olduğu itibar gördüğü seviyeli bir seçim olması dileğiyle. Biz seçmenlerin de doğru insanı seçmek için dikkatli olması gerekir. Seçerken zalimi seçen bir seçmen olmaması dileğiyle.