Senin annem olduğunu ilk kokundan anlamış olmalıyım, ardından sesinden ve sonra dokunuşundan…Artık kızdığın anlarda bile “Ben senin Annen değilim veya sen benim kızım olamazsın” demenin bile fayda etmeyeceği o en büyük aitlikten kopuş öykümün sonundan mı başlasam acaba? İçindeki dünyamı sevdiğimi, karnındayken dışarıda bir dünya var deseler inanmayacağımı ve çıkmak istemeyeceğimi mi anlatsam sana? Annem…Babamın eve geç geldiği veya gelmediği gecelerde, “Kalk kızım benimle bekle, birlikte dua edelim” diye beni uykumdan uyarırken bir gün bile kızmamıştım sana…Onun gece hayatı değildi çünkü sorun ettiğin, onun hayatta olup olmadığıydı. Kaygılarımız birdi. Seninle tek yürek olabiliyordum. Fakat senin içindeki korku imparatorluğunu yıkamıyordum, sen herkesten, herşeyden korkuyordun annem. O yüzden ben güçlü ve arsız bir karaktere büründüm, derimi kalınlaştırdım senin için. Sahip olamadığın erkek evladının yerine geçtim. Evimize gelen haciz memurlarıyla ben yüzleştim, sana sataşan birinin karşısına ben çıktım, babam alkollüyken sana buğz etmesin diye dikkatini ben üzerime çekmeye çalıştım. Ağlama krizlerinde sakinleştiricin, öksürük nöbetlerinde iğnecin oldum. O illet hastalığını öğrendiğimizde kanser hücrelerinle ben savaştım. Doktorları ben başına topladım. Hastaneyi ayağa kaldırdım. Son günlerinde senden beni bırakmama sözü almaya çalışırken, “Neden hep beni bırakma diyorsun, doktorlar öleceğimi mi söylüyor?” diye sorduğunda seni hayata bağlamak için yalanları ben sıraladım… Seni ayakta tutma görevini hep ben üstlendim annem. Ama o kadar katılaşmıştım ki, senin acizliğinin karşıtı olmaya kendimi o kadar şartlamıştım ki, ölümünde bile sana destek olmam gerektiğini hissedip, ağlayamadım. Mezarına gelip, “Seni bırakmayacağım, hep yanındayım” demem ondandı. Altından alırken, senin bize baktığın günlerin borcu azalır mı ki diye sevindim. Senin annen olmaya hazırdım annem. Seni çok özlüyorum. Ben sana evlatlıktan çok annelik yaptım sanki. O yüzden nolur üzme beni. Rüyalarımdan eksik olma. Seni çok seviyorum. Annem ile ölmeden önce kaydederek yaptığım konuşmaya ait bir bölüm: “Baban için derdim ki, gözü hep dışarıdaydı ya “Beni sever miki? ben ona sevgiden başka bir şey vermiyorum; hiç bir zaman karşılık vermedim, kötü söz söylemedim, günaha girmedim. Ama insan çok istediği bir şeyi er geç elde edebiliyor. Çok istediğim şeyi, sevgiyi elde ettim ama ben benden gittim. Şimdi tam yaşayacağım sırada hayat elimi, kolumu bağladı. Dört dörtlük bir hayatım olacağı yerde sağlığım elimden gitti, en güzel değerli şeyim elimden alındı. Onun için bazı şeyleri kaybedince anlıyorsun. Başka hiç bir şey istemiyorum, sadece sağlığım yerinde olsun, zaten yok da bir şeyim. Sağlığım yerinde olsa keşke, başka bir şey istemem Allah’tan. İnşallah o eski günlerime, hayatıma geri dönerim.” hulyaokur