DELEK EZİZ ABEY.!
(Bence bu yazıyı okuyun uzun demeyin)
Sen ne güzel adamdi Eziz abey!
Bu şehir, kulp takmakta mahirdir.
söylemağıma gerek yok
Zatan bilisendir...
Siye de bir kulp takmışlardır.
Yeri geldığında Aziz ağasan, yeri gelmediğinda
Dellek Ezzosan!
Belki daha önce bi çok hemamda çalışti.
Birçok hemamın kirine pasına karıştı.
Ben seni Gençlik Banyo da çalışiken görmüştüm.
Fiş Elo'nun Banyosu... deyileridi!
Hani;
Ne iş
Niye fiş?
Onu da bilmiyem.
Seni gördüğümda;
Ne genç bi delikanlı
Ne de yaşlı bi adamdi.
Ufak tefek sıskaydi.
Hanı derler ya..
'Üfürsey uçacak..!'
Hah...işte ele bi adamdı.
Peştimali Kurrik kalçaya sarmış, curunların etrafında, ha bire dolanidi.
Cani, serçe canı kadardı,
Bi şelpeden yere devrilirdi.
Xapxapiyin sesi;
Taak taak taak...! diye...
Hemamın o akustik kubbesin de
yankılanidı.
Kese atardi,
köpük yapardi,
ovalardi, üfelerdi...
Zuvaxta havasından geçilmeyen o zırto adamları, göbek daşında, öğiye uzadırdi, kesseyden erıdırdı!
'Kesele Ezzo kesele,
Budur bütün mesele...' derlerdi...!
Keseleri biter-bitmez,
Senden dalgasını geçerlerdi!
Bırası Urfa Eziz abey Urfa...!
iki dakka da seni ağa da ederler, maraba da!
iki dakkada, seni ibrahim eder put kırdırırlar,
Soyna döner seni Nemrut eder, İbrahim kımın ataşa attırılar!
Ahh...Aziz abey ahh!
Ben bu şehrin ciğererini de biliyem, ciğercilerini de...
Hanı bi yerde, hemamlar şehridir bu şehir!
Keflerine düşkündürler.
Avratları Cıncıklı da,
Herifler, Vezir hemamın da padişah olurlar!
Bu şehir de;
hemamı boş,
kafayı hoş bulan,
ya elini kulağına atar hoyrada,
ya türküye asılır
bemane sevgilisini çağırır.
Niye mi?
Ee...hemamın kubbesinde hoş bir seda bırakmak,
Ya da;
'Ben burdayam, sevdalıyam ha...' demağ!
Yaaa... işte bele Eziz Abey!
Adam zanettiği adam;
Keslenir, sabınlanır, liflenir bi güzel yıkanır, neşvesi yerine gelir, bu sefer de siye toğanır.
Ya tutar peştimaliyın ucunu çeker, ya peştimali yukarı kaldırır.
Ee...Hepsi bu şehirde melek, sapına kadar erkek ya...
'Ezzo acığ peştımali kaldır, az ucundan göster lan imansız...' derlerdi!
Soynada eğilir, birbirilerinin kulağına;
'Ezzonun çükü yok ha Hessey bilimisen ..' derlerdı!
Hessey de:
'Lo he he...varsa bile, bi çiğnem sakız kadarmış.. biliyem Mıssey biliyem...' der dı...
Bura Urfa Ezizi abey Urfa!
Nemrutlarla İbrahimlerin birbirine karıştığı şehir.
Kaşmerlerde burda, adı Kaşmer olan dağ da burda...
Bu şehırde;
Sen seni ele vermeyecağsan!
Ele verdi mi... Vay haliya...
...
Onu keselidi,
Bunu keselidi,
Ter kokusu,
buhar kokusuna,
Buhar kokusu,
zırnık kokusuna karışıp giderdi...
Göbekdaşı çizoların işi değildi.
İri yarı göbekli adamların daşıydı.
Adam daşa bele bi uzandımı... Zankı BMC kamyonu, yolun ortasına park etmiş kimin durur dı.
Gendini bilmiyenler mi?
Onlar çok rehettı!
Pompeopışo günlerinde ki kımınlerdi,
Peştimalarından bihaberlerdı,
Kıllı bacaklarını teşhir ederlerdı.
Fistan traşı, etek traşı,
koltuk altı, koltuk üstü traşı... Oo...neler neler...
Dışarda; suya sabuna toğanmayanlar,
içeride imanına kadar suya sabuna dokunırdı...
Curunun başına geçen,
suyu bir nehirden alır gibi kullanırdı.
...
Peki...Bunca emekten, bunca zehmetten, soyna
sen ne yapardi?
Gece yarısı yövmiye alır, eviyini yolunu tutardi.
Sebbehsı...Yumırta toppığ, sivri bırın rugan kundırayı giyer, sallana sallan aşağı çarşıya inerdi...
Doorğı Çeketci Bazarına...
Kabardin bi Şelvar, ennebı ceket, içine kırk düğme bir yelek kiralardi.
Eynenın öğünde bıyıği darardi, sekkız köşeli şapkayı o kırlankıç yumurtası kadar kafaya takardi.
Sen grani havasında yerirdi,
elbise üzeri de lörke çeker,
sen içinde erırdi!
Siverekli hemşerileri;
Şelvarıya, şapkaya, yeleğiye bakar, senı kıskanırdı.
Ağşşamaa kadar aşağı çarşıda, geh sen, geh ahali siye henek eder, ağalar kimin eğlenirdi.
Köstekli seediyin zenciri yeleğiden aşağiya sarkardı.
Seni gidiken görenler:
'Uğurlar ola Eziz Ağa, uğurlar ola..der... siye uzaktan uzağa selam verirdi.
He babo he...
Ağa da sendi...Paşa da..
Seni bilmiyen, dokuz köyün ağası zanederdı.
Göyni gözi toktı,
Kalbin de, kin nefret yoktı!
'Benem..' diyen ağanın üzerinde bile, seni geydiği elbise yoktı.
Bi elbiseyi 3-5 günden fazla giymezdi,
Para nerden geli, nere gidi vallahi bilmezdi!
Elbisenin üzerine toz konmadan,
Sen siye toz kondurmadan, götürür elbiseyi verir, yengisini alırdi.
Bi hefta... onu üzeride daşır, neşesini alırdi.
Kader kısmet değilmiş demağ ki...
Evlenmedi, çoluk çocuğa karışmadi.
Bu konuda kimseden yarışmadi.
Ömri, hemamdan Çeketci Bazaarı arasında çürütti.
Gün geldi herkes kımın yaşlandi. Nefesi çığmidı,
ataşa üfleyen körüklü kımın, xiss xiss ediydıy.
O da hemamın belası,
Hemamın siye mirası!
Ne yapacaksın?
Takattan düşti,
kuvvetten düşti,
Eğleştiği kadar eğleşti.
Ee...Bura Urfa Eziz abey!
Hele bi takattan düş
Hayalden düş,
takattan düş
Bu dünyada ab-ı hayattan etmedi nüş
Hele bir takattan düş hayaladan düş..!
...
Son günleriye kadar da, üzeriden o çok sevdiği kiralık elbiseleri çıkarmadi!
İyi güni de siye gıbta edenler ,
Kötü güni de seni
bir bir terkedip gittiler.
Yalavuz başiya kaldı.
ömriyın son demleri olsa gerek... bi gün seni Dergahın öğünde gördum.
Eli ters çevirmiş, avci açmış dilenidi.
Keşke seni bele görmeseydim Eziz abey görmeseydım!
Ben biye:
Dünyayı, zavkına göre şekillendıren adamı,
şimdi dünya nasıl da, zavkına göre şekillendırmış....deyidim.
İşte en son seni bele görmüşem!
Vallahi çok üzülmüşem Eziz abey!
Hayat acımasız!
Bu şehir acımasız!
Demağ Eziz Abey şindi yanlız,
Ahh...Eziz abey!
Demağ en sonun da...Sen de ezizlere karıştı ha ele mi?
Biliyem Eziz abey biliyem!
Sen de azizlik vardı zatan.
Çünkü bu kutsal şehir aynı zamanda azizler Şehridir!
Aziz Efreim,
Aziz Habib
Suruçlu Yakubun,
Urfalı....
Yani ayniyacaği... Aziziler heç eksik olmamış bu şehirden.
Gün gelmiş ;
Azizleri veli, velileri deli zanetmişler bu şehirde.
Meşhür lafıdır ya bu şehrin: 'Kafayı yorma' Eziz Abey;
Deliler, Dolular, Veliler, Azizler, peygamberler birbirine karışmış bu şehirde!
Ah Eziz Abey ah!
Ben bu şehrin Azizini de biliyem, aziziliğini de...
En son siye yaptığı Aziziliği de biliyem Azizim!
Bütün olanları gördüm.
Hanı gördüm de gözlerime mil mi çekildi, ya da perde mi indi?
Yok azizim yok..!
...
Bu şehirden
Bir Dellek Eziz gelip geçti.
Azizin peştimalın ardında ki gerçeği arayanlar,
bu şehirde, yusuftutanın şarkısını dinlesin... Dinlesin soyna utansın!
Allah seni rahmetiyle,
Bizi merhametiyle yargılasın.
Şehirli seni unutsa da
Bu Şehir seni unutmadı, unutmaz Aziz abey!
Kabrinde rahat uyı
rahat uyı Eziz Abey..!
#Avdoulla
ARE/Nisan/2020/Urfa
Abdullah Elçi