Hoyratların bir bölümü de bazı olaylara bağlı olarak ortaya çıkmıştır. Kerküklü meşhur bir hoyrat söyleyicisi olan Mustafa isimli bir bahçıvanın karıştığı olaya bağlı olarak ortaya çıkan türkü ve hoyratlar bu konuya karakteristik bir örnek oluştururlar.
Değerli araştırmacı Ata Terzibaşı’nın Kerkük Hoyratları ve Manileri isimli eserinde rasladığımız, Kerküklü usta hoyrat söyleyicisi olan ve Muçıla lâkabıyla anılan Mustafa isimli bir bahçıvanın başından geçen olaylar ve bu sırada söylediği hoyratlar son derece ilgi çekicidir.
1860 yılında idam edilen Muçıla (Mustafa), bir bahçıvan olmasına rağmen, yanık sesi ve kendine mahsus bir ağızla söylediği hoyratlarla halkın hâfızasında yer etmiş ve Muçıla Ağzı denilen usulün de kurucusu olmuştur. Kerkük eşrafından Gafur Ağa’nın oğlu Zeynel, bir seher vakti hamama gitmek üzere evden ayrılır. Kerkük’ün Büyük Türbelik adlı semtinde bulunan bağlarına uğrar. Muçıla da o sırada kendi bağında çalışmaktadır. Zeynel ile aralarında toprak ve su yüzünden tartışma çıkar. Muçıla sinirlenir ve elindeki belle Zeynel’in başına vurur. Zeynel kısa bir süre sonra bu yaranın etkisiyle ölür. Zeynel yeni evlidir. Onun bu zamansız ölümü kardeşi Hüseyin’i son derece sarsar ve bu acıya dayanamayan Hüseyin de bir süre sonra vefat eder. Muçıla’nın iki kardeşin ölümüne sebep olması, halk arasında büyük bir üzüntü yaratır. Bu olay sonunda halk arasında şu türkü doğar ve dilden dile yayılır:
Seher oldı vardım bağa
Dur yanımda Gafur Ağa
Kanım töktiler kabağa
Amman hecci kıyma mene
Muçı kıyıptı bı (bu) canaHammamnan çıhıp terliyip
Ağzı kurrı su görmiyib
Oğlan cahil (genç) evlenmiyib
Amman hecci kıyma mene
Muçı kıyıptı bı cana
Belden meni deng ettiler
Rengim yeddi reng ettiler
Kardaşıma denk ettiler
Amman hecci kıyma mene
Muçı kıyıptı bı cana
Belini çaldı başıma
Al kanı tökti kaşıma
Heber verin kardaşıma
Amman hecci kıyma mene
Muçı kıyıptı bı cana
Belini çaldı boynıma
Kanımı tökti koynıma
Heber verin beg dayıma
Amman hecci kıyma mene
Muçı kıyıptı bı canaMeni vurdı bir bağvançı
Biri hecci biri Muçı
Ahrette olı dilençi
Amman hecci kıyma mene
Muçı kıyıptı bı cana
Meni bezden bezettiler
Hak yerimi düzettiler
Musallada uzattılar
Amman hecci kıyma mene
Muçı kıyıptı bı cana
Zeynel’in ağzından yakılan bu ağıt halk arasında söylenirken; diğer tarafta Mustafa yakalanmış, yargılanarak idama mahkûm edilmiştir. Dostları, Muçıla’yı kurtarmak için pek çok teşebbüste bulunurlar, ama netice vermez. Muçıla en sonunda nüfuz sahibi akrabası Abdurrahman Ağadan kendisine yardımcı olmasını istemiş ve şu hoyratı söylemiştir:
Bu hannan
Kârvan göçer bu hannan
Kürküvi(11) sal mezzete(12)
Kurtar meni bu kannan
Muçıla söylediği hoyratta, Abdurrahman Ağadan değerli kürkünü satarak, Zeynel’in kan parasını vermesini ve kendisini idamdan kurtarmasını istemektedir. Kürkü itibar, makam ve mevki olarak değerlendirirsek, Muçıla’nın Abdurrahman Ağadan kendisini idamdan kurtarmak için nüfuzunu kullanmasını istediğini de söyleyebiliriz. Nitekim, Abdurrahman Ağa nüfuzunu kullanmaya kalkışınca, şehirde kargaşa çıkmaması için Kerbela sancağına bağlı bir nahiyeye müdür olarak gönderilir.Suçsuz iki kişinin ölümü ile bu ölüme yol açanın sevilen ve usta bir hoyrat söyleyicisi olması, acıyı kat kat artırmaktadır. Böylesine güçlü bir sanatkârın idama mahkûm edilmesi halkı çok üzmektedir. Ama öteki tarafta da suçsuz yere ölen iki kişi vardır. Bu tezat, olayın halk üzerindeki etkisini iyice ağırlaştırmaktadır.
Hapishaneden alınıp idam edilmek için Kerkük’ün Musalla mahallesindeki meydana getirilen Muçıla, yolda, Osmanlı Sarayı(13) önünde toplanan mahşerî kalabalığı görünce elini kulağına koyar ve Davudî sesiyle ve Muçıla usulüyle şu hoyratı okur:
Saray öni cenge bah
Gül çiçekli renge bah
Karşımı hublar alıb
Men serhoş debenge(14) bah
Ardından halkın duyduğu acıyı daha da artıran şu hoyratı söyler:
Saray öginde durallar
Fırankamı(15) kırallar
Devletten farman gelip
İndi boynım vurallar
Muçıla, boynunun vurulacağı meydana getirilir. İdam fermanı, Rauf Selim Efendi isimli bir kâtip tarafından okunur. Muçıla bu arada yine hoyrat söyleyerek halkın duyduğu acıyı arttırmayı ve Kerkük’un hoyrat zenginliğine yeni eserler kazandırmayı sürdürmektedir.
Men gettim anam kaldı
Odıma yanan kaldı
Ne dünyadan heyr gördim
Ne bir nişanam kaldıBağ işler
Bağda bağvan(16) bağ işler
Boynım callat elinde
Ne keser ne bağışlar
Geleneğe göre suçlunun boynunu vuracak cellat, ölenin ailesi tarafından seçilmektedir. Gafur Ağa ailesi, Muçıla’nın idam cezasını yerine getirmesi için, oğulları Zeynel’in hizmetçisi Şerif isimli bir kişiyi seçer. Boynunun bir hizmetçi tarafından vurulacak olması Muçıla’ya ağır gelir ve başı gitmek üzere iken de şu hoyratı yine yanık ve dokunaklı sesiyle meydanı dolduran kalabalığa haykırır:
Bı alma dörd olaydı
Karnıma derd olaydı
Boynımı vıran callat
Keşke bir merd olaydı
Cellat “İki Ağamın kanlısı vaktine hazır ol!” diye seslendiğinde Muçıla şu hoyratı çağırarak boynunu cellada teslim eder:
Kalasız
Kerkük olmaz kalasız
O dı men koydum gettim
Siz sağlığdan kalasız(17)
DİPNOTLARI
(1) Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi, Dergâh Yayınları, İstanbul 1981. C. 4
(2) Şükrü Elçin, Halk Edebiyatına Giriş, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara 1981.
(3) Cinas ve diğer edebi sanatlar hk. Bkz. İsa Kocakaplan, Açıklamalı Edebî Sanatlar, Türk Edebiyatı Vakfı Yayınları, İstanbul 2002.
(4) hannan: handan
(5) dallala: tellala
(6) kannan: kandan
(7) zilfivi: zülfünü
(8) dama: tuzağa
(9) yekhenmem: yıkanmam
(10) Suphi Saatçi, Mum Kimin Yanan Kerkük CD’sine önsöz, İstanbul 2003.
(11) kürküvi: kürkünü
(12) mezzete: mezata, açık arttırmaya
(13) Prof. Dr. Suphi Saatçi’den edendiğimiz bilgiye göre bu saray pek çok Türk eseri gibi Saddam tarafından yıktırılmıştır.
(14) debenge: şaşkına
(15) fırankamı: pırangamı
(16) bağvan: bağban, bahçıvan
Yaşar Bayboğa Yüksektepe