Aslında ölü doğarak başlamış onun serüveni.
Ebe, beze sarılmadan gelip görmesini istemiş 7 yıl çocuk yolu gözleyen babasının. Hacıbabam geldiğinde nefessiz leğende duran annemin burnunu sıkmış, birden canlanmış babasının bir dokunuşuyla, bir nefesinin kaç hayat demek olduğunu bilmesini istemiş. Çileli hayatının başladığı yerde bitmesini isteyen anneciğim burnunu sıkan kişinin gücüne ve ısrarına karşı koyamamış tabi.
Anne ve babası onun hayatını korumaya ve kurtarmaya adasalar da kendilerini, yaşam ünitesinin bir parçası olmayı başaramamışlar tabi.
Çünkü fazla esirgeyici, fazla müdahaleci ve fazla emniyetli bir aile, üzerine ördükleri çatıyla güneş görmeyen yavrularına iyilik yaptıklarını sanırlar…
Bir iyilik sandıkları kötülüğü de, “Hem yiğen, hem damat olursa bize bakar” diye düşünerek, kızlarını kardeşinin çocuklarına vererek yaparlar, o günden sonra sadece yiğenlerini değil, kızlarını da kaybedeceklerini bilmeden…
Çünkü dünyanın en kolay şeyi bir insanı bir insanla vurmakken, en zor şeyinin bir insanı bir insanla kurtarmak olduğunu tecrübe etmeleri için zaman vardır.
Sıra rahman ve yaratıcı Allah’ın sıfatlarını annemin imza defterine geçirmeye gelir…
Ben, Funda ve Derya annemin yaşam odağı değil de, onu ölüme götürecek hastalığının pirimer odağı(over kanseri) olacağımızı nereden bilebilirdik ki?
Bana hamile iken babaannemi kendini ipe asarken görüp korkması üzerine, erken doğum yapmış güzel annem…
Artk erken doğumu, karakterime yansıyan acelecilik taraflarının yanında, anneme bir ay daha önce kavuşmanın alameti olarak kabul ediyorum…
Annem için tüm tedavi imkanlarının bittiği söyleniyor.
Onu götürecek gelin arabası süsleniyor gibi şu an.
Annem düğüne gelirken cenazesi ile karşılanan bir gelin gibi.
Fakat şunu biliyorum ki, her halükarda beyazlar içinde benim annem, kah gelinlikle, kah kefenle, kah nuruyla.
Doğarken de kadersizdi, evlenirken de, muradına kavuşurken de…Ama bir tek konuda şanslı gibi, Rabbine kavuşurken…
Onun için hazırlanan köşke, geçmek için sabırsızlanıyor, doğarken düştüğü hataya bir daha düşmek istemiyor, bu sefer Rabbinin davetini geri çevirmeyecek gibi.
Onu çok seviyorum ve o köşke köpek olmak istiyorum.
Rabbim istemiyorsun çünkü onun kadar layık değilim biliyorum ama lütfen onun içinde verdiği canı, onun içinde al..
Hülya Okur