Urfa müzik meclislerinde Klasik Türk Müziği, çok önemli bir yere sahiptir.
Öyle ki meşklere, ahenklere
başlanırken günümüzde kısmen -ama eskiden mutlaka- geleneksel Türk Sanat Müziği ile başlanırdı.
Başta peşrev alınır, sonra kar, beste, semailer, şarkılar icra edilir, bilahare gazellerden türkülere geçilirdi.
Osmanlı döneminde başşehirlere uzak olmasına rağmen Urfa’da geleneksel Türk Sanat Müziği icra edilmesi yaygın ve ileri düzeydedir.
Bunda şehrin Osmanlı İmparatorluğu idaresine geçmesinden sonra payitahttan
sürgüne gönderilen devrin ünlü musikişinaslarının burada ikamet mecburiyetinde bırakılmalarının payının büyük
olduğu tahmin edilmektedir.
Dolayısıyla yörede kullanılan çalgı profilinin de geleneksel Türk Sanat Müziği
sazları olması tesadüf değildir.
Musiki, Urfa’da her zaman büyük ilgi ve değer ifade etmiştir, yöredeki kanaat önderlerinin, bölgenin
ileri gelenlerinin müziğe bakış açısı Urfa’da musikinin gelişmesinde etkili olmuştur.
Okuyucular ve sazendeler,
bulundukları toplumlarda daima hürmet ve takdir görmüşlerdir.
Özellikle hafız, hoca, aydın tarikat ehli kişiler öteden beri yörenin meşhur okuyucularıdır ve Urfa’da
müzik katarının lokomotifi olmuşlardır.
Örneğin yakın tarihimizde; Kıde Hafız, Hamit Hafız, Halil Hafız, Ahmet
Uzungöl, Tenekeci Mahmut, Dede Osman, Şükrü Hafız, Hacı Nuri Hafız, Şevki Hafız (Altıngöz) ve Mahmut
Hafız (Akagün) gibi hanendeler Klasik Türk Müziği’ni iyi derecede icra ederken, bu müziği çiftelerle ve
türkülerle de harmanlamışlardır.
Dolayısıyla meşk trafiği de yukarıda anlatmaya çalıştığımız biçimde
şekillenmiştir.
İ.Halil ALTINGÖZ
Türk Halk Müziği Korosu Şefi
Yaşar Bayboğa Yüksektepe