Geçen yazının sonunda insanların korkularını dile getirmiş ve orada bırakmıştık.İşte dünyada hakim olan ve yenilenen bu kapitalist sistem her yerde bir korku krallığı kurarken ,en korkak seçtiklerini de siyaset arenasının önüne yerleştirir…
Kontrol altında tuttuğu siyaset ister iktidar olsun isterse ana veya yavru muhalefet hiç fark etmez …
Korku salıverilecek kitlelere hakim olabilmek için ,buna ihtiyaç vardır…
Mesela şu an ki siyasi iktidarı ele alalım :İleri demokrasi ve daha fazla özgürlük söylemlerini dillerinden düşürmez iken; milletvekili adaylarını (göstermelik temayül yoklamalarına rağmen) kendileri belirler ,bu yetmez belediye başkan adaylarını kendisi belirler.
Bu yetmez il ve ilçe teşkilat başkan ve yönetimlerini bile kendileri belirler sonra da halkın karşısına geçerek buna ileri demokrasi der…
Çünkü halkın kendi temsilcilerini belirlemesinden korkarlar …
Millete vekil yerine kendilerine biat esasına dayalı itaatkarları getirirler…
Kendi siyasi partilerinin üye tabanlarından bile korkarlar… Halka ,yandaş medyaları ve çeşitli propoganda yöntemleriyle özgürleştiğini zan ettirerek uyuturlar…
Gelelim bu yeni dünya düzeninin muhalefetçiklerine :Onlar da sözüm ona iktidar siyasetini eleştirirken havanda su dövme dışında bir iş yapmazlar…
Kötü gittiğini dillendirdikleri ekonomi ile ilgili rakamları dillendirirken :iktidarı fazla yıpratmayacak sahte rakamlar üretirler :Milli gelirin adaletsiz dağılımını verdikleri rakamlarla kendileri çürütürler ,hızla eriyen ve alt sınıfa düşüyor olan “orta sınıf”ın (küçük esnaf ,çiftçi…v.s) durumuna hiç değinmezler…
Onlar da tıpkı İktidar gibi , kendilerine tahsis edilmiş rollerini oynayarak ,zaman zaman da toplumun gazını alırlar…
Onlarda da parti içi demokrasi yerine , Genel Merkezlerden belirlenenler aday olabilir…Hiçbir teşkilat yöneticisi özgürce fikir beyan edemez…
Es kaza böyle davranan birileri de çıktığında (mesela Fethiye belediye Başkanı gibi…) hemen disiplin kurullarının varlığından dem vurulur…
Fakat daha disiplin kurulu işe başlamadan ,”o arkadaşın bizimle işi bitmiştir” diye gürleyerek ,disiplin kurullarının vereceği kararlar da belirlenmiş olur.
Bazıları da hala arasın o “HAK ,HUKUK ,ADALET …MİLLİYEÇİ…” ini…
Bu sistem içersinde gaz alma görevlisidir! Gerçekleri dile getirmek veya iktidarı alternatifi olma gayreti gibi bir lüksü yoktur…Gezi eylemlerine destek veriyor görünür ,çünkü var olan tabanını da kaybetme korkusudur onları bu yola iten…
Yoksa orada boş tencere ve tavaların sesine kulak vermek ,sorunlarına çözüm bulmaya çalışmak gibi bir çabalarının olmamasından anlaşılmıyor mu ?
“Ülke bölünüyor” diye yaygara yaparken .çözüm üretmeye çalışan samimi düşünceleri ezerler…
KORKAKLAR ZALİM OLUR !
Ve ellerine geçen sorumluluğu yetkiye ,işgal ettikleri makamları “babalarının koltuğu”na çevirirler…
Çünkü yetersizliklerinin farkına varılmasından korkarlar…Hak etmediklerini bildikleri makamları için kullanmayacakları yetkileri yoktur…
Andımızın bu denli polemikler açtığı günümüz Türkiye’sinde , “EY TÜRK TİTRE VE KENDİNE DÖN” diyor ve hayırlı bayramlar diliyorum…
“Bir ülkede namuslular ,düşünenler ;düşüncesiz menfaatperestler kadar cesur olmazlarsa o ülkenin batması haktır…”
Saygılarımla…
M.mithat İdemen