400 YILLIK BİR MEKAN:TAHMİS KIRAATHANESİ
Hikayesi bundan tam 375 yıl evvel zamanın Sancak Beyi Mustafa Ağa tarafından yaptırılmasıyla başlayan kahvehane adını dost meclislerinin ağzını tadlandıran kahveden esinlenerek almış.
Kahve dövülen, kahve işlenen yer anlamına gelen ‘Tahmis’ ismi. ılk yapıldığı dönemde misafirleri sancak beyleri ve yeniçerilermiş. Yıllarca onların toplantılarına, kavgalarına tanıklık ettikten sonra radyodan osmanlının zaferlerini ardından da imparatorluğun çöküşünü dinlemiş. Anteple beraber işgali yaşamış. 1903 yılında hemen karşısında bulunan buğday arasasında çıkan yangında kendisine komşu tam 33 dükkan ve bir hanla beraber büyük yara almış ve Antep gibi o da gazi olmuş. Bundan tam bir yıl sonra o dönemin mevlevi şeyhi Mehmet Münir Efendi kendisine sahip çıkmış ve restore ederek 33 adet dükkanla birlikte vakfetmiş.
Kahvehane 1930 yılında Şeyh Mehmet Münir Efendi’nin oğlu Fevzi Ocak Efendi’den şu an hala işletmeciliğine devam eden Dedekurt ailesine kiralanmış. 1930 yılından bu güne gelene kadar Dedekurt ailesi tam üç nesil Mustafa Dedekurt, Mehmet Dedekurt ve son olarakta şu anki işletmeci Bahattin Dedekurt ile kahvehaneyi zor şartlarda bu günlere kadar taşımış.
Bahattin Bey dedesinin ve abisinin burayı ayakta tutmak için ne fedakarlıklar yaptığını anlatırken, 2000 yılında yaşadığı krizi de duygulanarak ve üzüntüyle anlatıyor. Ülkenin yaşadığı ekonomik krizde Tahmis’i yaşatmak için kahvehanede bulunan Osmanlı döneminden kalma 2 adet radyo, 3 adet tarihi tablo ve kahvehanenin simgesi 2 adet kahve makinasını 1 milyar Türk Lirasına satmak zorunda kalmış. “Evet,biliyorum 100 miyara bile satılmazdı onlar ama ayakta kalmak için mecburdum” diyor Bahattin Bey. “Çünkü, burası tarih ve tarih ayakta kalmalı” diye de ekliyor.
Aslında Tahmis’in Türkiye çapında da bir ünü var. Gaziantep’e gelen her insanın ziyaret ediyor olması bir yana bu tarihi mekan bir çok film yapımcısınında dikkatinden kaçmamış. Zerda, Babaevi, Yabancı Damat gibi dizilerin bazı bölümleri ile Kadir ınanır’ın başrolünü oynadığı bir sinema filminin büyük bölümüde burda çekilmiş.
Kahvehanenin şu anki müşterileriyle sohbet ediyoruz. Tam 60 yıldır hergün geldiğini söyleyen de var. Yirmili yaşlarda olan, kendilerinden epeyce büyük bu eski müdavimlerle oturup onlardan eski anıları dinleyen, onlarla dama, tavla oynayan yeni müdavimler de.
Bir masada yıllarca Ziraat Odası Başkanlığı yapmış Kemal Efendi “ülkede tarımı bitiriyorlar” diye başlayan cümlelerle konuşurken diğer tarafta genç bir üniversite öğrencisi iki gün sonraki vize için ders çalışıyor. Bir amcanın elinde Mehmet Akif Ersoy’dan Safahat, diğer tarafta bir gencin elinde ise günlük gazete ve dergiler. Ama herkesin elinde ortak olan tek birşey fokurtunun ortama yayıldığı nargile marpucu.
Evet her yönüyle bir tarih bir kültür kaynaşması Tahmis.
Belki de günümüzde tartışılan eski-yeni kültür çatışmasına en iyi ilaç.
Tabi tüm diğer kaybettiklerimiz gibi değerini anlamayıp kaybeybetmezsek.