Mukim Tahir Urfa’nın yetiştirdiği en ünlü bestekar ve ses sanatçılarındandır.
İçli, yanık, yumuşak fakat gür ve tok bir sesi vardır. Güçlü sesi ve özgün gırtlak nağmeleri kadar, farklı ve etkileyici yorumuyla da büyük bağeni toplar. Bu yönüyle tek başına bir müzik ekolü oluşturur.
Tenekeci Mahmut Güzelgöz usta, Mukim Tahir’in müziğe küçük yaşlarda merak sardığını söyler. Kör Ahmet Hafız, Cürre Mehmet gibi Urfa’nın ünlü musiki ustalarından dersler aldığını; icracı tavrının özgünleşmesinde ve yaşadığı dönemin en iyi gazelhanı olmasında hocası Cürre Mehmet’ tin rolü büyük olduğunu nakleder.
Urfa ağzını çok iyi kullanan Tahir Oturan, henüz gencecik bir delikanlıyken bölgenin en ünlü halk musikisi icracıları arasında yer bulur. Urfa’nın ünlü icracıları Damburacı Derviş, Hacı Nuri Hafız, Kel Hamza, Bekçi Bakır, Topal Abo, Marangoz Mehmet, Kanuni Ayıbo, Kurrik Mahe, Vaveyli Mustafa Çavuş gibi ustalarla birçok meşk meclislerine katılır. Musikinin icra edildiği her ortamda sesi, yorumu ve sesini kullanmada gösterdiği ustalıkla göz doldurur.
Müziğin her alanında ve formunda; Halk müziği veya Sanat müziği gibi bir ayrım yapmadan; şarkı, türkü, ilahi, gazel ve hoyratları geleneksel makam seyri içinde icra eder.
Mukim Tahir’in ilk ses kaydı Türk halk müziği eserlerini derlemek amacıyla 1938’de Urfa’ya gelen Muzaffer Sarısözen tarafından gerçekleştirilir. Sarısözen, Mukim Tahir’den Çarşıda nişe, Havayi deli gönül, Bu pınar eşme pınar türküleri ile Abdonun Mezarı isimli uzun havayı derleyerek kayda alır.
1939’da, belki de Hamza Şenses’in başına gelen felaketten ders çıkararak, Tenekeci Mahmut ve Nuri Hafız’ın desteğiyle içkiyi bırakır. Her iki dostuyla birlikte mevlidlere gitmeye başlar.
1941’de bir süre Halkevi Kahvehanesini çalıştırır. Burada da müzikle iç içe olur; bir koro oluşturarak konserler verir. Ancak bütün bunlar ruhunu doyurmaya kafi gelmez Mıkım Tahir’in. Varlıktan yokluğa düşmeyi içine sindiremez bir türlü. Bu arada, Tahir hayatını değiştirebileceği büyük fırsatlar da yakalar, ama ne yazık ki gereği gibi kullanamaz.
1941’de Urfa’ya gelerek sesini ve tavrını dinleyen Ataki Candan’ın teklif ve öncülüğünde Sahibinin Sesi Plak firmasıyla bir anlaşma yapmak imkanını yakalar.
Araban Gazel ve Elleri Pambuh isimli türkünü okuduğu ilk plağının piyasaya çıkması ile birlikte Mukim Tahir’in ünü Urfa sınırlarının dışına taşar. Sahibinin Sesi Plak firmasına bir (Yaram Sızlar-Kırmızı Kurdelem) 1943’te, diğeri (Ayağında kundura- Kapıyı çalan kimdir) 1945’te olmak üzere iki plak daha doldurur. Geleneksel mahalli musiki meclislerinden İstanbul’un en gözde eğlence mekanlarından
Tepebaşı Gazinosu’na geçerek sahne alması yine bu dönemde gerçekleşir. Sarısözen ile tanıştıktan sonra Ankara Radoyusu’nun kapıları da arkasına kadar açılır
Yaşar Duru