Yılın son günüydü.İşleri zamanında toparlayıp, mesaiye kalmadan çıkmak istiyordu.Ağırlıklı ticari müşterilere hizmet veren, bölgenin en büyük şubesinde, bireysel hesap uzmanı olarak görev yapıyordu.Müşteri kitlesi çoğunlukla; firma sahipleri, firma sahiplerinin yakınları ve üst düzey yöneticilerinden oluşuyordu.Kusursuz hizmet beklentisi olan, sıkı takip ve özel alaka gerektiren, zor bir kitleydi.Özellikle yatırımcı müşteriler, finans piyasasına oldukça hakimdi.Onların karşısında müşkül duruma düşmemek için sürekli ekonomik gelişmeleri takip eder; opsiyon,hisse senetleri, vadeli işlem borsası gibi envai çeşit piyasa hakkında sıkı eğitimlerden geçirilirdi.Bilgilerinin sürekli taze ve güncel olması önemliydi.Çünkü en ufak hatanın büyük zararlara mal olabileceği bir yapı içersindeydi.Finansal stresin yanı sıra; karlılık, ürün satışı, yeni müşteri kazanımı gibi önüne konulan bir çok zorlu hedef ile baş etmek zorundaydı.Sürekli dinamik kalmasını sağlayan, fakat adrenalini yüksek olan meslek;bazen onu çok bunaltsa da işini keyifle yapardı.
Odası şubenin ikinci katındaydı. L şeklindeki koca salonda,kendisi ile birlikte üç uzman çalışıyordu.Her birinin odası kare bölmeli yüksek camlarla kapatılmıştı.Vezne işlemlerinin ve düşük hacimli müşteri işlemlerinin yapıldığı birinci katta yoğun bir müşteri kitlesi varken,ikinci katta parmakla sayılacak kadar az müşteri dolaşırdı.Çünkü birinci katın çoğunlukla işçi,emekli ve küçük esnaftan oluşan müşteri grubu;internet bankacılığını kullanamaz,işlemlerini şubeye gelerek yapardı. İkinci katın üst düzey beyaz yakalı müşterileri ise;internet bankacılığını aktif kullanır,mecbur kalmadıkları sürece şubeye uğramazlardı.
O gün yıl sonu olması nedeni ile birinci kat, müşteri istilasına uğramıştı.Ardı ardına çalan telefonların ve yanan banko numaralarının sesi, buhranlı bir uğultu halinde şubenin tüm katlarında geziniyordu.Sırası bir türlü gelmeyen bazı müşteriler, yetkin birini bulmak için yukarı katlara çıkıyordu.İkinci kattaki memurlar ise; alt kata destek olmak adına geleni geri çevirmiyor, işlemlerini halledip, gönderiyordu. Ahu, o vakte kadar alt katın bir çok müşterisi ile uğraşmış, sabır haznesi dolmuş, dış dünyaya alglarını kapatıp, işine gömülmüştü.
-Ahu hanım,siz misiniz?
Bilgisayar klavyesinde uçarcasına çalışan parmakları bir an duraksadı.Gelen ismi ile hitap etmişti.Demek ki,alt kattaki personel tarafından yönlendirilmişti.Önemli biri olmalıydı.Kafasını kaldırdı.Odasının girişinde elinde market poşeti,üstünde ekose kışlık ceketi ile küçük esnaf görüntülü biri durmaktaydı.Önlerine geleni yukarıya gönderiyorlardı.Derin bir iç geçirerek;
-Buyrun benim.Ne istemiştiniz?
Tonu yüksek çıkan sorudan ürken müşteri,kapı ağzında durup,çekingen bir gülümseme ile ;
-Sigorta için gelmiştim.dedi
Sigorta kalemi hedefleri arasında en az önem arz edendi.”Sigortacımıyız biz?Acentaya gitseydin ya!”diyesi geldi…Ama müşteriyle böyle konuşulmazdı.”Arzu’ya paslarım”, diye düşündü.Bankanın sigortacısıydı Arzu.Kasko hedefi vardı ve yıl sonu hedefini tutturmak için,yana yakıla kasko yapacak müşteri arıyordu.
-Ne sigortası?
-Kasko,arabam için..
-Buyrun,yardımcı olayım.Ruhsatınız yanınızda mı?
Adam oturdu.Koca market poşetini de masaya koydu.Ruhsatı aramaya başladı.Ceket ceplerini,pantolon ceplerini karıştırdı.Bulamıyordu.
Sabrı tükenmekte olan Ahu;
-Kimliğinizi verin bari,inşallah yanınızdadır !dedi.
Kimliği hemencecik buldu.Uzattı.
Ahu bilgilerini ekrana girdi. ”Necati Bulut.Bankada kaydı yok.Yeni kayıt açmak lazım.Uzun zaman alacak.İyisi mi alt kata geri göndereyim,Arzu’da başının çaresine baksın”diye düşünüyordu ki ,poşet içinde ruhsatını buldu adam.Onu da uzattı.
Jaguar marka bir otomobil ruhsatıydı.Bir ruhsata,bir de adama baktı.Sandalyesini öne kaydırıp,dik oturur pozisyona gelerek;
-Bir şey içer misiniz Necati Bey? dedi.
Adam oturduğu koltuğa yayılmış,bacak bacak üstüne atıp,üst perdeden onu izliyordu.
-Orta şeker Türk kahvesi lütfen,bir de su alayım dedi.
-Tabi hemen.
Müstahdemi aradı.Kahve siparişini verirken,arkasındaki makinadan ruhsat kopyasını çıkardı.
– Araba iki yıldır üstünüzde görünüyor .Daha önce nereden yaptırıyordunuz kaskonuzu?
– ….bankasında sigortam vardı.Fakat süresi bitti. Yenilemiyorlar şimdi.
-Aaa..Neden?
-Ahu hanım ben ilgili bankanın mevduat müşterisiyim.Her yıl bir yığın para kazanıyorlar üstümden.Araba ile birkaç ufak kazam oldu.Yok efendim kaskomun maliyeti yüksekmiş de,yenileyemeyeceklermiş.Ettikleri lafa bakın!Benim gibi mevduat müşterisine söylenir mi?Yıllarca Japonya’da yaşadım ben.Böyle sigorta anlayışı görmedim.Şimdi siz ; ben bu ruhsata kasko yaparım!deyin,size söz veriyorum tüm mevduatımı şubenize taşıyacağım.
Yeni yıla giriyorlardı ve en önemli hedefi de mevduat kaleminden alıyorlardı.Yeni yılın ilk piyangosu,diye düşündü içinden.
-Ne kadar mevduatınız var orada?
Hırsla poşete uzandı.Tombala kesesi gibi içini karıştırdı.Birbiri üzerine katlanmış bir deste mevduat kartonunu çıkarıp,Ahu’nun önüne koydu.Kartonları tek tek açan Ahu;öncelikle içlerinden dökülen market fişlerini,banka dekontlarını toplamak zorunda kaldı.Sonra da defterleri incelemeye başladı.Fakat o da ne?Farklı farklı vade dönüşleri olan,toplamda otuz milyon Türk lirası… Değil kendisinin,şubenin bile bir yıllık hedefini kapatacak kadar yüksek bir tutardı bu..Hipnoz olmuşçasına defterler arasında gidip geldi.Neden sonra,gayri ihtiyari yanındaki kolanyaya gitti eli.Müşterisine uzattı.Necati Bey çevik bir hareketle avuçlarını açtı.Teşekkür etti.Biraz da kendi avucuna doldurdu.Islanan elini sıcak basan yüzüne tuttu.Burnuna götürüp,derince bir nefes aldı. Limon kokulu alkol zihnini açmıştı..
Kara para aklamayı önleyen bir dizi eğitimden geçmişti.Yüksek montan mevduattan korkardı.Ama para başka banka hesabındaydı.Dolayısıyla kaydileşmişti.Riski yok gibiydi.Yine de müdürüne danışmalıydı.Fakat müdürü şube dışındaydı.Öncelikle sigortacılardan fiyat alayım dedi.Önündeki işler geldi aklına.Vakit azdı.Müşteriyi bir an evvel gönderip,hepsini halletmesi lazımdı.
-Necati Bey, bugün oldukça yoğun bir gün yaşıyoruz,fakat sizin işleminize öncelik verip,derhâl sigorta birimimiz ile görüşeceğim.Size de en kısa sürede dönüş yapacağım.Müsterih olunuz.
Önündeki kahveyi unutmuş olan Necati Bey,biraz sakinleşip kahvesine uzandı ve sözü yine aldı;
-Başka bankalarda da mevduatım var. Çalışmanızı beğenirsem onları da size getireceğim.
-Toplam da ne kadar mevduatınız var peki?
-Bu sizi ilgilendirmez!Getirdiğim vakit göreceksiniz.Tabi getirirsem..
-Rica ederim.Konuyu müdürüme aktaracağım.Muhtemelen aynı soruyu o da bana soracak.Bu nedenle öğrenmek istedim.Sorun değil,mevcut üzerinden konuşurum kendisi ile.
Öteki tek kaşını kaldırıp, öne eğilerek;
-Bu kadar mevduat yeter müdürüne dedi.
Seni benli olmuşlardı bir anda. Öfkeden mi rehavetten mi? Üstelik konuşurken göz teması kurmayan adam şimdi atmaca gibi bakıyordu. Hem çekingen hem de yerli yersiz öfkeli olan tavırları hiçbir kategoriye koyamadı. Kibarca gülümseyerek;
-Tabi, oldukça yüksek bir tutar zaten,dedi.
Müşteriyi yolculadıktan sonra,derhal ruhsatı Arzu’ya gönderdi.Bu arada adam nüfus cüzdanını masada unutmuştu.”Bu dağınık kafa,bu kadar parayı nasıl kazanmış acaba?dedi.Unuttuğu kimliği hatırlatmak için onu aramayı düşündü.Aramadı.Sigorta işi olmazsa,kimliği almak için mecbur gelecekti.Kalsındı.Kimlik müşteri ile arasındaki ikincil bağdı..Masadan alıp,çekmecesine attı.
Yarım saat sonra müşterisi aradı.
-Ahu hanım,sigorta için hala dönüş yapmadınız?
-Teklifinizi gönderdim.Yalnız detaylı bir iş,hemen dönüş yapamayabilirler.Hızlandırmaya çalışıyorum Necati Bey.
-Bugün cevap almam lazım.Yılbaşıdan sonra,hafta sonu giriyor araya.Üç gün kaskosuz ne yaparım?Hemen cevap bekliyorum.
Haklıydı,ama Arzu eski poliçede beş kez ağır hasarlı kayıt tespit etmişti.Bağlı olduğu birim,poliçeye olumlu bakmıyordu.Bunu müşteriye söylemedi.’En kısa zamanda dönüyorum efendim’,diyerek kapattı.
Aradan iki saat geçti.Adam üç kez daha aradı.Kem küm ederek yanıtladı.Nerede kaldı müdür derken;müdürü,koltuk altına sıkıştırdığı dosyaları ile merdiven başında göründü.
Hemen arkasından koştu.Birlikte odasına çıktılar.Konuyu kısaca anlattı.Sigorta biriminin kasko teklifini bildirmesi için müdür ağırlığı elzemdi.Müdürün muhatabı yine müdürdü.O da zaman kaybetmeden birim müdürünü aradı.Teklif bir saat içersinde bilgisayarlarına düşmüştü.Verilen teklif,Necati Bey’in geçen sene ödediği poliçe fiyatının iki katıydı,ama neticede teklifti.Sigortayı yapamayız dememişlerdi.
Necati Bey’i bu sefer müdürü aradı.Teklifi paylaştı.Poliçeyi aktifleştirmek ve hesap açılışlarını gerçekleştirmek için kendisini şubeye davet etti.
Aynı gün içersinde tüm işlemleri gerçekleşen Necati Bey,artık müdür odasında keyifle oturuyordu.Ahu Hanıma hızlı muamelesi için teşekkür ediyor,müdür bey’e etkin yaklaşımı nedeniyle methiyeler diziyordu.Sıra söz verdiği mevduata gelince,yıl başı ertesinin ilk iş günü tutarın banka hesabında olacağına söz verdi.Tabi bu sırada,işinin ehli müdür,mevduatın kaynağı hakkında müşterisini ürkütmeden bilgi almayı başarmıştı.Necati bey Japonya’da yıllarca armatörlük yapmış,mücbir sebeplerden ötürü tüm varlığını nakte çevirip,yurda dönüş yapmıştı.
Yıl başı sonrası işe döndüklerinde, gelecek mevduatı beklemeye koyuldular.Sabah ses çıkmadı.Öğlene kadar sık sık kontrol ettikleri hesaplarda bakiyeler sıfırdı.Öğleden sonra Ahu aradı.Necati Bey parayı getireceğini, fakat mevcut bankasının kalması yönündeki ısrarları ile baş edemediğini iletti.Getirmeyeceğim demiyordu, ama kolay olmayacağını, kendisine birkaç gün süre vermeleri gerektiğini iletiyordu.Sesi mahcuptu. Mahçubiyeti Ahu’yu umutsuzluğa düşürmüştü.Fakat pes etmedi.Sonuç itibari ile tutar yüksekti ve bir şubeden öyle tek kalemde çıkabilecek bir para değildi.Gün aşırı aramaya başladı müşterisini.Her defasında şakayla karışlık verdiği sözü anımsatıyordu.En az karşı banka kadar ısrarcıydı, parayı alacaktı.Nihayet on gün sonra paranın yedi milyon TL’lik kısmı geldi.Sonra da bir ay içersinde peyderpey kalan bakiyeler tamamlandı.
Şube mevduat tarafında ihya olmuştu.Müdür Ahu’yu tebrik ediyor,bağlı oldukları bölge müdürü tüm bölgeyi ekleyerek Ahu’ya ve müdürüne teşekkür mail’leri gönderiyordu.Herkesin dileği paranın uzun bir süre mevduat hesabında yatmasıydı.
Fakat işler beklendiği kadar kolay olmadı.Mevduat kaybı yaşayan karşı banka sık sık müşterisini arıyor,onu tekrar kazanmak adına daha yüksek faiz oranları teklif ediyordu.Başlangıçta şaşırtıcı derecede faize duyarsız olan Necati Bey,sonraki gelişlerinde faiz pazarlığı yapmaya başladı. Her gelişinde aldığı hizmete hürmeten durduğunu yoksa tüm parasını çekip,eski bankasına geri götüreceğini iletiyordu.Fiyatlamada rakip banka seviyesine çıkamayan Ahu ve müdürü durumu kaygı ile takip ediyor ,fakat ellerinden bir şey gelmiyordu.
Bu sırada yüklü mevduatın kokusunu alan ,banka içindeki yatırım servisi ziyaretlerine geldi.”Bu müşteriyi mevduat faizi ile elde tutamazsınız,alternatif piyasalar hakkında bilgi aktarmalı,işlem yaptırmalısınız” diyorlardı.
Yatırım servisi çalıştığı bankanın iştirakiydi. Şubeleri sık sık ziyaret eder,büyük müşteri hesaplarını takip eden Ahu gibi temsilcilerden müşteri yönlendirmesini isterlerdi.Müşteriyle direk iletişime geçmeleri yasaktı,çünkü hisse senedi ve vadeli işlem borsası gibi riskli enstrümanların alım satımına aracılık ederlerdi ve şube görüşü olmadan bu enstrümanları her müşteriye teklif edemezlerdi.
Ahu”Mevduat faizi ne akar,ne kokar.Riski yoktur.Alternatif piyasalar öyle mi?Hepsi kumar masası” diye düşünüyor,fakat o gün müdürleri ile gelen yatırımcıların yanında kaygılarını dile getirecek cesareti bulamıyordu.
Onlar gidince müdürü ile baş başa verip,durum değerlendirmesi yaptılar.O da Ahu gibi düşünüyordu.Fakat “Müşterimize küçük bir bakiye ile başlamasını önerebilirsin.Hem ürün çeşitliliği olur, hem de onun adına bir şeyler yapmaya çalıştığımızı hissettirmiş olursun” ,diyordu..
Müdürünün önerisini makul bulan Ahu, birkaç gün sonra Necati Bey’i şubeye davet etti.Ona alternatif piyasaların işleyişi hakkında bilgi verdi.Mesuliyet almamak adına piyasaların risklerini detayı ile anlattı.İlk dinlediğinde pek istekli görünmeyen Necati Bey birkaç hafta sonra tekrar geldi.Konuyu araştırmıştı.Daha fazla detay için ilgili servis ile görüşmek istiyordu.
Alelade bir müşteri olmadığından, yatırım servisi hemen bir yemek organize etti ve bu yemekte Necati Bey, piyasaları bir de müdürlerin ağzından dinledi..Piyasayı bilmesine gerek yoktu.Yatırımın uzman temsilcileri, onun yerine piyasayı takip edecek ve alım satımda, Necati Bey’in onayı ile işlemlerini gerçekleştireceklerdi.Servisin ilgi ve alakasına boğulan Necati Bey, ertesi hafta hiçte ufak olmayan bir bakiye ile işlemlere başladı.İlk işlemlerde şansı yaver gitti.Bir kaç gün içersinde piyasalar için ayırdığı parayı ikiye katlamıştı.Artık yıllarca mevduatta kazandığı faizi, borsadaki kazancı ile mukayese ediyor, bu piyasaları ona anlatmayan rakip bankalara veryansın ediyordu.
Şubeye daha sık gelir olmuştu. Kazançlarından bahsetmeyi seviyordu. Rakamlarla arasının her daim iyi olduğunu, ticarette de bu yeteneğinin onu hep zirveye taşıdığını anlatıyordu.Ahu önündeki işleri sermişti.Kahvelerin biri geliyor biri gidiyor ama Necati bey gitmek bilmiyordu..Ahu;ilk geldiğinde aylık mevduat faizini tahsil etmekten başka yatırım bilgisi olmayan bu adamın,şimdi pek isabetli kararlarla borsada nasıl zekice pozisyonlar aldığını ve bu pozisyonlardan nasıl olağanüstü paralar kazandığını dinliyordu.Anlattıkça coşan Necati Bey,bazen Ahu’nun bilgilerini sınamaya kalkıyor,hatta görüşlerini beğenmiyor,uzman yatırımcı tavrı ile ona borsa dersi veriyordu.
Sözlerine alınganlık göstermiyordu Ahu.Sonuç itibari ile Necati Bey’in keyfi yerindeydi.Faiz pazarlığı yüzünden gerilen ilişkileri borsa kazancı ile toparlanmıştı.Ne var ki, bu olumlu hava uzun sürmedi.Necati Bey borsada para kaybetmeye başladı.Yatırım merkezi ile sık sık müşterinin durumunu sormak için konuşan Ahu,haberleri günü gününe alıyordu.Necati Bey ise kayıplarından bahsetmeyi sevmiyordu.Çünkü yeniden kazanacağını düşünüyordu.
Bu arada rakip bankaların yatırım merkezleri de Necati Bey’in peşine düştü.Daha düşük komisyon ödeyerek ilgili piyasalarda işlem yapabileceğini iletiyorlar, müşterinin parasını kendi kurumlarına çekmeye çalışıyorlardı. Necati bey yine pazarlık yapmaya başladı.Fakat bu sefer ki pazarlık başkaydı.Kayıplarının yanında alım-satım’a ödediği komisyonların esamesi okunmazken, o komisyonların peşine düşmüştü. .Kurumları birbirine düşürmekten sanki haz duyuyordu.Belki de yoğun rekabetin konusu olmak, egolarını besliyordu.Ahu yatırım merkezlerinin kıvranışını, Necati Bey’in arının deliğine iğne sokan afacan tavrını keyifle izliyordu.Sonuçta onun tek mesuliyeti mevduattı.Mevduat faizini de bu hengamede müşterisi unutmuştu.
Ahu’nun neşesi uzun sürmedi.Esaslı bir kazanç ile kayıplarını telafi edeceğini umut eden Necati Bey,piyasayı her akşam zarar ile kapatır olmuştu.Beklenen kazanç bir türlü gerçekleşmiyordu.Kayıplar inanılmaz boyutlardaydı.Koca mevduatın beşte biri piyasada erimişti.Yine yüklü para kaybettiği bir günün sonunda şubeye geldi.Telaşlıydı.Çok oturmayacağını söyledi ve hemen yatırım merkezinde işlemlerini yapan temsilcilerden bahis açtı.
-Şu yatırım merkezindeki temsilciler çok karıştırıyor kafamı.Japonya’da bunlar gibi yığınla adamım vardı benim.Hepsi üniversite mezunu mühendisler.Okudukları okullara baksan adamları bir şey zannedersin.Ağızları bol bol laf yapar ama iş icraate gelince bir halta yaramazlardı.Sizinkilerde öyle.Artık onları dinlemeyeceğim, sezgilerimle yol alacağım.Zaten sezgilerimle yol aldığım her vakit para kazanmışımdır. Bunlar çok iyi bilse, kendileri bir baltaya sap olurdu.Böyle üç kuruşa telefonda hisse satmazlardı herhalde.Söyle onlara adam gibi yapmazlarsa işlerini,rakipleri ile temasa geçeceğim.Zaten randevu almak için can atıyor hepsi..
Kazancın sahibi o,kayıpların mesulu yatırım merkezi olmuştu.Üstelik üniversiteli derken,Ahu’ya da giydiriyordu.
O günden sonra yarım düzine temsilci değiştirildi.Hiçbirini beğenmiyor, kimisini yavaş, kimisini bilgisiz buluyordu.Temsilcilerle yaşadığı her problemde Ahu’nun masasındaydı..Ahu ise müşteriyi yolculayıp telefona sarılıyor,yatırım merkezini arıyordu.Yatırım servisi ;Necati Bey’i artık kontrol edemediklerini,verdikleri önerilere kulak asmadığını,hırsları ile harekete geçip,hiç düşünmeden yüksek tutarlarla riskli kağıtlara para yatırdığını, anlatıyordu .Stop loss diye bir kavramları vardır.Stop loss;zarar edince dur ve oradan kaç demektir.Necati Bey Stop los’u dinlemiyor,kumarbaz ruhuyla zararın üstüne üstüne gidiyor ve dolayısıyla büyük kayıpların önüne kimse geçemiyordu.
Necati bey’in sezgileri de işe yaramamıştı.Artık mevduatı yarıya inmişti.Orada bıraksa,kalan para hem kendine hem de ecdadına bir ömür yeterdi ama bırakamıyordu.Zarar ettikçe hırslanıyor,kayıpları telafi edeceğim umuduyla mevduatından çekip alternatif piyasalara aktarıyordu.Üstelik sadece Ahu’nun bankasında değil,diğer bankalarda da işlem yapmaya başlamıştı.Onlara da öfkeliydi.Herkese öfkeliydi.Hatta Ahu’ya daha çok,çünkü bu piyasaları ilk ondan dinlemişti.
Ahu ise risk algısından,staratejik duruştan yoksun bulduğu bu adamın Japonya’da yaptığı servetten kuşku duymaya başlamıştı.Yine kara para aklama ile ilgili şüpheleri geliyordu aklına.Acaba bu adam taşıyıcı mıydı?Bu yolla ,piyasalarda para mı aklıyorlardı,ama hangi kara para böylesi salakça bir yöntemle aklanabilirdi ki.?Salakça mı?Belki de salak olan kendileriydi.Pekala aklanabilirdi.Pozisyon aldığı her işlemde, karşı pozisyon alan bir ortağı var ise çok da güzel aklanırdı. Mümkün müydü bu?Neler saçmalıyordu?. Ne zamandır bankalar arasında dolaşan bir paraydı sözkonusu olan.Kara para olsa,bu kadar zamandır sistemde gezebilir miydi?Üstelik mevduattaydı.Bu piyasalara onlar sokmuşlardı adamı…Adamda kumarbazın teki çıkmıştı. Peki bir kumarbaz bu kadar parayı hangi yolla kazanmış olabilirdi?Belki de milli piyango!!!Hadi bakalım.Dönüp dolaşıp başladığı yere geliyordu…
Kumarda her daim kasa kazanır derler.Yıl sonunda Necati Bey’in karlılığı şube müşteri sıralamasında birinci sıraya oturdu.Büyük ticari firmaların bile karlılığı onun altındaydı.Bütçe toplantılarında müdürler Necati Bey’i konuşuyor,yatırım servisi başka şubelere Necati bey vakasını örnek vererek;”karlılığı arttırmanın yolu,kumarbaz yatırımcı bulmaktır” yayınını yapıyordu..
Ahu ise bu süreçte başka şubeye tayin oldu.Necati Bey ile bağı kopmuştu, fakat yıllarca takip etti onu.Hesaplarının yavaş yavaş boşaldını gördü.O yüksek mevduat şişedeki esans gibi dağılmıştı piyasaya.Dağıldığı her yerde tatlı bir telaş yaratmıştı…Telaşenin ortasında,şaşkın bir yüz vardı.Adrenalini dibine kadar yaşadı.Finans dünyası tarafından hunharca şımartıldı.Dibine kadar mutluluğa daldı,kedere gark oldu ve sonunda rasyonel piyasa,vantuz gibi dehlizlerine çekti onu.Sessizce yok oldu…