Bir Abid vardı geceleri Allah-u Zülcelal’e ibadet eder, gündüzleri de seyyar satıcılıkla uğraşırdı. Daimi olarak da, nefsine derdi, “Ey Nefsim! Allah’tan kork!”
Bir gün yine malını satmak için, evinden çıktı. Şehrin yöneticisinin kapısının önüne geldiği zaman, sesini yöneticinin karısı duydu. Kadın, abidin güzelliğini görünce, nefsi onu istedi, onu eve çağırıp dedi ki: -“Ey satıcı, elbiseni çıkar, ipek elbise giy, buradan istediğin kadar da mal al.”
Abid’in nefsi, kadının bu sözlerine meyil edince nefsine şöyle dedi: “Ey Nefsim! Allah’tan kork. Ben alemlerin Rabbi olan Allah’tan korkarım!”
Kadın: - “Vallahi, kendini bana teslim etmedikçe, kapıyı açmam!” dedi.
Abid uzun müddet kadının elinden nasıl kurtulacağını düşündü ve ona dedi: - “Ey yöneticinin karısı! Bana izin ver, abdest alıp iki rekat namaz kılayım. Daha sonra istersen bana sahip olabilirsin!”
Abdest aldı, iki rekat namaz kıldı ve evin damına çıktı. Ağlaya ağlaya şöyle dedi:
“Ya Rabbi! Ben sana bunca zamandır ibadet ediyorum. Beni o kadının elinden kurtar. Yoksa ona kapılacağım."
“Ey Nefsim! Allah’tan kork!” diyerek kendini damdan aşağı attı.
Allah-u Zülcelal bir melaike-i kirama:
“Kulum Benim korkumdan, kendisini damdan attı. Onu kanadına al, yere indir” diye emir verdi.
Melek, Abidi kanadına alıp yere indirdi.
Şeytanın askerleri, şeytana: -“Ey Komutanımız! Neden o abide hile yapıp kandırmadın.” dediler.
Şeytan: - “Nefsini Allah’a teslim eden kimseye ben bir şey yapamam.” diye cevap verdi.
_______________________
Ey Nefsim! Sen de Allah-u Zülcelal’in emir ve yasaklarına dikkat eder, O’na ibadet ve taatte bulunmak suretiyle kendini Allah-u Zülcelal’e teslim edersen, bil ki; Allah-u Zülcelal’de seni, dünyada günahlardan ahirette ise cehennem azabından muhafaza ederek, mükafatını da bol bol verir. Yeter ki sen, biraz gayret et!”