Irfan sahibi, akıl ve irâde sahibi müslüman kardeşlerim. İslam dini ve islâmiyet, yeryüzünün bütün insanlarını, birbirlerinin öz kardeşi olarak kabul etmiştir. Bu hakikat dinimizin ana temellerindendir, bütün insanlar Adem ile Havva’dan töremiş oldukları şeklindeki pirensipten güç ve kuvvet alır. Dinimiz dil, ırk, memleket, bölge, soy, sülâle farklarını katiyyen gözönünde bulundurmaz. Çünki yeryüzündeki bütün dilleri konuşan, deri renkleri birbirlerinden farklı. Vatan toprakları ayrı insanlar bütün varlıklara merhamet kanatlarını geren tek Allah’ın kullarıdır.
Dinimizin emri ve ruhu böyle iken, üzülerek belirtelim ki islam dünyasında hiç bir zaman, kabile, ırk, soy, sülâle ve memleket taraftarlığı silinip bunun yerine birleştirici ve yapıcılığı getirmemiştir. Ve böylece de tutkun bir birleştiriciliği dünyaya yaymıştır. Her devirde çeşitli ayrılık ve ihtilaf sebepleri icad edilmiş ayrılıklar körüklenmiş. Küfrün getirdiği menfaat kin ve adavet ve çeşitli şûbeleri, öz menfaatlarını düşünerek birlik meydana getirerek üzerimize ve bütün islam alemine saldırdıkları günleri yeniden islam âleminde ki müslümanları birbirine kırdırarak maddi çıkarlar ve aslı astarı olmayan sönmeye mahkum olan dinlerini yeniden inşa etmek peşindedirler.
Biz müslümanlar ve bütün dünyada ki müslümanlar ise öz kar-deşliğin sımsıcak ve gerçek kucağında bir araya gelmeyi bir türlü başaramadık. Bu noktada dinimizin tarih boyunca olduğu gibi zamanımızda da en büyük talihsizliğe uğrayarak ne yazıkki islami birbirine kırdırmaya ve savaşa zorlayarak hem kırdırmak, parçalamak, asil gayeleri islamın nurlu ışığını söndürmek maksatı ile silahlarını da satmak. Bu acı gerçeklere karşı müslümanlar yeniden derlenip toparlanmaları ve bir araya gelerek bu bozgunculuğa bir çare bulmalıdırlar. Yoksa dünya gafil insanların ve gerçekleri bilmezlikten gelenlerin pembe gözlükleri ile güllük ve gülistanlık değildir. Allah (C.C.) fitne devrinde bizleri korusun.
Selam ve dua ile..