► Allahû Teâlâ Bunlardan Dilediğini Affettiği Gibi, Dilediğini de Ateş ile Temizlemedikten Sonra Bağışlamaz. Cehennemin Azâbından Allah’a Sığınırız.
İbn Abbâs Radiyallâhû Anh’ın Anlattığına Göre, Muhammed Ümmetinden Bir Tâife Sırât Üzerinde Tutuklanırlar. Bunlar, Cehennemde Yanıp Temizlenmesi Gereken Kimselerdir. Bunlar Herkesten Sonra Cennete Girerler.
Aleyhisselâtû Vesselâm Efendimiz, “Ümmetimden Geride Kimse Kaldı mı?” Diye Cebrâil Aleyhisselâm’a Sorar. Mahşer Yerine Bakınır, Kimseyi Görmeyince Hepsinin Cennete Girdiğini Sanarak O da Cennete Gider. Allahû Teâlâ Hazretleri Zebânîlere, “Bunları Cehenneme Atın!” Diye Emreder. Bunlar Cehennemin Kapısına Gidip Mâlik’e Selâm Verirler. Mâlik Aleyhisselâm, “Ey Mücrimler, Günâhkârlar, Siz Kimsiniz, Kimin Ümmetisiniz? Kâfirler Ayakları Bağlı, Boyunları Zincirli ve Yanlarında Birer Şeytânları ile Gelirler. Onların Yüzleri Karadır. Sizde Bunların Hiçbiri Yok, Neliksiniz?” Diye Sorar. Onlar, “Ey Mâlik! Bize Sorma, Zirâ Biz Cevap Vermeğe Bile Utanırız. Biz, Kur’an Okuyan, Oruç Tutup Hacca Giden, Gazâ Edip Zekât Veren, Yetimleri Koruyan, Gusledip Namaz Kılan Kimseler idik...” Derler. Mâlik, “Ey Günâhkârlar! Kur’an Sizi Kötülüklerden Sakındırmadı mı?” Diye Sorar. Onlar, “Ey Mâlik, Bizi Perişân Etme... Biz Bu Kepazeliklerden, Meleklerin ve Allahû Teâlâ’nın Bunları Yüzümüze Vurmasından Yeni Kurtulduk.” Derler. Bu Sırada Bir Ses, “Ey Mâlik! Bunları Cehennemin En Üst Katına At!” Diye Emreder. Mâlik, “Gelen Emri Duydunuz mu?” Diye Sorar. Onlar, “Evet, Duyduk Fakât N’olur Kendi Hâlimize Ağlamamız İçin Bize Bir Mühlet Tanı?” Derler. Mâlik, “Benim Buna Yetkim Yok?” Der. Allahû Teâlâ Hazretleri, “Bırak, Hâllerine Ağlasınlar.” Buyurur. Bunun Üzerine Kur’an Okuyucular Bir Araya, Hacılar Bir Araya, Kadınlar Bir Araya, Böylece Her Sınıf Kendi Arasında Toplanıp Ağlaşırlar ve “Biz Dünyâda Her Yemeği Yemezken, Şimdi Katran Elbisesini Nasıl Giyelim? Dünyâda Her Yemeği Yemezken, Burada Zakkuma Nasıl Dayanalım?” Diyerek Uzun-Uzun Ağlaşırlar. Yaşları Bitince Bu Kez Kan Ağlarlar. Çünkü Önlerinde Cehennem Var, Ne Kadar Ağlasalar Yeridir. Bunu Gören Mâlik, “Bu Ne Güzel Ağlayış... Eğer Dünyâda Allah Korkusundan Bunun Yüzde Birini Ağlasaydınız, Bugün Bu Azâb ile Karşılaşmazdınız.” Der. Sonra Allahû Teâlâ Hazretleri, “Onları Cehenneme At!” Diye Emreder.
Bunlar Derecelerine Göre Cehennemde Azâb Olmağa Başlarlar. Bunlara Merhâmet Zamanı Geldiğinde Allahû Teâlâ Hazretleri, “Ey Cebrâil! Git Cehennemi Dolaş, Orada Azâb Olan Mü’minlerin Hâllerine Bak!” Diye Emreder. Cehenneme Gelen Cebrâil Aleyhisselâm’a, “Sen Kimsin? Ne Güzel Bir Yaratıksın?” Diye Sorarlar. Cebrâil Aleyhisselâm, “Ben Bütün Peygamberlere ve Âhir Zaman Peygamberine Gelen Cebrâilim.” Der. Bunu Duyan Mü’minler, “Aman Yâ Muhammed! Bize Şefkât Eyle...” Diye Feryâdı Basar ve Hâllerinden Rasül-u Ekrem’i Haberdar Etmesini Rica Ederler. Cebrâil Aleyhisselâm Dönünce Allahû Teâlâ Hazretleri, “Mü’minlerin Âsilerini Ne Hâlde Gördün?” Diye Sorar. Cebrâil Aleyhisselâm, “Çok Perişân Bir Hâlde Gördüm Yâ Rabb...” Der. Allahû Teâlâ Hazretleri, “O Hâlde Git, Rasül-u Ekrem’e Haber Ver. Kalbinde Zerre Kadar Îmânı Olanı Cehennemden Çıkarsın...” Buyurur. Cebrâil Aleyhisselâm Hemen Rasülullah Aleyhisselâtû Vesselâm Efendimize Gelerek, “Yâ Rasülullah! Sen Böyle Zevk-u Sefâ İçerisindesin Fakât Zayıf Ümmetinden Cehennemde Azâb Olanları Vardır.” Der. Sallallâhû Teâlâ Aleyhi ve Sellem Efendimiz, “Allah’ım! Ümmetim Cehennemde Azâb Olurken Ben Bu Zevk-u Sefâyı İstemem, Ümmetimi Bana Bağışla...” Der. Allahû Teâlâ Hazretleri, “Ümmetini Sana Bağışladım, Cebrâil ile Git, Onları Kurtar.” Buyurur. Rasül-u Ekrem Aleyhisselâtû Vesselâm Hazretleri, Cebrâil Aleyhisselâm ile Gider, Onları Teker-Teker Eli ile Alıp, Cehennemden Çıkarır. Onlar da Cennet Kapısındaki Irmaklardan İçer ve Yıkanırlar. Tertemiz Olup Cennete Girerler. Ancak Bir Süre Alınlarında, Bunlar Cehennemden Çıkarılmış Azâdlılardır Yazılır. Bu Yazıdan Cennet İçerisinde Bunların Canları Sıkılır ve Allahû Teâlâ Hazretleri Bir Süre Sonra Bu Yazıyı da Yok Eder.
Gazâlî Diyor ki; Bütün Bunlar Cehennemden Çıkarıldığı Hâlde Yine Bir Tanesi Cehennemde Kalır. Bu Adam Alabildiğine Feryâdı Basar. Allahû Teâlâ Hazretleri, “Bağırıp Çağırmandan Sana Bir Kâr Yok!” Buyurur. Adam, “Ben Senden Ümidimi Kesmem.” Der. Bunun Üzerine Allahû Teâlâ Hazretleri, “O Hâlde Seni de Ben Affettim. Haydi, Cennete Gir...” Buyurur.
Enes Radiyallâhû Anh’ın Rivâyetinde Rasül-u Ekrem Aleyhisselâm Efendimiz, “Bir Kişi Bin Yıl Cehennemde Kalır. Yâ Hannân Yâ Mennân Zikrine Devam Edip Münacatta Bulunur. Allahû Teâlâ Hazretleri Cebrâil Aleyhisselâm’a, “Git, O Kulumu Bana Getir!” Diye Emreder. Onu Başı Aşağı Ağlar Gören Cebrâil Aleyhisselâm, “Haydi, Hakk Teâlâ Seni İstiyor.” Der ve Kendisini Alarak Allahû Teâlâ’nın Huzuruna Getirir. Allahû Teâlâ Hazretleri, “Ey Kulum! Cehennemdeki Yerini Nasıl Buldun?” Diye Sorar. Adam, “Ondan Daha Kötü Bir Yer Olmaz.” Der. Allahû Teâlâ Hazretleri, “Haydi, Bunu Eski Yerine Götürün.” Buyurur. Adam, “Yâ Rabb... Beni Cehennemden Çıkardıktan Sonra Bir Daha Oraya Koymak mı İstiyorsun? Hâlbuki Benim Sana Hüsn-i Zânnım Böyle Değildi. Zirâ Sen Kerîm ve Rahîmsin.” Der. Allahû Teâlâ Hazretleri, “Haydi, Benim Fazlımla Bunu Cennete Koyun...” Buyurur.
Hattâ Hasan-ı Basri Hazretleri, “Keşki O Kul Ben Olaydım... Çünkü Cehennemde Sonsuz Kalmaktansa, Bin Yıl Sonra Olsun Çıkmak Daha Hayırlıdır!” Dedi. Bu Kişinin Adının Hennâd Olduğu Söylenir.
Cehennem ve Ateşinde Yanmanın Hikmeti
Bilmiş Ol ki, Günâhkârların Ateşe Girip Orada Yanmalarının Hikmetini Allahû Teâlâ Hazretleri Gizlemiştir Fakât Keşif Erbâbı, Bunların Cehennemde Yanmaları Gerektiği Kanaatindedirler. Zirâ Ateşte Yanmak, İnsanın Cevherine Karışmış Olan Diğer Maddelerden Temizlenmek İçindir. Kıymetli Madenler Fabrikalarda Yakılıp Eritilip Yarar Kısımları Yaramaz Kısımlarından Ayrıldığı Gibi, Kıymetli Olan İnsan Cevheri de, Ateşte Yanmak Suretiyle Nefs ve Şeytân Pisliklerinden Temizlenmiş Olur Fakât Dünyâda Bu Cevherde Lekeler Bırakmadan Nefs, Şehvet ve Şeytân Kirlerinden Arınmış, Bunlardan Uzaklaşıp Vazgeçmiş Olanlarda Bu Yabancı Maddeler Bulunmadığı İçin, Bunları Yakmak Allah’ın Fazlına Uygun Düşmez. Nitekim Allahû Teâlâ Hazretleri, “Doğrusu Rabbimiz Allah’tır Deyip Sonra da Dosdoğru Gidenlere Korku Yoktur. Onlar Üzülmeyeceklerdir.” Buyurmuştur. Çünkü Bunların Cisimleri İlâhî Emirlere Bağlı ve Nefisleri de Bu Emirlere İtaâtkâr idi. Gönülleri Melekût, Akılları ise Ceberût Âleminde idi. Bunun İçin Allahû Teâlâ Hazretlerinin Bu İhsânı, Kulun İstihkakı Değil, Kendi Lütf-u Keremidir. Nitekim Allahû Teâlâ Hazretleri, “Ey Muhammed! Benim Adıma De ki; En Kendilerine Karşı Tutumsuz Davranan Kullarım, Allah’ın Rahmetinden Ümidinizi Kesmeyin. Doğrusu Allah, Günâhların Hepsini Bağışlar. Çünkü O Bağışlayandır, Merhâmetlidir.”
[Envârü’l-Âşıkîn]