Her sabaha bir umutla başlar ya insan ... Bakalım yarın neler bekliyor bizi? Fotokopi çekilmiş bir günü mü olacak dünün, yoksa sevinçler mi kucaklayacak yüreğimizi ...
...Üniversiteden mezun olduğumda, İşletme bölüm birincisi olarak mezun olduğum için beni hemen genel müdür yapacaklarını sanmıştım ... Ve tabii ardından, şehriye çorbası pişirip gelişini dört gözle bekleyeceğim bir eşim olacaktı ( Şehriye çorbasına niye taktıysam, tarhana severim ben esasen)
Eşim, gelirken iki kocaman çikolata getirecekti, biri benim, biri kızımız için ... Bana o kadar aşık olacaktı ki, aldatmanın sadece masal kitaplarında olduğuna inanacaktık ... Sadakatın masal olduğuna inandığımız bu günlerden farklı olarak ...
Kahvesini yudumlarken tüm huzursuz saatleri unutacaktı, ben de pilavım lapa olduğu halde " Ellerine sağlık, bitanem benim "dediği için beni sevdiğini düşünecek ve çocuklar gibi sevinecektim.
Elim yansa benden önce "ah" diyecekti. Böyle olmaz mıydı gerçek sevgiler? Mobilyaların bir kaç aylık taksidi kalmış olacaktı. Kızımızın geleceğini düşünüp harcamalarımızı kısacaktık, lakin mutlu olacaktık.
Yıllar bize, umudun, " fakirin ekmeği" olduğunu öğretti. Sevmediğimiz işlerde yıllarımızı tükettik. Bir parça sevgi görmek uğruna ömrümüzü feda ettik ...
Her sabaha bir umutla başlar ya insan ... Bakalım yarın neler bekliyor bizi? Fotokopisi çekilmiş bir günü mü olacak dünün, yoksa sevinçler mi kucaklayacak yüreğimizi ..
Selam ve dua ile..