Kudüs, vahye dayanan bütün dinlerde kutsal sayılan bir şehirdir. Bunun başta gelen sebebi ise Yüce Allah'ın insanları doğru yola iletmeleri üzere görevlendirdiği peygamberlerin birçoğunun bu şehirde yaşamış veya en azından hayatlarının bir bölümünü bu şehirde geçirmiş olmalarıdır. Ayrıca bu peygamberlerden bazılarının mabed olarak kullandıkları mekanlar da bu şehirdedir.
Kudüs, İslam'da özel bir yere ve kudsiyete sahiptir. Zaten adı da bu yerine ve kudsiyetine işaret eder. Müslümanların ilk kıblesi olan Mescidi Aksa'yı bağrında barındırması ve Resulullah (s.a.s.)'ın isra ve mirac mucizesine şahid olması bu üstünlüğünün sebeplerinin başında gelir. Yüce Allah, Kur'anı Kerim'de şöyle buyurur: "Kulunu, kendisine birtakım ayetlerimizi göstermek için bir gece Mescidi Haram'dan çevresini mübarek kıldığımız Mescidi Aksa'ya yürütenin şanı pek yücedir." (İsra, 17/1) Burada dikkat edilirse Mescidi Aksa'dan "çevresini mübarek kıldığımız" şeklinde söz edilmektedir. Mescidi Aksa'nın çevresi ise başta Kudüs sonra diğer Filistin topraklarıdır.
“Dünyanın başka coğrafyalarında da benzer zulümler yaşanıyor; insanlar öldürülüyor, yurtlarından sürgün ediliyor, neden oralarla ilgili Filistin için gösterilen tepki gösterilmiyor, Filistin’in sahiplenildiği kadar neden oralar sahiplenilmiyor?..”
Bir toprak parçasına değer katan; üzerinde barındırdığı dinî, tarihî ve sembolik değeri olan mekânlarıdır. Mescid-i Aksa, hem tarihi ve sembolik bir değer olması cihetiyle hem de İslam’ın şiarlarından biri olması yönüyle Müslümanlar için bambaşka bir değeri haizdir. İslam’ın şiarlarına saygı göstermek, sahiplenmek ve korumak da Kur’an’ın ifadesiyle, Allah’a olan bağlılığın ve saygının bir tezahürüdür.
Bu cihetle Filistin toprakları, sadece bir ırka mensup insanların değil, bütün Müslümanların namusudur, kutsalıdır. O bölgeyi müdafaa etmek de bütün dünya Müslümanları üzerine bir vecibedir.
SELAM VE DUA İLE..