Ebül Hasen-el Kusi hazretlerinin “rahmetullahi aleyh” bir dergahı vardı. Her gece, kontrole çıkardı talebeyi. Ramazan-ı şerifin son gecesiydi ki, dergahında dolaşırken talebeden birinin ağladığını gördü.
Yanına yaklaşıp sordu: - Niçin ağlıyorsun oğlum? - Bir rüya gördüm efendim. Bana, bu gecenin Kadir gecesi olduğunu söylediler. Herkes secdede idi. Ben de secde yapmak istedimse de yapamadım. Onun için ağlıyorum.
Ona sevgiyle bakıp; - Bu rüya şeytanidir, buyurdu. Sana onu söyleyen şeytan idi. Bu yolla seni aldatacaktı. İyi ki secde etmemişsin.
- Neden hocam? - Eğer secde etseydin, içine girecekti.
O esnada yakaladı o şeytanı. Ve eliyle sıktı boynunu.
Şeytan, feryat ediyor; - Bırak beni! diye yalvarıyordu.
Talebe bunu görünce daha çok sevdi hocasını.
İslam’a uyulursa...
Bu zat, bir sohbetinde; - İslamiyet’e uyulursa, günahın lezzeti gittikçe azalır. Günahtan kaçmaya devam edilirse, giderek tatsız ve zevksiz gelir.
- Yine devam edilirse efendim? dediler. - O zaman büsbütün iğrenç gelir, buyurdu. Nefret eder, tiksinir günahtan. Haram işlemek arzusu hiç kalmayınca, kalbine Allah sevgisi dolar.
Ve ekledi: - Böyle temizlenen kalbde, bilmediğimiz his uzuvları hasıl olur.
- Ne gibi mesela efendim - Mesela kalb gözü ve kalb kulağı açılır o kimsenin. Bu göz ve bu kulakla, dünyanın her tarafını, hatta kabir hayatını görür ve her yerdeki sesleri işitir. |