Nakîkü’l-Eşrâf
Seyyid ve şeriflerin işlerine, seyyid veya şerif olduğuna inanılan emekli kazaskerler arasından seçilen “Nakîbü’l-Eşrâf”, bakardı.
Osmanlı devletinde ilk “Nakîbü’l-Eşrâf”, Yıldırım Beyâzit döneminde tayin edilmiştir.
Fatih’in döneminde bir ara lağvedilmiş ise de oğlu Bayezid’in döneminde tekrar ihdas edilmiştir.
“Nakîbü’l-Eşrâf”, Ehl-i beyt olduklarına inanılan kişilerin kendilerine yakışmayan işlerde çalışmamalarını ve kızlarının ancak denkleriyle evlenmelerini ve diğer dünyevî işlerini görürdü.
Onlara fey ve ganimetten kendilerine ait hisselerini dağıtırdı.
Seyyidlerden tayin edilen Nakîbü’l-Eşrâf, merâsimlerde, devlet adamlarından önde gelirdi.
Padişahların kılıç kuşatma merasimlerinde bulunur, Padişahlara kılıç kuşatır ve dua ederlerdi.
Nakîbü’l-Eşrâf, seyyid ve şeriflerin ölüm ve doğumlarını kaydederdi. Seyyid ve şerif olanlar iki şâhitle mahkemede hâkim huzurunda deftere kaydedilerek kendilerine beraat verilirdi.
Seyyid ve şeriflere rahat ve huzur içerisinde yaşayabilmeleri için lazım gelen hizmetleri görülürdü.
Osmanlı devletinde seyyid ve şerifler, her çeşit vergilerden muaftılar.
Seyyidlik ve şeriflik taslayanlar, ne kadar ağır suç işlemiş olursa olsunlar, bizzat Padişah, idam cezâsı vermekten korkardı; zira milyonda bir ihtimal ile olsun Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in torunu olabileceğini düşünür, bu manevî yükü üzerine almak istemezdi…
Selam ve saygılarımla..