Dedemi görmedim, babam anlatırdı, kıtlık senesinde Xerawreşk (yukarı dilimli) köyünden Siverek’e gelmişiz. 1982 yılında, Siverek’ten Urfa’ya yerleştik. 12 Eylül askeri darbesinin yarattığı tahribat izleri Urfa’da da hissediliyordu. Siyasi partiler, sendika ve Dernekler kapatılmış, 1402 sayılı kararnamelerle binlerce akademisyen aydınlar üniversitelerden ihraç olmuştu. Akademisyenler susturulmuş, piyasaya imamlar sürülmüştü. Et balık kurumu camisinde Aziz hoca, diğerinde Yaşar hoca ve mılla cumha gibi yüzlerce imam her Cuma verilen fetvalarla toplum asıl gündemlerinden hızla uzaklaştırılıyordu. Bu sistemin imamları, Sadece dini konu değil, Tarih, sosyoloji, Biyoloji hatta Tıp alanında da fetvalar veriliyordu. Bu imamların maşallahı var bilmedikleri konu yoktu! Yeter ki, vatandaş sorsun
1984 yılıydı hangi ay olduğunu hatırlamıyorum. İşte A x Urfam dedirten ve beni derinden etkileyen bir olay olmuştu. Bu süper imamların ve şeyhlerin (şex) anlatımlarından etkilenen bir zavallı mürit, kendi çoçugunu bir mağaraya götürup gözünü bağlama suretiyle kafasını kesip eve gidiyordu.
Ertesi gün, telaşla mensubu bulunduğu cemaatin Şex’ıne giderek; “Şexım dün oğlum eve gelmedi” diye sorar. Şex, nerde olabilir diye düşünürken, mürit devam etti konuşmaya; “ Şexım, oğlumu mağaraya götürdüm. Adağımı gerçekleştirdim. Allah oğlumu bana bağışlayacaktı, Tıpkı İsmail gibi geri gelecekti ama Şexım gelmedi” deyince Şex anladı ki bu oğlunu kesmişti. Dehşete kapılan Şex, onu evinden kovdu. Bu olaydan haberi olanlara da zaten bu deliydi denilerek geçiştirildi. Basında, “cinnet geçiren baba oğlunu öldürdü” şeklinde haberler yapılarak konu kapatıldı. Olay başlı başına sosyolojik bir vakaydı. Din adamlarının toplum üzerindeki etkisi bakımından önemli detaylar vardı ama ayrıntılara girilmedi.
Arap meydanında “AXIRWAN (ahırvan) diye bir yer vardı. Şehrin kanalizasyonu bu yerin bitişiğinde geçiyordu. Burada kanalizasyon suyunu önce bidonlara sonra küçük şişelere doldurularak satılıyordu! Bu şişeyi alan vatandaş evinin muhtelif yerlerine dökerek kendince nazardan koruyor, sihir ve büyü’leri bozuyordu!
Tanık olduğum bu manzara benim için, Ax Urfam seni kimlere anlatayım dediğim 2. vakaydı. Kimse sorgulamıyordu, Aydını olmayan sahipsiz bir kent olduğunu Urfaya geldiğimin ikinci senesinde anlamıştım, ama elden ne gelir. Peki diyeceksiniz ki, bu şehrin sağlık müdürlüğü belediye zabıtaları ne iş yapar? Bu iki kurum halk sağlığı ile ilgilenmiyorsa neyle ilgileniyorlar? Zaten görevlerini yapsalardı, bu değerlendirme yazısına gerek kalmazdı.
Axırwan, denen sidikli su satışı uzun yıllar varlığını sürdürdü! 2004 yerel seçimlerde Urfa belediye meclis üyesi olarak verdiğimiz önergede, Urfanın ayıbı olan Axırwan denen yerin derhal kapatılmasını talep ettik ve konu mecliste tartışıldı, oy birliği ile kapatılma kararı alındı. Axırwan yeri 2004 yılının yaz aylarında kapatıldı.
Ax Urfam seni kimlere anlatayım dedirten 3. vaka Tarım alanlarının betonlaştırılmasıdır. Uygar Dünyada tarım alanlarına dokunmak insanlık suçudur. Bizde ise, Toprak koruma kanununa rağmen tarım alanları aşama aşama İmara açılarak betonlaşıyor. Konu zaman zaman gündeme gelse de yeterli duyarlılık bir türlü oluşmuyordu.
Yedessa, Rıha, Urfa 13 bin yıllık medeniyete imza atmış, 3 Semavi Dini bünyesinde barındırmıştır. Cami, Kilise ve Havra’nın yan yana olduğu, bu inanca sahip komşuların birbirlerine saygıda kusur etmeyen kadim bir şehir.
19. yy. da ittihatçılar, Türk ırkçılığını, İslami motiflere nakşederek, 3 yıl gibi kısa sürede Urfanın demografik yapısına müdahale ediliyordu. 13 Bin yıllık farklı inanca sahip komşularımız buharlaşıyordu! Kültürel yozlaşma, yağmacılık teşvik ediliyordu. İslamla ilgisi olmayan ama İslam adına cemaatler hızla yayılıyordu.
Ax Urfam, seni kimlere anlatayım. Tohumun toprakla buluşmasının ilk yeri olan Harran Ovası, betonlaşma tehlikesine karşı sessiz kalınıyorsa, sebebi tarihimize ve kültürümüze yabancılaşmamızdır. Adak uğruna oğlunu kesen mürit, lağım suyundan medet uman bir halk, ve sözde dini tören ile vücuduna Debbus vurup işte mucize bu diyen Din tüccarları!
Ax Urfam seni kimlere anlatayım, anlatsam dinleyen var mı?
01/04/2017
Cemal BABAOĞLU