Sivil Düşün, Avrupa Birliği (AB) Türkiye delegasyonunun onayı ile faaliyet gösteren bir kuruluştur. Amacı, Türkiye'nin AB üyelik sürecinde sivil toplum örgütlerinin güçlendirilmesini, kapasitesinin ve etkinliğinin artırmasını sağlamak adına zaman zaman çeşitli illerde sivil toplum örgütleri ile bilgilendirme toplantıları yapmaktadır.
Böyle bir toplantıda, 21 şubat 2017 de Urfa sanayi ve ticaret odasında gerçekleşti. Girişim sözcüleri STÖ'lerinin kapasitelerinin artırılması için kendilerine sunacakları destek programlarını 5 maddede özetledi.
1- Hak temelli toplantı desteği. 2- Hareketlilik ve ağ oluşturma. 3- örgütlenme ve kapasite güçlendirme. 4- Kampanya desteği. 5- iletişim desteği.
AB, sivilleşme adına, Sivil toplum örgütlerinin faaliyetlerini sivilleşme adına ve AB üyeliği için belli bir kriteri sağlamak için destek veriyor ama, bu 5 maddenin tamamı Türk hükümeti tarafından terör örgütü! faaliyeti kapsamında değerlendiriyor. OHAL koşulu, tıpkı sıkıyönetim uygulamaları gibi yasaklar günü birlik rutin işler arasındadır. Onlarca hak temelli derneklerin kapısına kilit vurulmuş, gazeteciler, akademisyenler muhalif düşüncelerinden dolayı yargı kıskacına alınmış.
Türkiye'nin AB üyelik adaylığı 17 yıl oldu. Bu süreyi yakından takıp ettiğim kadarıyla üyelik müzakere süreci kağıt üzerinden gidiyor. Ne Türk hükümeti samimi nede AB. Türkiye AB üyelik kriterini ağırdan alıyor. Müzakereler kağıt üzerinden yürüyor. İnsan hakları, düşünce ve ifade özgürlüğü gibi temel Hak ihlalinin boyutu AİHM'in tozlu raflarında mevcuttur. Türkiye'nin binlerce hak ihlali mahkumiyeti olmasına rağmen bunun nedeni ve çözümünü içeren bir rapor AB ilerleme raporlarına geçmemesi kendilerinin bir çelişkisidir.
Ana dilde eğitim talepleri hükümet tarafından bölücü faaliyetler! kapsamına alınıyor. Kısacası Türk ırkçılığı temel politika haline gelmiş. Bütün bu olumsuzluklara OHAL' de eklenince ortaya çıkan manzara şu; AB üyeliği nere, OHAL nere?
AB raportörleri ilerleme raporlarını son derece yumuşak basit uyarılarla geçiştiriyor. Avrupa ülkeleri kendi vatandaşlarının yaşam kalitesini yükselmiş. İnanç ve düşünce özgürlüğünü sağlamış, hayat standardını önemli oranda yükseltmiştir. Ve Türkiye, Avrupa ülkeleri için muazzam bir pazar konumundadır. Avrupa böyle bir pazarı kaybetmek istemez.
Sivil düşünmek güzel bir kavram. Biz siviller olarak, hayatın her alanında sivil düşünmeliyiz. Bunu salt AB istiyor diye değil, ülkemizin buna acil ihtiyacı var. Düşünce ve ifade özğürlügü, farklı din ve etnisiteye bakılmaksızın özgür yurttaşlık bilincinin yaygınlaşması, temel hak ve özgürlüklerin anayasal güvenceye alındığında, varsın AB üyesi olmayalım. Çokta önemli değil. Yeter ki, kağıt demokrasisinden kurtulalım. Yeter ki evcilik oynar gibi Avrupacılık oynamayalım.
Hükümette, muhalif kesimleri susturma adına geliştirdiği baskıcı yöntemlerden vaz geçmesi gerekir. Zira günümüzde baskılardan sonuç alınamayacağı, geçmiş uygulamalardan biliyoruz. OHAL ve kanun hükmünde kararnamelerle (KHK) ülke yönetilemez. Dolaysıyla yönetimde emir-komuta değil, tamamıyla sivil düşünceyi esas almak çok sesli parlamenter sistem ülkenin menfaatinedir.
05/03/ 2017
Cemal Babaoğlu