30 Mart yerel seçimlerde yaşanan skandallar, son 30 en şaibeli seçimine tanık olmanın getirdiği sorumluluk ve son 4 yıldır başkanlığını yaptığım İHD Urfa şubesinin kongre aşamasına gelinceye kadar bire bir tanık olduğum gelişmeleri aşamalışekilde siz değerli okuyucularımla paylaşmayı düşünürken, AKP’ li vekilin vicdanları yaralayıcı açıklamalarını okuyunca, apar-topar kendimizi Ankara’da bulduk.
TBMM’ de, MİT yasası görüşülürken, Mit ve Jitem gibi geniş yetkilerle donatılmalarının getirdiği sakıncalarda gündeme gelmişti. Gündemle ilgili söz alan Urfalı hemşerimiz CHP Milletvekili Mahmut Tanal, AKP Milletvekili Ziyaettin Akbulut’un Urfa valiliği döneminde işlenen siyasal cinayetlerle ilgili açıklamalar yapmıştı.
AKP’li Ziyaettin Akbulut, bu gelişmeler üzerine öz eleştirel yaklaşım yerine daha da saldırganlaşarak “biz o dönemde çok başarılı terörle mücadele verdik” diyerek yine vicdansızca açıklamalarını tekrarladı.
MİT yasası görüşülürken bir anda gündeme gelen failli belli cinayetlerle ilgili düşüncelerini “terörle mücadele” çerçevesinde değerlendiren Akbulut’un bu vicdansızca savunmasına BDP MUŞ Milletvekili Sayın Sırrı Sakık, yapılan vicdansız savunmaya isyan ederek yumruğuyla hızla masaya vurarak; “Gazeteci Nazım Babaoğlu, HADEP Urfa İl başkanı Muhsin Melik senin Valilik yaptığın dönemde bu arkadaşlarımız katledildi. Burada özeleştiri yapman yerine vicdansızca terörle mücadele diyorsun, ya sen de Allah korkusu yok mu?” diyerek tepkisini belirtti.
Sayın Sakık’ın yumruğunu masaya vurarak sarf ettiği sözlerin iki mesajı var. Biri atılan yumruk masaya değil, Akbulut’un katilleri koruyan tavrınadır. Diğeri ise Hukuksal karar alma özelliğini çoktan yitirmiş yargıyadır. Hiç şüphesiz ki Ziyaettin Akbulut’un pervasızca savunma yapma cesaretini mevcut yargı sisteminden almaktadır. Zira hem suçlu, hem güçlü.
Biz Urfa’dan 6 aile TBMM’ne giderek, BDP’nin desteğiyle meclis bahçesinde basın açıklaması yaptık. açıklamamızda gözaltında kaybedilenleri “Terörle mücadele ” şeklinde ifade edenlerin insanlık suçuna ortak olduklarını özellikle belirttik. Ve Akbulut’a şu çağrıyı yaptık meclis bahçesinde; Tüm bilgilerini yargıya ve kamuoyuna aktarmasını, kendisi ile vicdani hesaplaşması gerektiğini belirttik.
Aslında devletin kendisi ile yüzleşmesi zamanı gelmiş, hatta geç kalınmış bile diyebiliriz. Toplumsal barışı yüzleşme ile sağlana bilir.
Bir daha asla siyasal cinayetler gibi insanlık suçunun işlenmemesi ve herkesin kendini güvende hissettiği gerçek huzurun yerleşmesi için, çocuklarımızın geleceğe güvenle bakması için devletin kendisi ile yüzleşmesi olmazsa olmazlardandır. Gerçek barışın yolu bu yüzleşmeden geçer.
cemal babaoğlu
Bunu beğen:Beğen Yükleniyor...